Aktaş, eğitimcilerin de ailenin bir parçası olduğunu belirtirken, “öğrenciler, sadece kendisine değil, kendisinden sonra gelecek nesle de destek olabilmek için paradigmalar oluşturuyorsa başarı elde edilmiştir” dedi.
İYİ BİR EĞİTİM NASIL SAĞLANIR?
Eğitim bir ebeveynlik tecrübesi gibidir. Sadece roller ve isimler değişiyor. Dünyanın neresinde olursanız olun eğitim, çocuğun ailesinden başlar ve ailesi ile birlikte devam eder. Eğitimde çocuk sayısı çekirdek bir yapıdan ziyade her geçen gün genişleyen ve gelişen bir yapıya bürünüyor. Eğitim, sadece öğretmenler ile ya da okulda geçirdikleri 4 yılla kalmıyor. Özellikle özel eğitim kurumlarında geri bildirim ile okul sonrasında da ilişkilerin devam etmesi gerekiyor. Her öğrencimizin velisi var ve biz de bu ailenin bir parçasıyız. Gittiğimiz her şehirde onlarca aileye dahil oluyoruz. Hizmet ettiğimiz çizgi çok önemli. Özel sektöre ilk başladığımızda anneliğin ne olduğunu sormuşlardı. Anneliğin vazgeçmek olmadığını ve hayalleri değiştirmek olduğunu anlamıştım. Kendi çocuğu için ne kadar kaygılanıyorsa bir anne, bizim de o kadar kaygılanmamız lazım. Çocuk her zaman okula gelip, okuldan evine mutlu gitmeli. İyi bir eğitimin temelinde yatan unsur da aslında budur. Eğitim kurumlarında çocuğun iletişimi değişiyorsa, kendini güncelleyebiliyor ve yenileyebiliyorsa iyi bir eğitim almış demektir. Hem bir yönetici, hem de bir veli olarak baktığımda özel eğitim kurumlarında aranması gereken başlıca özellikler bunlar. Ancak bu özelliklere sahip çocuk eğiten kurumlar, eğitimde başarıyı sağlamış demektir. Çocuk kendini güncelliyorsa, teknolojiye ve zamana ayak uydurabiliyorsa, sadece kendisine değil, kendisinden sonra gelecek nesle de destek olabilmek için paradigmalar oluşturuyorsa başarı elde edilmiştir. Mesele bir sonraki nesilleri en iyi platforma yükseltebilmektir.
İLK 3’E GİREBİLMEK ADINA ÇABALAMAK LAZIM
Kahramanmaraş eğitimde ne yazık ki belirli bir noktada sabit kalamamış. Sürekli bir iniş-çıkışlı grafik sergilemiş. Bu da eğitimimizi negatif etkiliyor ama bunu pozitife dönüştürmek için çalışmak lazım. İlk 3’e ne zaman gireriz diye çabalamak lazım. Bilgiyi öğrendiğimiz tek kanal atalarımızdı. Ve devlet okullarına da bu gözle bakardık. Son 10 yılda kadınların da söz sahibi olması ile anaerkil bir yapıya büründük. Son zamanlarda ise çocukerkil bir yönetime geçtik diyebiliriz. Çocuklarımız içinde bulunduğumuz zaman diliminde yetişkinlerden daha hızlı bilgiye ulaşabiliyorlar. Dolayısıyla bu kuşağa hitap edebilmek için kendimizi hızlı yenilememiz lazım. Bu da şu anda kontrol mekanizması en hızlı olan özel eğitim kurumları ile olabilir. Bir okuldaki öğretmenin ya da kayıt bürosundaki personelin reklamatize bir cümlesi aileyi kazanabilir.
UĞUR OKULLARI’NDA NELER YAPILIYOR, HEDEFLERİNİZ NELERDİR?
1968 yılında İstanbul’da küçük bir apartman katında dershane olarak başlayan Uğur Okulları, 2019 yılında Türkiye’de 138 kuruma sahip. Burada kurumsallığın en büyük yapısı var. sadece kendisinin bireysel gelişimini takip eden değil bütün okullardaki öğrencilerin kendini takip edebilmesi var. Bugün, bilginin bir havuza boşalıp, her kurumdan bir bilgi ile 138 bilginin paylaşıldığı bir kurumdur Uğur Okulları. Kahramanmaraş’ta kampüsünü açarak başladı ve Anadolu ve Fen Lisesi olarak devam ediyoruz. Sadece akademik başarı değil, öğrencinin becerilerini de ön planda tutarak, sosyal etkinliklere kadar hassasiyet gösteriliyor. Özel uygulama atölyelerimiz var. Çocuklarımızın gelişimlerini had safhada tutuyoruz. Robotik kodlama atölyesi, sistem atölyesi, sınava hazırlık merkezi, görsel sanatlar, beden eğitimi atölyesi alanında önem gösteriyoruz. Bunların hepsini bir sosyal sorumluluk projesi olarak görüyoruz. Özel günlerde farkındalık oluşturmak adına özel sergiler düzenliyoruz. Velilerimiz sadece kayıt için değil, eğitime dair fikir alışverişinde bulunmak ve sohbet etmek için mutlaka kurumumuza bekliyoruz. Eğitime farklı bir bakış açısı, farklı bir duygu ile baktığımızı görmeleri gerekiyor.