İnşaat mühendislerinden destek alınması gerektiğini belirten Dalkıran; “Vatandaşlarımızın inşaat mühendislerinden mutlaka destek alıp bir an evvel yapılarının depreme dayanıklılıklarını tespit ettirmeleri gerekmektedir. Bu değerlendirmeler her daire için çok cüzi maliyetlerle yapılabilmektedir, Yapı sahipleri verilecek hizmeti mutlaka standartlara uygun halde istemelidir, Aksi halde çıkacak sonuçların bedeli deprem sonrasında can kayıplarıyla ödenecektir. Depreme dayanıklı binalar doğru zeminde doğru projelendirme ile sağlanır; Mevcut yapı değerlendirmelerinde Jeolojik zemin parametrelerinin de ilgili jeoloji mühendisi ile sondaj alınması ve değerlendirilmesi şarttır; Taşıyıcı sistemin davranışı zemin parametreleriyle ayrılmaz bir bütün olduğunu unutmamalıyız” dedi.
SONRASI DAHA MALİYETLİ
1999 yıl öncesi inşa edilen tüm binaların risk altında olduğunu belirten Dalkıran, deprem öncesinde alınacak önlemlerin deprem sonrasında daha az maliyetli olacağını söyledi. Dalkıran, açıklamalarında; ““1999 öncesi inşa edilen tüm binalar, Genel katlarında veya bodrumlarında rutubet ile çürüme yapmış demirleri paslanmış (korozyona uğramış ) binalar, (Dışarıdan mantolama-boya yapılmışlarda bunun tespiti iç kısımlardan mutlaka çek edilmeli), Ruhsat ve projesi olmadan inşa edilen tüm binalar, Özellikle taşıyıcı sisteminde (Kolon, Kiriş, Parapet vb.) derin çatlakları olan binalar, Hazır beton kullanılmadan inşa edilen yapılar, Dere yataklarına ve alüvyon dediğimiz yüzlerce hatta binlerce yıl taşınmış gevşek zeminler üzerine mühendislik tedbirleri alınmadan yapılan binalar. Belirttiğimiz binaların dışında deprem karşısında yenik düşebilecek ama standartlara uygun yapılmamış yeterince mühendislik hizmeti almamış yeni yapı bir çok binada mevcuttur Buradan bir kez daha İnşaat mühendisleri olarak uyarmakta fayda görüyoruz; Tüm yapılarımız için Depremden önce alınacak her türlü önlem; deprem sonrasına kıyasla çok daha az maliyetli olacaktır, Kaybedilecek CAN KAYIPLARININ ise telafisi ne yazık ki hiç olamayacaktır”