Karatutlu, bölgenin hızlı bir şekilde ayağa kaldırılamayacağını ve uzun vadeli bir plana ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. İşte metni özgünleştirilmiş hali:
DEVA Partisi Kahramanmaraş Milletvekili Dr. İrfan Karatutlu, deprem bölgesinin sadece günübirlik ziyaretlerle düzeltilemeyeceğini ifade ederek, bölgenin sorunlarının daha hızlı çözülebilmesi için bir Afet Bakanlığı'nın kurulması gerektiğini vurguluyor. Karatutlu, bölgenin imarının 5-10 yıl gibi uzun bir süreç gerektireceğine dikkat çekiyor ve Ankara'dan yönetilmesinin yetersiz olacağını belirtiyor.
DEVA Partisi Kahramanmaraş Milletvekili Dr. İrfan Karatutlu, deprem bölgesindeki koordinasyon görevini üstlendiği bir dizi bilgiyi paylaşıyor.
Deprem bölgesinde Deva Partisi'nin sorumlu milletvekili olarak görev yaptığını belirten Vekil Karatutlu, “Deprem, üzerinden yedi ay geçti. Ancak bu depremin kökenlerini daha önceki yıllarda da ele almak gerekiyor. Bu bölgede yaklaşık 500 yılda bir gerçekleşen depremin yaklaşık 20 yıl gecikmeli olarak geldiğini söyleyebilirim. İnşaat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası ve Jeoloji Mühendisler Odası gibi sivil toplum örgütleri, ayrıca siyasetçiler olarak bu durumu yaklaşık 5-6 yıldır dile getiriyorduk. Hatta Sayın Genel Başkanımız Ali Babacan, Kahramanmaraş'ın güney bölgesinin büyük bir risk altında olduğunu ve bunun acilen kentsel dönüşümle ele alınması gerektiğini, 2 yıl önceki kongremizde dile getirmişti. Ancak bu uyarılara maalesef gereken önem verilmedi. Özellikle 20 yıllık iktidar döneminin en belirgin özelliği, bilgi ve sivil toplum örgütleriyle diyalog kurma konusundaki isteksizliğiydi. Bu tutumun sonuçları, ne yazık ki, depremde görüldü. Ben, o dönemde hastanenin deprem bölgesinde inşa edildiğini ve yıkılacağını açıklayan bir basın açıklaması yapmıştım. Aslında sorun, 1970'lerde Kahramanmaraş'ın güneyinde sıvılaşmış bölgelere yapılan 7, 8, 9, 10 ve hatta 16 katlı imar izinleriyle başladı. Bu süreç 1972'de başladı ve o dönemdeki belediyecilik anlayışıyla bu tür izinler verilmeye başlandı. Sonuç olarak, güney bölge tamamen tahrip oldu. 1984 yılında o dönemin belediye başkanı, şehri kuzey bölgesinin sırtlarına taşıdığı için kuzey ve batı bölgelerimizde hasar daha azdı. Ancak bu öncesinde yapılan yanlışların sonucuydu. Aynı zamanda depremden önce 20 kilometre uzaklıktaki Türkoğlu ilçesinin devlet hastanesi yıkıldı ve şu anda dört büyük hastane tamamen kullanılamaz durumda. Bu sadece barınmayı değil, sağlık hizmetlerini de olumsuz etkiledi. Deprem bölgesinde fay hattına yapılan en büyük hastane de hasar gördü. Tüm bunlar, depremin öncesindeki sorunları hatırlattıktan sonra, deprem anında da buradaydım. Yaklaşık 25 gün boyunca bölgeyi terk etmedim ve dağıtım ve yardım çalışmalarına katıldım. Ancak maalesef devletin tüm organlarının 2,5 gün boyunca bölgede eksik olduğuna şahit oldum. Bu konuda kayıtlarım ve videolarım var. Ne yazık ki, hükümet büyük bir afete hazırlıklı değil gibi görünüyor." şeklinde konuştu.
HÜKÜMET KİBİRLİ TAVIRLARINDAN VAZGEÇMİYOR
Deprem sırasında AFAD'ın fay hattı üzerinde yer aldığı için yıkıldığını belirten Karatutlu, "Sonrasında neler yapılacağına dair bir ay boyunca konuşuldu. Ancak hükümet, bu süreçte kendi çözümünü dayatma eğiliminde olduğunda, özellikle sivil toplum örgütleri ve meslek odalarının direnciyle karşılaştı. İnşaat mühendisleri, mimarlar odası ve jeoloji mühendisleri gibi sivil toplum örgütleriyle bir diyalog başladı ve şehrin yeniden imarına yönelik alanların tespitine başlandı. Ancak bu tespitlerde hızlı davranılmadı. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı, yıkılan tüm binaların bir yıl içinde yeniden inşa edileceği gibi gerçekçi olmayan bir taahhütte bulundu. Şu anda TOKİ'nin öncülüğünde, dışarıdan gelen müteahhitlere ihale edilen binalar yapılıyor. Bizim talebimiz, bu bölgedeki yerel müteahhitlerin ve inşaat sektörü çalışanlarının kullanılmasıdır. Çünkü bu bölgedeki iş yerleri ve sanayi uzun süre zarfında faaliyet gösteremeyecek. Kahramanmaraş, Türkiye'nin kuyumculuk sektörünün ikinci büyük merkeziydi, ancak şimdi neredeyse tamamen devre dışı kaldı. Sanayisi büyük ölçüde etkilendi ve ihracatı %30'lara düştü. Yani Kahramanmaraş, bir zamanlar önemli bir sanayi kenti olarak biliniyordu, ancak şu anda büyük bir koordinasyonsuzluk yaşanıyor. Çiftçiler de sorunlarla karşı karşıya. Şeker pancarı alımı için günlerce sıra bekliyorlar. Bu sorunların çözümü için büyük desteklere ihtiyaç var." dedi.
EĞİTİMDE CİDDİ SORUNLAR YAŞANIYOR
Eğitimde bazı eksikliklerin hala devam ettiğini söyleyen Karatutlu, "Özellikle öğretmenlerin tayinlerine dikkat çekiyor. Yeni atanan öğretmenlerin barınma sorunu olduğunu, ev ve iş yeri kiralarının arttığını belirtiyor. Bu nedenle öğretmenlerin ailelerini getirmediğini ve burada geçici olarak kaldığını ifade ediyor. Ayrıca deprem sonrası bazı okullarda hasar oluştuğunu ve bu nedenle öğrencilerin açık liselere yönlendirilmeleri gerektiğini dile getiriyor. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı'nın açık öğretime yönelik yönetmelikte değişiklik yaparak son sınıf öğrencilerini etkilediğini söylüyor." şeklinde konuştu.
GÜNÜBİRLİK ZİYARETLER YETERLİ DEĞİL
Hükümetin deprem bölgelerinde aynı yönetmelikleri ve kanunları uygulamaya çalıştığını belirten Karatutlu, "Günübirlik ziyaretlerle bu işlerin çözülemeyeceğine vurgu yapıyor. Maalesef, hükümet yetkilileri de buna benzer şekilde davranıyorlar. Günübirlik ziyaretler yapıyorlar, mezarları ziyaret ediyorlar, dua ediyorlar ve sonra toplantı yaparak bölgeyi terk ediyorlar. Bu durum Hatay, Adıyaman ve diğer bölgeler için de geçerli. Biz, bu bölgelerde sürekli olarak kalacak bir Afet Bakanlığı'nın oluşturulmasını talep ediyoruz. Bu bölgelerin imarı 5-10 yıl gibi uzun bir süre alacak. Bu süre zarfında Ankara'dan gelen yönetmeliklerle çözülmesi mümkün değil. Hükümet, bizi anlamıyor gibi görünüyor. Bu büyük deprem şehirlerinde yaşayan milyonlarca insan var. Kahramanmaraş'ın nüfusu depremden önce 1 milyon 140 bin idi. Hatay 1 milyon 800 bin, Malatya 1 milyonun üzerinde, Adıyaman ise 700 bin civarındaydı. Bu dört ilde yaşayan insanların durumunu birebir görüyorum, esnafın, sanayicinin, barınma sorunu yaşayanların ne kadar zor durumda olduklarını biliyorum." şeklinde konuştu.