İş insanı ve Mali Müşavir Fatih Ölmez 2022 yılı içinde iktidarın makro ihtiyati ekonomi kararlarını değerlendirdi. Hükümetin faiz takıntısının ülkeyi ağır bir girdaba soktuğunu ifade eden Ölmez, “Mayıs ayında enflasyon dünya ölçeğinde çok yüksek olan yüzde 45 civarına düşerse sevineceğiz” dedi.
Ölmez konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu;
“2022 yılı içinde Türkiye’de makro ihtiyati olduğu söylenen bir dizi karar alındı. Bu kararların önemli sorunlarından biri ‘kervan yolda düzülür’ mantığı ile alınmalarında. Bir bütünlük yok. Çoğu, nerede sorun çıkıyorsa onu bastırmaya yönelik. Böyle olunca da bir sorunu çözmeye yönelik bir karar, başka sorunlara yol açabiliyor. Bu durumda, o sorunları da ‘çözmek’ için başka kararlar alınıyor.
Bu karmaşanın temelinde faiz takıntısı var. Bu takıntı nedeniyle yaşananlar, bu kararların çoğunun neden makro ihtiyati karar sınıfına sokulamayacağını ortaya koyuyor. Geçen yıl enflasyon yüzde 19 düzeyindeyken, yüksek enflasyona karşın, politika faizini düşürmeye başladık. Bu sürecin ilk aşaması Aralık 2021’e kadar sürdü. Döviz kuru patladı. Aralık ortasında kur öyle bir düzeye geldi ki finans sektörünün karışması olasılığı belirdi. Arkasından bu olasılığı ortadan kaldırma çabalarını izledik. İlk karar, kur korumalı mevduat sistemini oluşturmaya yönelikti. Sonrasındaki kararları ise ‘bankaların kredi açabilecekleri sektörleri kısıtlamak’, ‘kredi faizlerine üst sınır getirmek’, ‘kredi alanların dövize yönelmelerini engellemek’, ‘telefon diplomasisi/polisiye’ önlemler şeklindeydi.
“TELEFON DİPLOMASİSİ İLE BİR YERE KADAR”
Sonuçta, hemen hepsinin amacı çok yanlış bir düzeyde olan politika faizinin döviz kuruna yukarıya doğru yaptığı baskıyı önlemek olarak belirtilebilir. Bu çerçeveye ihracat gelirlerinin bir kısmının TCMB’ye devredilmesi zorunluluğunu, bazı ülkelerden farklı biçimlerde de olsa ‘dış borç’ olarak adlandırabileceğimiz döviz girişi sağlanmasını ve yapılan döviz müdahalelerini de eklemek gerekir.
Sonuçta faiz takıntısının bizi getirdiği nokta şu: Önümüzdeki Mayıs ayında enflasyon dünya ölçeğinde çok yüksek olan yüzde 45 civarına düşerse sevineceğiz. Bankaların kredi hacmi reel olarak azalıyor. Krediye erişim şikayetleri artıyor. Yurtdışından dolar cinsinden borçlanma faizimiz sıçradı. Finans sektörünün faiz artırımlarına karşı hassasiyetini yükselttik. Ekonomimiz yılın ikinci yarısında durgunluğa girdi.
Peki, ihtiyat bunun neresinde?”