Türkiye'de gündem de olan yeni sınav sistemi öğrencilerin aklında birçok soru işareti oluşturdu. Özel Beyza Lisesinde okuyan öğrencilerin yeni sınav sistemi ile ilgili görüş ve düşüncelerini aldık. İşte öğrencilerin gözünden Türkiye'de ki eğitim sistemi.
BEYZA İREM DOĞAN/ Özel Beyza Lisesi 9. sınıf öğrencisi
BİZ BU İNSANLARIN GELECEĞİYİZ
İnsanlar şu yönden bakmalı eğitim yuvalarına; bizler, orada sadece bilimi değil arkadaşlık kurmayı, kavgayı, barışı, adaleti, saygıyı ve sevgiyi bir ailenin içindeymişçesine sıcak bir ortamda olduğumuzun farkında olarak, hissederek öğrenmeliyiz. Benim amacım bu. Okullardaki tek amacımız bilgi edinip geleceğimiz için ekmek parası kazanmak değil de hayat dersi öğrenmek olmalı. Ben eğitimden bunu bekliyorum. Bu okulları amaçlarınıza ulaşmak için sadece bir basamak olarak görüyorsanız bir sorun var demektir. Bunun yanında da imkânlar sebebiyle okuyamamış fakat fazlaca tecrübeye sahip birini düşünün. Her ne kadar tecrübe sahibi olsa da biz okuyamamış insana CAHİL derken okumuş ama insanları öğrenmemiş olan insana işte bu bizim umudumuz diyoruz! Hatalıyız! Biz insanların bu tutumu yüzünden binlerce harika insan tarihte sürüklenerek kayboldu. Bilgiyi kolay öğrenirsiniz ve öğretirsiniz. Bizim yapmamız gereken insanları öğrenmek ve duyguları tanımak. Bulunduğumuz toplumun durumunun farkında olmak, geçmişimizi öğrenmek. Bunu yapabilmek için okulu ailemiz olarak görmeliyiz. Biriktirdiğimiz anılarla insanları tanımalıyız. Çünkü biz bu insanların gelecekleriyiz! Okullarımızda insanlığı öğrenmeliyiz çünkü biz öğrendiğimizin geleceğiyiz!
OSMAN EREN KARAKAYA / Özel Beyza Lisesi 9. sınıf öğrencisi
EĞİTİMDE TÜRKİYE
Eğitim belli bir konuda şahsa bilgi ve beceri kazandırma işidir. Ancak bu tanım Türk eğitimcilerinin üst tabakalarına tam olarak kavratılamamış olması gerek ki Türkiye’de eğitim her beş altı senede bir değişip insanlara bilgi ve beceri kazandırmayı öğretmekten ziyade yeni düzene ancak ayak uydurmayı öğretebilmektedir. Her öğrencinin en çok yakındığı durum olan bu sürekli değişen sistem eğitimdeki verimi ve refahı en alt düzeylere çekmektedir. Eğitimden beklenmesi gereken kazanım bir konuda bilgi ve beceri sahibi olmak ise sürekli değişen sınav sistemlerine öğrenciyi alıştırıp birkaç sene sonra tekrar sınav sistemini değiştirmek yerine öğrencilere uygun tek bir program hazırlayarak bu programı kalıcı bir şekilde uygulayıp eğitimin temel amacı olan bilgi ve beceriyi öğrencilere aşılamak en mantıklı ve verimli çözümdür.
Mustafa Furkan ÖZER/ Özel Beyza Lisesi 12. sınıf öğrencisi
YENİ SINAV SİSTEMİ
2018 Haziran ayında uygulanmaya başlayacak olan YKS sisteminin kötü ve iyi yönleri bulunmaktadır. Belki de bu sene sınava girecek olan öğrencileri en kötü etkileyen nokta sistem değişikliği olacağının çok geç açıklanmasıdır. Standart bir öğrenci çalışmalarına yazdan itibaren başladığından dolayı öğrenciler üzerinde büyük bir şok etkisi yaratmıştır. Her ne kadar stres seviyesini azaltmayı hedefleseler de sınav sorusunun düşmesiyle ve hazirana kadar uğraşılması gereken konu sayısının çoğalmasıyla hedeflerinin yakınından bile geçememişlerdir. Özellikle fen bilimleri soru sayısının ve fen bilimleri dersinin önemi azalmıştır. YGS-LYS sisteminde 44 fizik 43 kimya ve 43 biyoloji olmak üzere toplamda 130 fen bilimleri sorusu bulunmaktaydı. Bu sayının 40'a düşmesiyle herkesin kafası karışık bir haldedir. Bu yüzden örnek soruların açıklanması insanları büyük ölçüde rahatlatacaktır. Tıp fakültesine gitmek isteyen öğrencilere matematik dersinin %44 fen bilimleri derslerinin ise %25 etkisi vardır. Soru sayısının azlığından dolayı yapılan dikkat hataları sıralamada çok büyük oynamalar gösterecektir.
MUSTAFA KONUŞ/ Özel Beyza Lisesi 12. sınıf öğrencisi
YENİ EĞİTİM SİSTEMİ
Kendi tarafımdan bakmaya başlamadan önce ufak bir tanım yapalım. Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS); YGS/LYS sisteminin stres ve zaman aralığı sorununu çözeceği düşünülerek getirilmiş, akademik yıl başladıktan sonra geldiği açıklanan sınavdır. Diğer sınav değişikliklerinden farkı ise kısa bir zamanda icat edilmiş olması. Bu kanımın nedeni ise değişeceği bir anda açıklanmış olması ve YÖK’ün ayrıntılı (!) açıklamasının içinde aşırı derecede boşluklar bulunması. Ama şimdi, bu duruma ayrıca bir paragraf açmayalım. Elimizde olan buysa değerlendirmeye başlayabiliriz.
Sınav sisteminin içeriğini ve soru sayılarını öğrendikten sonraki ilk düşüncem fen derslerinin soru sayılarındaki düşüşün çok fazla olduğuydu. Eski sistemde çözülen 40 + 90 fen sorusunun yerini 40 sorunun almasının kısa ve uzun vadede büyük zararı var. Kısa vadeli sonucu, sıralamada oluşacak olan zorluk ve yığılma. Ayrıca bir sorunun değerinin artması şans faktörünün etkisini katlıyor. Uzun vadeli sonucu ise fen çözülerek gidilen tıp, mühendislik ve eczacılık gibi fakültelere gidecek kişilerin artık daha yetersiz olacağı gerçeği. Böyle bir statüden iyi bir sonuç beklenemez sanırım. Fen derslerindeki 150’nin üzerindeki konunun 40 soruyla ölçülüp ölçülemeyeceğine girmiyorum bile.
İlk açıklamadan beri bahsedilen Türkçe ve Matematik derslerinin temel alınması olayına gelecek olursak, bunun olumlu ve olumsuz sonuçların olacaktır. Olumlu kısım, mesleği ne olursa olsun her insanın kesinlikle bilmesi gereken anlam, sayısal ve sözel mantık, temel işlem yeteneği gibi konuların ölçülecek olması. Zaten çok önceden beri bunların temel alınması gerektiği düşüncesindeydim. Ancak fen dersleri hakkında bahsettiğim durum bu olumlu kısmı gölgeliyor. Fen ve dolayısıyla sosyal bilimler dersleri öğrenciler arasında özelleşmeyi sağlayan yegâne mecra olduğu için buranın öneminin azalması öğrencilerin tek tipleşmesi sonucunu doğuracaktır.
Eski ile olan bağı ise bu bahsettiğim şekilde gelişiyor. Önceden branş derslerinde çözülen soru sayısının fazla olması o derslerdeki konuları daha ayrıntılı taradığından sürprizlere yer olmuyordu. Ancak bu yeni sistemde soru sayısı azaldığından zorluk seviyesi artırılmazsa hukuk ve tıp gibi bazı fakültelere yeterli olmadığı halde girmeye hak kazanan insanlar olacaktır. YGS/LYS stres fazla olsa dahi bu gibi sorunları çözdüğünden nispeten kabul edilebilir bir sistemdi. İlk sistemde her ne kadar MF öğrencilerinin Sosyal, TS öğrencilerinin Fen Bilimleri derslerini çözmesi yanlış dahi olsa 4 yıl boyunca YGS’ye odaklanmış bir neslin birden bu derslerden sorumluluğunun kaldırılması müfredat olarak gördükleri dersleri çözmemeleri durumuna yol açtığından onlar için sadece zaman kaybına yol açmış oldu.
Umarım bu sıkıntıların hiçbirinin yaşanmadığı bir atmosferde sınava gireriz. Ancak saydığım nedenler bunun biraz önüne geçiyor. Ancak her zaman şunu söyleyebilirim ki hangi çeşit sınav olursa olsun bir şekilde sistemi iyi değerlendirip çalışan kişiler kazanacaktır. Çünkü zekânın ilk koşulu, yeni durumlara en hızlı uyum sağlayabilme yeteneğidir.
Burak Reha KAHVECİ/ Özel Beyza Lisesi 12. sınıf öğrencisi
YENİ SINAV SİSTEMİ
Yeni sınav sisteminin açıklanması ile tartışmalar da başladı. Haklı olarak adaylar ve ailelerinin kafasında soru işaretleri var. Ben de bir sınav adayı olarak duyduklarımız çerçevesinde düşüncelerimi yazacağım.
Öncelikle cumhurbaşkanı bir açıklama yapıyor: ‘Eğitim sistemimiz yanlış.’ ,daha sonra saatler içerisinde bakanımızdan sistem değişikliği açıklaması geliyor. Şimdi burada sorulacak soru şu: Sistem yanlış evet ancak çözüm yolu hazır mı? Başka bir değiş ile yeni sistem altyapısı hazır mı? YÖK başkanının yaptığı açıklamalardan anlaşılıyor ki değil. Cumhurbaşkanımıza henüz hazır olunmadığı söylense ve kapsamlı bir çalışma ile hazırlanıp süreç içerisinde yerleştirilse daha verimli olacağını düşünüyorum. Çünkü bir lise dört öğrencisi tüm lise hayatını bu sisteme göre çalışarak geçiriyor. Elimizde hala YGS ve LYS kitapları mevcut.
Şimdi sınavın içeriğine gelecek olursak, sınav iki bölümden oluşuyor: Temel yeterlilik testi olarak adlandırılan seksen soruluk ilk bölüm ve ikinci aşamayı oluşturan bir seksen soru daha. İlk bölümde bir problem görmüyorum çünkü Matematik ve Türkçe’nin her öğrencinin yapması gereken dersler olduğunu düşünüyorum. Soru sayılarını da ideal buluyorum. Fakat ikinci kısım için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Akla ilk takılan kısım kesinlikle Fen Bilimleri bölümü. Eski sistemde yüz otuz soruyu içeren bu bölüm şimdi yalnızca kırk soru. Dört yıl boyunca bu dersleri gören öğrenciler için oldukça adaletsiz bir durum. Toplam yüz elliden fazla konuyu barındıran bu bölüm için kırk soru ayırmak gerçekten ilginç bir durum. Ayrıca daha önce de söylediğim gibi dört senesini eski sisteme göre çalışarak geçiren öğrencilere ve bu sisteme göre dersini anlatan öğretmenlere de saygısızlık olarak görüyorum. Ölçme ve eleme için de yetersiz olduğunu düşünüyorum. Sayısaldan sınava girecek olan öğrencilerin Tarih ve Coğrafya, eşit ağırlık ya da sözelden girecek olan öğrencilerin ise Fizik, Kimya, Biyoloji derslerine çalışma durumuna girişte kısaca değindim zaten.
Tabi ki bunlar birer bahane ya da gerekçe olmamalı. Neticede sınav herkes için değişti ve hepimiz sorumluyuz. Düzenli bir şekilde çalışan ve yoluna emin adımlarla devam eden hedefine ulaşacaktır. Bizlerin bu konuda düşünceleri tabi ki olacak ancak bunlara takılarak zaman kaybedersek üniversite yarışında geriye düşer, hedefimizden uzaklaşırız. Hepimize düşen yeni sisteme erken adapte olarak yolumuza bakmaktır.