Türkiye ve tüm dünyanın mücadele verdiği Kovid-19 Pandemisi ile savaş kapsamında Gaziantep Üniversitesi olarak çok önemli bir projeyi hayata geçirmek üzere geçtiğimiz haftalarda yurtdışı ülkelerdekine benzer şekilde araştırma projesi kapsamındaçalışmalarımızı başlatıldığını vurgulayan Rektör Prof. Dr. Gür, açıklamasını şöyle sürdürdü:
DİĞER TEDAVİ YÖNTEMLERİNDEN ÇOK FARKLI
“Yaklaşık yüzyıllık geçmişi olan ve günümüzde plazma nakli olarak bilinen bu yöntemin geçmişi, aşının çok daha öncesine dayanıyor. Henüz aşı bilinmiyorken grip ve kızamık salgınıyla mücadele için kullanılan plazma nakli, yakın zamanda SARS ve Ebola salgınlarına karşı da denendi. Kovid-19'u tedavi için iyileşen hastalardan alınan kandan elde edilen plazma nakli, yakın zamanda ilk olarak Çinli doktorlar tarafından yapıldı. ŞimdilerdeABD'li uzmanlar, tarihsel kanıtları cesaret verici olan plazma nakliyle daha kapsamlı çalışmalar yürütmek için FDA’nın onayını aldılar. Gaziantep Üniversitesi olarak biz de plazma esaslı oldukça etkin bu tedavi hizmetini en geç Nisan ayı sonunda halkımızın hizmetine sunmayı planlıyoruz. Ama diğer plazma nakil tedavilerinden çok önemli bir farkımız olacak, kanda yer alan çeşitli virüs, bakteri ve parazitlerin patojen yükünü yok ederek transfüzyonla bulaşan hastalık riskini sıfırlamayı hedefliyor olacağız. Bu bizi dünyada bu tedaviyi uygulayan çoğu merkezden ayrıştıracak, ayrıca kan bileşenlerinde bulunan beyaz kan hücrelerinin kalıntılarını inaktive eden sistemimiz sayesinde plazma nakili esnasında oluşabilecek istenmeyen reaksiyonları en aza indirgeyecektir. Gerek geçmişte gerekse günümüzde bu tedavinin en çok korkulan yan etkisi olan hastayı yeniden aynı yada yeni bir patojenle enfekte etme riski kuracağımız bu özel sistemle imkansızlaşacaktır.”
TEDAVİ NASIL UYGULANACAK?
Açıklamasının devamında Patojenden Arındırılmış Plazma Tedavisi’nin uygulamasıyla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Ali Gür sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir insan belli bir virüs nedeniyle enfekte olduğunda, vücut enfeksiyonla savaşmak için antikor adı verilen özel olarak tasarlanmış proteinler üretmeye başlıyor. Bu antikorlar, kişi iyileştikten sonra kanın özellikle plazma kısmında aylarca, hatta yıllarca barınabiliyor. Gaziantep Üniversitesinde bilimsel araştırmalar projeler birimine Doç. Dr. Umut Elboğa’nın verdiği ‘’Patojenden Arındırılmış Plazma Tedavisi’’ başlıklı proje kapsamında hastalığı iyileşen kişinin antikor bakımından zengin plazmasının yeni Kovid-19 hastalarına verilmesi sonrası vücutlarının virüsle savaşma kapasitesi test edilecek. Yöntem başarılı olursa, hastaların hayatta kalma şansının yükselmesi ve solunum cihazlarına daha az ihtiyaç duyulmasını bekliyoruz. Plazma nakli, bir çeşit aşı görevi üstleniyor. Ancak aşıdan farklı olarak, yalnızca geçici bir koruma sağlayabiliyor. Aşı, bağışıklık sistemini vücudun belli bir virüse karşı kendi antikorlarını üretmesi için eğitiyor. Plazma nakli yaklaşımındaysa vücuda kısa ömürlü ve tekrarlanması gereken dozlarla başkasının antikorları enjekte ediliyor. Bu sayede iyileşmiş kişilerin kanında virüse karşı geliştirilmiş antikorlar (füzeler) hasta olan kişinin vücudundaki virüse karşı aktif hale getirilmiş olunur. Virüsün zırhındaki proteine bağlanan bu antikorlar (füzeler) bir kilitle anahtar gibi virüse yapışarak virüsün hücre içine girmesini engelliyor. Çünkü hücrede virüsün vücuda geçmesine neden olan bir reseptör var ve virüsün yüzeyindeki bu zırh proteini antikorla(füzeyle) kapatıldığından, bu reseptöre bağlanamayan proteinler nedeniyleantikorlar(füzeler) virüsü bloke etmiş oluyorlar. Bu sayede virüsün replikasyonu yani çoğalması da önlenmiş oluyor.”