‘Fetullah Trump’tan randevu istedi olmayınca mektup gönderdi…’

‘Fetullah Trump’tan randevu istedi olmayınca mektup gönderdi…’

15 Temmuz darbe girişimini 3 ay önceden yazan Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, Fethullah Gülen'in yeni ABD Başkanı Donald Trump'a bir mektup yazdığını iddia etti.

Mektubun içeriği ile ilgili bilgi veren Fuat Uğur, Gülen'in önce Tump'tan randevu istediğini, kabul edilmeyince de söz konusu mektubu kaleme aldığını belirtti.

Uğur, Gülen mektubunda, dünyadaki okullarda yürütülen faaliyetlerin Amerikan istihbaratının bilgisi dâhilinde olduğunu, bu okullardan ABD’ye ciddi bilgiler transfer edildiğini ve darbe ile ilişkilerinin olmadığını söylediğini öne sürdü.

FETÖ elebaşı, başkanlık koltuğuna oturmadan önce bir hamle daha yaptı Donald Trump’a mektup yazdı.

“Çıkmadık canda umut vardır” misali tüm hedefi Doland Trump’a ulaşmak, ona hizmet edeceğini iletmekti. Bu mektubu yazdı ve “Ne isterseniz yaparım”a gelen cıvıklıktaki tüm cümlelerini peş peşe sıraladı.

Mektubu Donald Trump’ın birlikte çalışacağını açıkladığı çalışma arkadaşlarından birinin masasına koyanlar ise terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen’i örgütleyenler, evde kalmış CIA ajanlarıydı. Mektupla birlikte kendi dosyalarını da paketleyip Trump’ın önüne götüreceğine inandıkları kişilere servis ettiler.

Kimdi onlar?

Hepsini zaten yakından tanıyorsunuz; Morton Abramowitz, Eric Edelman ve Henri Barkey. İlk ikisi eski Ankara büyükelçileri, diğeri de CIA’in free lance ajanı Henry Barkey.

ÖZEL AJANLARIN KARANLIK GECESİ

Barkey, FETÖ’cü darbe girişiminden iki gün önce İstanbul’a gelip Büyükada’daki Splendid Palace otelinde kamp kurmuştu. Darbe gününü çok önceden biliyor olmalıydı ki o tarihlere denk gelecek çakma bir toplantı organize etmişti. Toplantıya Karar gazetesi yazarı Mensur Akgün de katılmıştı hatırlayacaksınız. Henry Barkey ve arkadaşları darbe gecesini heyecanla televizyondan izleyip canlı yayın sistemi kurdurarak, darbenin nasıl gerçekleştiğini anlatmaya hazırlanırken de kıçüstü oturduklarını acı biçimde idrak etmişlerdi. Hemen ertesi gün apar topar çöplüklerine geri dönmüşlerdi tabii.

MÜPTO ekipte bulunan Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konseyi’nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika programında görevli Ellie Geranmayeh adlı müptezel 00.33’te Twitter’dan “Erdoğan facetime’dan televizyonlara bağlanıp halkın sokağa çıkmasını istedi. Bu sırada kendisi güvenlik için komşu ülkeye gidiyor” gibi yalanları peş peşe utanmadan yazdı. Hızını alamayıp devam etti:

“Türkiye uzmanı Henri Barkey ile birlikteyim. Kendisi birçok şeyin Erdoğan ve Başbakan’ın tutuklanıp tutuklanmamasına bağlı olduğunu söylüyor.”

İşte ekip bu. CIA’in başına şimdi yeni bir isim geldi; Mike Pompeo. Bakalım Fetullah’ın arkasındaki bu isimlerle çalışmayı sürdürecek mi? Geranmayeh adlı kepaze ajanın deyimiyle bunu tespit etmek için zamana ihtiyaç var.

Bu üçlünün Policy Center adlı “düşünce kuruluşu” adına hazırladıkları sözde raporda Türkiye ile ABD arasını açmak için tüm şablon ve iğrenç argümanları kullanıyor, Trump yönetiminin yumuşak karnını okşayacak “tespit”lerde bulunduktan sonra “Fetullah Gülen’in iadesine siyasi olarak müdahil olmayın” tavsiyesinde bulunuyor.

VE FETULLAH’IN MEKTUBU

Gelelim Fetullah Gülen’in Trump’a yazdığı mektuba.

Bu mektubu bir metin olarak ele geçirmek için çok uğraştık. İçeriğini az çok biliyorduk ama elimizde yazılı olarak bulunması çok daha iyi olurdu takdir edersiniz ki. Ama Ümit Akdemir tüm bilgi kaynaklarını epey zorladıktan sonra mektupta neler olduğunu kelimesi kelimesine olmasa bile kapsamlı biçimde öğrendi.

Donald Trump’tan randevu talep eden ama kabul edilmeyince de bu mektubu kaleme alarak yularını elinde tutan ağabeylerine veren Gülen, mektubunda ABD’ye nasıl hizmet ettiğini uzun uzun anlatıyor. Özellikle dünyadaki okullarda yürütülen faaliyetlerin Amerikan istihbaratının bilgisi dâhilinde olduğunu ve bu okullardan ABD’ye ciddi bilgiler transfer edildiğini, bilgi akışını sağlama konusunda gelen taleplerin hemen hepsinin karşılandığını anlatıyor Fetullah.

Ardından Türkiye’de yürütülen mücadelenin bir adalet ve demokrasi mücadelesi olduğunu, darbe ile kesinlikle ilişkilerinin olmadığı yalanına yer vererek ABD’de hizmet ettiği kurumlar arasında bir ayrım yapmadıklarının da (FBI ve CIA’i kastediyor) altını çizerek belirtiyor.

Gülen mektubun bu kısmında Trump’a ince biçimde aba altından sopa da gösteriyor. Bu tehdit “Türkiye ve tüm dünyada ABD ile birlikte çalıştık. Hiçbir tarafta değilim. Ama hakkımdaki iddialar beni konuşturmak için ele geçirmek isteyenler tarafından ortaya atılıyor” sözlerinde saklı.

Yani “Beni teslim ederseniz konuşurum” mesajı vermekte.

Terör elebaşı mektubunun sonunda kendisine sahip çıkılmasını istiyor ve “Eğer bize sahip çıkılırsa sizinle daha aktif bir şekilde çalışırız. Dünyanın dört bir yanındaki yetişmiş elemanlarımız da bu konuda hizmet sunmaya hazırdır” diyor.

Evet, Trump’ın elindeki mal bu.

Bakalım nasıl değerlendirecek.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri