Yazının ve üslûbun serdarlarından Necip Fâzıl’ın “Çile” kitabının “Poetika” kısmında iyi şiir için yazdıklarından faydalanarak iyi yazının vasıflarını şöyle târif etmek mümkün:
Zarf ve mazruf, yâni kütük ve nakış, iyi yazının olmazsa olmazlarıdır. Kütük, yazının oturduğu zemin, yâni fikir ve ana maddesidir. Nakış, duygu ve fikrin dış yüzü, yâni estetik havasıdır. Mânaca derin, fikirce inandırıcı bir mevzu üzerine işlenen nakış isabetle oturursa ortaya tam mânasıyla iyi yazı çıkar.
Bir yazının kütüğü var, nakışı yoksa yavandır. Nakışı var, kütüğü yoksa kısırdır, köksüzdür. İyi yazı hem kütük, hem de nakış sahibidir. Bu vasfından dolayıdır ki aynı mevzuu işleyen yüzlerce benzerinden üslûbuyla ve nakşıyla ayrılır, “neyi, nasıl söyledi” düsturuyla kütüğe farklı nakış vurur.
Yazı, hakikati arama işi olduğu içindir ki iyi ve güzel yazı olmayı kalemini hakkıyla kullananın, neyi nasıl bir kuvvette söyleyeceğini bilenin elinden bekler.
İyi yazı, fikrin duygulaşması, duygunun da fikirleşmesi şeklinde her birinin öbürünü kendi nefsine irca etmekteki med ve cezirden doğar. His fikir olmaya, fikir de his olmaya doğru bir kıvama ermişse o yazı iyi yazıdır.
İyi yazı da satırlar tutuk yapmadan akıp gitmeli, lüzumsuz cümle tekrarları olmamalı. Sazın akortlanması gibi akort edilmeli, başlığından sonuna kadar mûsiki gibi ahenk içinde bitmeli. Böyle bir yazıda mevzu, mâna ve güzelliğe bürünerek çıkar karşımıza ve okuyanı alıp götürür.
İyi yazının yüreği vardır, mâveranın ve mukaddesin güzelliklerini tattırır, hakikate ve hikmetin ışığına götürür. Kalbi vardır iyi ve bediî yazının; mânanın menşurundan süzülmüş duyguları yaşatır. Bizi bizden alamıyorsa bir yazı, iyi yazı vasfını kazanmamış demektir.
Yazıyı “lakırdı silsilesi” olmaktan kurtarmak için imla bilgisiyle birlikte bir besteci gibi hareket etmelidir. Yazı, sadece “kelâm işi değil, kemâl işidir” ki, mutlaka bedîi ilminin kaidelerine uyulması gerek.
Yazılan yazı bin miligramlık yazı olmalıdır ki, cümlelerin ahenginden ve üslûbundan dolayı okuyanın ilm-i belâgatını ve ifade zevkini yükseltsin ve anlamanın hazzını en üst noktaya çıkarsın.
BİRKAÇ ÖRNEK…
Günümüzde bu şartları haiz olan birkaç isim vermek icap ederse, Necip Fâzıl ve Cemil Meriç’in bütün eserleri bir baştan bir başa kütük ve nakış, dil ve üslûbun zirvesidir.
Devasa bir akademik meseleleri kütük, dil ve üslûbun teknesinde yoğurarak sunan Prof. Dr. Erol Güngör’ün bütün kitapları bu vasıfları haizdir.
D. Mehmet Doğan’ın “Batılılaşma İhâneti”, “Yüzyılın Soykırımı”, “Mağlûbiyet İdeolojisinin Sonu” ve bütün eserleri kütük, nakış ve üslûbuyla yakın tarih yazıcılığında son derece üstün bir dile sahip.
Ali Yurtgezen hocanın “Evin Mahremi Olmak” ve “Hâcegân Sultanları” kitapları ve bütün yazıları, Sezai Karakoç’un “Yitik Cennet”, “Kıyamet Aşısı”, “Samanyolunda Ziyafet” ve bütün nesirleri kütük, dil ve üslûp cihetiyle ömrü uzun olan iyi yazı örneklerindendir.
Yazı var ömrü birkaç günlük, birkaç haftalıktır; kağıt peçete gibi kullanılır ve atılır.
Yazı var birkaç yıllıktır; cemiyetin hafızasında şimşek gibi çakar fakat bir süre sonra kütük ve nakış bakımından zayıflığı sebebiyle tesiri kaybolur.
Yazı var çeyrek asırlık ömre sahiptir; iyi yazının birkaç unsurunu taşıdığı için bir devrin şuuru ve hafızası olur.
Yazı var asırlıktır; içinde doğduğu milletin duygu ve düşüncelerini çepeçevre sarararak iyi yazının bütün unsurlarını temsil ettiği için yazı klasiği hâline gelir ve uzun ömürlü olur.
Hâsıl-ı kelâm, “söz uçar yazı kalır.” Fakat yazıların da uzun ömürlü, yâni dayanıklı olanı yaşar.
---------------------------------------------------------
KILIÇDAROĞLU VE CHP’NİN MKYK ÜYELERİ HAKKINDA ON SUÇTAN SAVCILIĞA DİLEKÇE VEREN BÜYÜK DOĞUCU…
Merkezi şehr-i Maraş’ta olan Medeniyet Akademisi Başkanı, Terkip ve İnşâ dergisi sahibi ve Büyük Doğu Külliyatını tamamlamaya çalışan yazar avukat Haki Demir, Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere CHP MKYK ve PM üyelerini, darbeye teşebbüs suçu başta olmak üzere toplam on suçtan 07.07.2017 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına sunulmak üzere Kahramanmaraş Cumhuriyet Savcılığına on sayfalık şikâyet dilekçesini teslim etmesi, bu haftanın en anlamlı eylemiydi.
Ardından dilekçenin tam metnini sosyal medyada ve dergisinde yayınlayarak herkesi bu kampanyaya dâvet ediyor. Türkiye’de böylesi bir eylemi başlattığı için yüreğine ve kalemine bereket diyoruz.
------------------------------------------------
DOSTLARIMIZ “MEVLÂNÂ ŞİİR ŞÖLENİ” NDEN DÖNDÜLER
Türkiye Yazarlar Birliği Kahramanmaraş Şubesi Başkanı öğrt. gör. İsmail Göktürk ile Başkan Yardımcısı şair ve hikâyeci Hasan Ejderha dostlarımız Türkiye Yazarlar Birliği ile Konya Büyükşehir Belediyesi’nin birlikte düzenlediği “Mevlânâ Şiir Şöleni” ne dâvetli olarak gittiler ve “Mevlâna Gül Bahçesi” nde şiir okuyup döndüler. Cuma Kapısı’nda görelim neler anlatacaklar.
-------------------------------------------------
FİKİR DÜKKÂNI’NDA SOMALİLİ MAHMUD’LA DOST BAYRAMI YAŞANDI
Fikir ve Gönül Dükkânı’nda geçen Cuma dost bayramı vardı. Dükkânın has müdavimi, milletin ve ümmetin numunesi Somalili Mahmud bayram öncesi gittiği Mekke-i Mükerreme’de umre vazifesini tamam ettikten sonra şehr-i Maraş’ta dostlarını ziyaret ederek gönülleri âbad etti. Fikir Dükkânı’na Mekke’de basılmış ve kapağına Kur’an elifbası ile “Dükkâna hediye” ifadesi yazılı Kur’an-ı Kerim hediye etti. Harameyn’de gönlüne düşen hâtıralarını öylesine güzel bir lisanla anlattı ki, Bilâl-i Habeşî Hazretlerine benzeyen ve aydınlık saçan simsiyah sîmasını, bembeyaz gözlerini temaşa ederek dinledik.
Dükkân’da bayram havasının esmesine vesile olan gurbetteki dostlardan şehir göçebesi dediğim kadîm dost Hacı Ahmet Eralp’la Moskova’da tahsil yapan “Asım’ın Nesli” Zeynel öğütleşmişler gibi Cuma Kapısı’nın sohbet meclisine peş peşe duhûl ettiler. O ân bayram oluyordu gönüllerde.
Türküdarımız şair Fazlı Bayram bağlamanın tellerine vuruyordu. Tasavvuf menşeli türküler eşliğinde dostları dinledik, gurbet hüznü kaplayan sîmalarını seyreyledik. Bu dost bayramını İstanbul’da memuriyet gurbetinde olan meşhur Oflu Süleyman Kılıçbay’a da duyurduk da ziyadesiyle acışıp hüzünlendi. Bunun üzerine, “Osmanlı Tokadı Nasıl Atılır?” kitabının edibi Mehmet Raşit Küçükkürtül, “Keşke duyurmasaydınız; Oflu’nun sağı solu belli olmaz, vecde geçip başına iş açabilir…” dedi.
Hâsıl-ı kelâm, Fikir Dükkânı’nda böyle bir dost bayramı yaşandı …