Diriliş Haber Gazetesi olarak eğitimin temel problemlerini sizin için araştırdık. Eğitim modelinden memnun olmayan halk, yeni çözümler için kendileri proje üretmeye başladı.
Eğitimde sınav sisteminin sürekli değişmesi halkı memnun etmezken öğrencilerin ileriye dönük planlarına da büyük gölge düşürüyor. Sistemde kalıcılık sağlanamayınca başarı oranı da paralel olarak eksi bir ivme kazanıyor.
Vatandaşın beklentileri öğrencilere pratik eğitimin ağırlıklı olduğu ve meslek kazandırma üzerine yeni bir eğitim modeli istenirken, Eğitimcilerin mevcut sistemde mülhakat sistemine karşı olması ile birlikte sorun çözülemez hale geliyor.
MESLEK LİSELERİ SEKTÖRLERİN KEYFİYETİNE BIRAKILAMAZ
Kahramanmaraş Eğitim Bir-Sen Kahramanmaraş 1 Nolu Şube Başkanı Abdulaziz Aydın, Türkiye’de eğitim konusunu gazetemize değerlendirdi. Türkiye’de en çok oynanan alanlardan birinin eğitim olduğuna değinen Aydın, Eğitimdeki düzenin sağlanamamasının eğitimdeki vizyonsuzluğu tetiklediğini kaydetti.
Meslek Liselerinin pratik eğitim konusunda özel sektörden yeterince destek alamadığını kaydeden Aydın, Bu konudaki yaptırımların da eksik kaldığının altını çizdi.
Eğitimdeki mülhakat sisteminin sonuna kadar karşısında olduklarını ve yanlış bir uygulama olduğunu belirten Abdulaziz Aydın, Bu mülhakat sisteminin adalet olgusuna olan güveni zedelediğini kaydetti.
Aydın açıklamalarını şu şekilde devam etti:
“Türkiye’de üzerinde en çok oynanan alanlardan birisi eğitim sistemi, özelde de mesleki eğitim. Ancak bütün müdahalelere rağmen bir türlü istenen başarı elde edilemiyor. Çözüm olarak sunulan öneri ve uygulamaların en başında da meslek lisesi/diğer liseler arasındaki öğrenci oranı üzerinden meslek liselerinin sayısını artırarak öğrencileri bu liselere teşvik etmek geliyor. Fakat sayı artsa da istenen mesleki eğitim kalitesi bir türlü tutturulamıyor. Öğrenci, kendi isteğiyle tercih yaparak veya bir meslek sahibi olmak maksadıyla bu okullara gitmiyor. Akademik liselere yerleşemediği için meslek liselerine gitmek zorunda kalıyor. (Bu konuyla alakalı meslek liselerinde öğrenim gören öğrencilere anket çalışması yapılabilir.) Bu yerleştirme sistemiyle sadece binaların içi doldurulmuş oluyor, ancak mesleki eğitim adına çok da bir mesafe kaydedilemiyor. Bunun paralelinde de öğrenci hem eğitim gördüğü mesleki alanda yeterli donanımla mezun olamıyor, hem de alanı doğrultusunda istihdam olmuyor. Genellikle aldığı eğitimin dışında bir sektörde istihdam olmak zorunda kalıyor.
Ayrıca mesleki eğitimin eksik saç ayaklarından birisi de sektör desteği. Sektör, tüm kanun ve mevzuat dayatmalarına karşı keyfi hareket etmeye devam ediyor, bu konuda yaptırım öngören ilgili kanun maddeleri de maalesef ki işletilemiyor. Meslek liseleri sektörün keyfine emanet ediliyor. Hatta ve hatta 2017 yılından itibaren bünyesinde staj yaptıran işyerlerine verilen teşvik uygulamasının da pek işe yaramadığı açıkça görülüyor.
İlimiz Kahramanmaraş’ta mesleki liseleşme oranı Türkiye ortalamasıyla doğru orantılı. Yeterli sayıda meslek lisesi var. Öğrenci tercih ettikten sonra gidemeyeceği hiçbir meslek lisesi yok. Ancak bahsedildiği gibi, öğrenci meslek lisesini zorunluluktan tercih ediyor. Dolayısıyla oranın çok da bir anlamı yok. Meslek liselerinin nitelik ve istihdam sorunu halledildiği zaman ve ortaokulda öğrencinin ilgi ve yeteneğini ortaya çıkaran bir uygulama neticesinde, yönlendirilen okul türünde öğrenime devam etmesi zorun olduğu zaman bu okullar daha cazip hale gelecektir. Diğer türlü, sadece sayı artacak, halihazırdaki meslek lisesi sınıfları dolacak ancak mesleki eğitim anlamında bir mesafe kat edilemeyecektir.
Mesleki eğitimin mevcut modeli üzerinde de operasyon yapılması şarttır. Mevcut duruma göre; 9. sınıf tüm ortaöğretim kurumlarında ortak, 10.sınıf alan ortak derslerinin görüldüğü sınıf, 11.sınıf dal ortak derslerinin görüldüğü sınıftır. 12.sınıfta ise öğrenci 20 saat okulda teorik ders görmekte, 24 saat da işletmede staj (2 gün okul, 3 gün işletme) yapmaktadır. Burada üç temel yanlış vardır:
a) 9.sınıf ortak olmaktan çıkarılmalı, öğrenci 9.sınıfa gelirken alanı belli olmalı ve zaman kaybetmeden alan eğitimine başlamalıdır. Müfredat ve haftalık ders çizelgelerinin buna göre yenilenmesi gerekmektedir.
b) 12.sınıfta öğrenci 20 saat okulda teorik ders görmekte, 24 saat da işletmede staj yapmaktadır. Yani öğrenci, haftanın 2 günü okula gelmekte, 3 günü işletmeye gitmektedir. Bundan dolayı ne okula uyum sağlayabilmekte, ne de işletmeye uyum sağlayabilmektedir. Bunun yerine, 12.sınıfın tamamı işletmeye gönderilebilir. Yani öğrenci haftanın 2 günü okula, 3 günü işletmeye gitmek yerine 5 günü işletmeye gönderilebilir. Eksik kalan teorik eğitim de 1.dönemin başlarında yeterli süre verilerek telafi ettirilebilir. Ancak 12.sınıf eğitiminin haftalık olarak bölünmesi hem işletme, hem öğrenci hem de okul yönüyle sorunlara yol açmaktadır.
c) Haftalık ders çizelgelerinin yenilenerek ders saatlerinin azaltılması. Ortalama 44 saat uygulanan haftalık ders saatleri öğrenciyi bir hayli yormakta ve zorlamaktadır. Bunun düşürülmesi mesleki eğitime katkı sağlayacaktır.”
ÖĞRETMENLERE UYGULANAN MÜLHAKAT SİSTEMİ YANLIŞ BİR UYGULAMADIR.
Eğitim sistemindeki verimsizliğin önüne geçilebilmesi için yeni bir eğitim modeli geliştirilmesi gerektiğini belirten Başkan Aydın, Öğretmenlere uygulanan mülhakat sitemine karşı olduklarını ve bu mülhakat sisteminin adalete olan güveni zedelediğini kaydetti.
Eğitimcilerin eğitim alma olgusuna katılmadığını kaydeden Aydın, Öğretmenlik fakültelerinin öğretmenlere gerekli eğitimi verdiğini ve gerekli olduğu zamanlarda hizmetiçi eğitime tabi tutulduklarını kaydetti.
Aydın:
“Kesinlikle yanlış. Bu sistem insanların adalet olgusuna olan güveni zedelemektedir. Tüm adayları karamsarlığa itmekte, referans arayışına zorlamaktadır. Ayrıca bu uygulama insanların devletine olan güvenini de zarar vermektedir. Hiçbir öğretmen adayı bu yönüyle kendini güvende hissetmemektedir.
Öğretmenlik mesleğine başlayan bir öğretmen zaten belli eğitimlerden geçerek görevine başlamaktadır. Bunun için ayrıca bir eğitime gerek yoktur. Ancak yeniliklerin takibi, gelişen ve değişen dünyaya ayak uydurma amacıyla belli dönemlerde hizmetiçi eğitimden geçirilmesinde fayda vardır.”
EĞİTİMDEKİ İSTİKRARSIZLIK ÖĞRENCİLERİ OLUMSUZ ETKİLİYOR
Eğitimdeki istikrarsızlığın öğrencilerin ileriye dönük hayallerine ket vurduğunu kaydeden Aydın, Öğrencilere öneride bulunarak yeni sınav sistemleri hakkında bilgiler verdi.
Aydın:
“Elbetteki eğitimdeki istikrarsızlık öğrenci üzerinde olumsuz etki göstermektedir. Öğrenci, psikolojik olarak motivasyonunu kaybetmekte; neye, nasıl hazırlanacağını kestirememektedir. Bunun en önemli sebebi de, değişikliği yapanların sahadan habersiz olmalarıdır. “Ben yaptım oldu” mantığı, maalesef ki, öğrenciler ve eğitim sistemi üzerinde derin yaralar bırakmaktadır. Yetkililer bir değişikliği öngörürken, bu alandaki paydaşlarla istişare etseler çok daha mükemmel sistem ortaya çıkacaktır. Ayrıca yapılan bir değişikliği hemen uygulamak yerine, kademeli olarak uygulamak da yeni sistemin psikolojik tesirini azaltacaktır.
2018 yılı itibariyle üniversitelere girişte uygulanacak YKS sınavı, birçok yönüyle eleştirilmesi gereken bir sistemdir. Sınavda sorulacak soru sayısının azlığı, derslerin puan türüne göre etkisi, Temel Yeterlilik Testinin (TYT) YKS’ye etkisi tartışılması gereken hususlardır. Bunun için;
a) TYT sınavı baraj olacaksa, YKS bu sınav sonucunun açıklanmasından sonra başka bir tarihte yapılmalıdır.
b) TYT Sınavından alınan puan, puan türüne göre mutlaka YKS’ye etki etmelidir.
c) YKS’de adaylara en az 160 soru sorulmalı, ayrıca aday doğru cevaplandırdığı her sorudan puan türüne göre puan almalıdır.
d) Adayların üç alanda da (sayısal-sözel-eşit ağırlık) puanları çıkarılmalıdır. Öyle ki, isteği alanda tercih yapabilmesinin önü açılmalıdır.”