Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Türkiye'nin deprem riski taşıyan bölgelerinde, özellikle Van, Hakkari ve Ağrı illerinde bulunan canlı fay hatlarının eski deprem izlerini araştırmak üzere önemli bir projeye imza atıyor. Proje, TÜBİTAK tarafından 8,5 milyon lira destekle onaylanmış durumda.
PROJENİN ÖNCÜLERİ VE AMAÇLARI
Projeyi yönlendiren isim, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Afet Yönetimi ve Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Azad Sağlam Selçuk ve ekibi. Van, Ağrı ve Hakkari'de aktif olarak deprem üretebilecek fay hatlarını belirlemek ve bu fayların potansiyel riskini değerlendirmek ana hedefler arasında bulunuyor.
"Asrın felaketi" olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinden sonra Türkiye'nin daha hassas bir noktaya geldiğini kaydeden Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özel çağrılı proje ilan edildi. Akademisyen arkadaşlarla başvurumuzu yaptık. Projemiz kabul edildi. 8,5 milyon lira destek aldık. Projemizi 2025'in sonunda tamamlamayı hedefliyoruz. Projenin sonucu sadece bilimsel makale olarak yayımlanmayacak, sonuçlar tüm valilikler, Belediyeler Birliği, AFAD ve MTA ile paylaşılacak. Ortak bir veri tabanı oluşturulacak. Bilgi kirliliğinin önüne geçilecek. İmar çalışmalarında insanların aynı hatayı yapmaları önlenecek."
YAPILACAK ÇALIŞMALAR VE TEKNOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Projeye dâhil olan akademisyenler, belirlenen 5 fay hattı üzerinde 30 metre uzunluğunda, 2 metre genişliğinde ve 4 metre derinliğinde hendekler açacaklar. Bu hendeklerde yapılacak incelemeler, fay hatlarının ne zaman deprem üretebileceği ve kayma hızları gibi önemli bilgilere ulaşmalarını sağlayacak. Bu aşamada, dronlar ve hassas görüntüleme cihazları da kullanılarak detaylı haritalama çalışmaları gerçekleştirilecek.
PROJENİN TOPLUMSAL FAYDALARI
Projeden elde edilecek veriler, sadece bilimsel bir değer taşımakla kalmayacak, aynı zamanda Türkiye genelinde valilikler, Belediyeler Birliği, AFAD ve MTA gibi kurumlarla paylaşılacak. Ortak bir veri tabanı oluşturularak, bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi ve ülke genelinde daha sağlam altyapı çalışmalarının yapılabilmesine katkıda bulunulacak. Bu proje, Türkiye'nin gelecekteki deprem risklerine dair önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.