Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Erkoç, Referandum sürecine ilişkin, “Bu seçim A partisinin, B partisinin, C partisinin seçimi değil, bu seçim geleceğimizin seçimidir” dedi.
16 Nisan’da gerçekleştirilecek olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi halk oylaması için yaklaşık bir buçuk aydan bu yana çalışmalara ara vermeden devam eden Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Erkoç, Türkiye’nin çok önemli bir süreçte olduğuna işaret ederek 16 Nisan’da yapılacak olan halk oylamasının telafisinin olmayacağının altını çizdi. Başkan Erkoç, geleceğe daha huzurlu ve mutlu gitmek isteyenleri 16 Nisan’da ‘Evet’ demeye davet etti. Erkoç, “Türkiye’miz çok önemli bir süreçte. 16 Nisan herhangi bir seçim değil. Seçimlerin 5 yılda telafisi olur. Bu son 50-60 yılda özlenen, en önemli bir kamuoyunun halk oylamasıdır. Gelecek yüzlerce yılında seçimidir bu. Bu normal seçimlerde ki gibi seçim değil. A patisinin, B partisinin, C partisinin seçimi değil. Bir adaylık söz konusu değil. Burada bir sistem oylaması var. Bir tercih meselesidir. Bundan sonra bizi geleceğe taşıyacak sistemi seçmedir. Bunun amblemi AK Partinin, MHP’nin, CHP’nin amblemi değil. Bu sistemin üzerinde al yıldız al bayrak olacak. Türkiye Cumhuriyetinin sistemidir. Türk milletini geleceğe götürecek sistem budur. O yüzden bu sistem çok önemlidir. Geleceğe daha güçlü daha huzurlu gitmek istiyorsak 16 Nisan’da ki halk oylamasında bu sistemi değiştirip yeni sistemi oylamamız lazım” ifadelerini kullandı.
‘İRADESİZLİK KOALİSYONLARI BERABERİNDE GETİRDİ’
Sistem değişikliğine gitme kararlarının nedenini anlatan Başkan Erkoç, koalisyonların ülkeye verdiği zararlardan sıklıkla bahsetti. “İradesizlik yüzüne o zamanki parlamenter sistemde koalisyon oluştu” koalisyonların iradesizlikten geldiğinin altını çizen Erkoç, “Niye sistem değişikliğine ihtiyaç duyuldu? Niye bu mevcut sistemi değiştirmek istiyoruz? Türkiye’nin enerjinin büyük bir kısmı bu parlamenter sistemden kaynaklanan kavgalardan kaybedildi. Bu parlamenter sistemin çıkarttığı krizlerle biz fakirleştik. Yokluğa kıtlığa gittik. Hastanelerimiz çalışmaz oldu. Yağ kuyrukları, benzin mazot bulamadık.1980’li dönemlerde ekmeği karne ile aldığımız, şeker çay bulamadığımız günleri hatırlayın. Türkiye de o yıllarda deprem mi olmuştu? Salgın mı olmuştu? Ya da yağmur yapmayıp kuraklıkla tarlalar mı kurudu? Bunların hiç biri olmadı. İradesizlik yüzüne o zamanki parlamenter sistemde koalisyon oluştu. Koalisyonda etik olmayan kurallarla oluştu. O dönemde milletvekilleri istifa etti, başka partilere dağılımı değiştirdiler, mecliste millete dayanmayan bir sistem oluştu. Milletin seçtiği gibi değil. Hükümet kurdular, o hükümet ülkeyi idare edemedi. Kararlı, cesur duramadı. Birileri ülkenin sokaklarını yakarken o elleri kıramadı. Kardeşi kardeşe düşürürken onu durduramadı. Ne istiyorsunuz birbirinizden deyip çıkıp konuşamadı. Çünkü cesaretleri yoktu. Milletten aldıkları bir güven yoktu. Her taraf kan revan içinde kalmıştı. İnsanlar sokağa çıkmaz olmuştu. Binlerce yıldan bu yana bu ülkede, bu topraklarda kardeşçe yaşayan insanlar aynı evde baba, oğul, amca, dayı birbirinin gırtlağına sarılmıştı. Kaos vardı, Türkiye her şeyini kaybetmişti. Türkiye’nin geleceği açısından felaket oldu. Fakirlik, yokluk, sağlık sistem yok, sosyal güvence yok, hiç bir şey yok. Durup dururken oldu. Bir yel girdi Türkiye’ye Türkiye’yi bu hale getirdi.
YAŞANANLAR TEKRARLANDI
Yöneticiler ve bu sistem yüzünden Türkiye ekmek bulamaz hale geldi. Arkasından Fahri Korutürk’ün süresi doldu ve oturup ta cumhurbaşkanının çözemediler. 115 defa toplandılar ama bir türlü cumhurbaşkanını seçemediler. Her şeyin itibarını sıfırladılar. Ülke itibarını, milletin itibarını, meclisin itibarını zedelediler ve 12 Eylül gününde darbe oldu. Türkiye zaten o günde de iflas etti gitti. 90’lı yıllarda istikrar ve huzur ortamı olmayınca yine aynı şeyler yaşandı. Terör örgütünün adamları şehre kadar geldi terörle mücadele edilemedi, kararlı duramadılar. 5 Nisan kararları geldi Türkiye iflas etti ve battı. 2000’li yıllarda yine aynı şeyler yaşandı cumhurbaşkanı başbakanın kafasına anayasa kitapçığını fırlattı, çift başlılık asıl budur. Türkiye o gün yandı bitti ve yüzde 300 fakirleşti. Kim fakirleşti, alın teriyle gidip inşaatlarda, tarlalarda çalışan garibanlar, esnaflar fakirleşti. Kaynaklarımız bir anda bitti. İnsanlar hastane parasını ödeyemediği için cenazeleri hastanelerde esir kaldı. İnsanların yakınlarına senet imzalattırıldı. Türkiye hep bu parlamenter sistemin çıkarttığı krizlerle felaketle karşı karşıya geldi. 2007 yılı cumhurbaşkanlığı sisteminde de bir cumhurbaşkanı seçeceğiz 363 vekilimiz varken bu sayının 367 olması gerektiğini söylediler. Vekillerimiz istifa etti bu sayı 340’ düştü ve bu da 1980 yılının tekrarı gibi bir şey oldu. E-muhtıra verdiler ve Türkiye’yi kaosa götürmeye çalıştılar ama güçlü idareci Recep Tayyip Erdoğan, kararlı durdu milletin hakemliğine seçime gitti onların oyunlarını bozdu.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN KARARLI DURUŞU
Bir yer vesayet parlamenter sistemi kontrol etmiş tuzaklar koymuş içine suni krizler oluşturarak altı astarı olmadan ülkenin kaynaklarını bir yere akıtıyorlar. Tüm bunlardan bir an önce kurtularak yeni sisteme geçmemiz gerekir. 6 Haziran günü Türkiye’de güçlü bir hükümet vardı Türkiye güçlü bir şekilde seçime girdi 7 Haziran seçim oldu ve 8 Haziran günü hep birlikte hükümet kurulacak mı kaygısı içerisine girdik. Ülkede huzurlu ve mutlu yaşamak isteyen insanlar büyük bir endişe içerisine kapıldılar. Kimse güçlü bir iktidar olacak mı kaygısına düşmez çünkü sistemi kurmuşlar sadece kimin olacağını merak ederler. Adamlar çok güçlü hale gelmişler peki biz neden suni krizlerde enerjimizi kaybedelim. Allah’a hamt olsun 16 yıldan bu yana Recep Tayyip Erdoğan bu ülkeyi yönetiyor. Bu ülkeyi yakmaya, kaos oluşturmaya çalışanlara karşı kararlı bir duruş sergiliyor. Dimdik duruyor ve olumsuz oluşabilecek tüm davranışlara karşı kararlı bir duruş sergiliyor. Geçmişte bu duruşu sergileyebilen bir liderimiz olmadığı için geçmişte o kötü olaylar yaşandı. Geçmişte eğer bu duruş olsaydı bu ülkeyi yakmaya çalışan kötü niyetli insanlara adaletin, güvenliğin, hakkaniyetin, cesaretini göstererek yumruklarını ortaya koysalardı kötü niyetli insanlara karşı Türkiye’de huzursuzluk oluşmazdı. Onun için güçlü iktidarlara, güçlü idarecilere ihtiyaç vardır. Dimdik duran milleti adına hangi görüşte olursa olsun binlerce yıldan bu yana bu ülkede kardeşçe yaşayan herkesin huzuru bizim için önemlidir. Biz bunu sağlamaya çalışıyoruz vatandaşımızı huzuru ve mutluluğu, refahı için bu sistem bunun için önemlidir. Yoksa cumhurbaşkanımız şimdi cumhurbaşkanıdır ve 2019’a kadar görev süresi var 2019’dan sonrada bu millet kendisini Allah’ın izni ile yine seçecek. Şimdi bu sistemde düşünelim orada seçilme hakkı bittikten sonra yeniden başbakanlığa aday olsa bu millet kendisini 50 defa daha seçer ama bu sistemde cumhurbaşkanımız görev süresini 2 dönemle sınırlıyor. Başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı birleşiyor ve bunu 2 dönemde sınırlıyorlar. Neden, çünkü diğer insanlara da fırsat verilmeli bir adam 2 dönem yapacağını yapsın daha sonrada başkalarına fırsat versin isteniliyor. Siyasetin yeniden yenilenmesi isteniyor. AK Parti’ye de yine 3 dönem şartı getirdi. Bir adam 3dönem üst üste görev yaparsa görevinden ayrılıyor. Türk siyasetinde bazı partilerde 50 yıldır mecliste olan kişiler var. Onun için bu sisteme sahip çıkalım gelecek açısından bu sistem çok önemlidir. Bunu parti meselesi ya da diğer meselelerin üzerinde tutalım. Gelecekle ilgili anahtar sizin cebinizde olacak. 5 yılda bir kimi isterseniz sistemi ona emanet edeceksiniz. Güçlü duran bir yürütme hükümet çıkaracak. Birinci turda yüzde 50’yi sağlayamazsa ikinci turda en çok oy alan kişi kalıyor bu sistemde. 2 hafta sonrada ikinci tur gerçekleştiriliyor. İkinci turda en güçlü olan seçiliyor. 7 Haziran seçimlerinden sonra gezdiğimiz zaman vatandaşlar hemen Türkiye koalisyonlarla yürütülmesin hemen başka bir seçim kararı alalım dediler. Başka partilerden vatandaşlar istikrar ve huzur için biz AK Partiye oy vereceğiz dediler.
CEVAP 16 NİSAN’DA VERİLECEK
15 Temmuz gecesi bu ülkeyi yakmaya çalıştılar. Helikopterle asker kılığına bürünmüş Fetullahçı Teröristler bu millete sivillere saldırdılar. Ama bu millet Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ayağa kalktı. Bu demokrasi mücadelesi için canının ortaya koyan gerçekten kendini demokrasi ve millet için feda eden cumhurbaşkanımızın o gece çok cesur bir duruşu vardı ve bizleri daha da cesaretlendirdi. Bu milletin özgürlüğü için kendi canını ortaya koydu. Meclisi bombaladılar ve mecliste her görüşten insanlar vardı. Seçilmiş herkes meclisteydi. Sivil insanları, polisleri bombaladılar. Kadın, erkek, çocuk demeden canice katlettiler. Bunlara karşı biz hep demokratik bir şekilde mücadele ettik. 15 Temmuz gecesi elimizde bir tane silahı olan kimse yoktu. İman dolu göğsümüzle ve inancımızla demokrasiye olan bağlılığımızla hep birlikte yürüdük. İşte Recep Tayyip Erdoğan dünyada ki en büyük demokrasi kahramanlarından biridir. Nasıl bu adama bu şekilde iftirada bulunabilirler. Bunlara cevabı hep birlikte 16 Nisan’da vereceğiz. Bunlar bir duruş göstermediler. Ülkeyi birbirine düşürmek isteyenlere karşı tavır koyamadılar. Bunlarda bir duruş yok bunlar ancak birbirleri ile kavga ederler.”