Kültür tarihçisi ve had safhada bir kitap tiryakisi olan Seyfettin Sağlam’ın kitap delileriyle hâtırası kadar kitap hastalarıyla ilgili araştırması da çok zengin. Evini barkını ihmal etmekten, ailesinin rızkını kitaplara ve kitapçılara kaptırmaktan endişe eden kitap tiryakileri onun (Bir kitapseverin anatomisi, Türk Yurdu dergisi / Mayıs 1999) anlattıklarını iyi dinlemeleri lâzım. Anlattıklarını biz de hülâsa ederek nakledelim:
Eski devirlerde kitap yüzünden evini barkını yıkanlar, birbirlerinden kitap alıp verme meselesinden dolayı kanlı bıçaklı olanlar var. Kendisinin de başına az kalsın böyle bir iş gelmek üzereymiş. Kitap alıp da iade etmeyen bir dostuyla kavga etmemek için umumi bir gazeteye “Artık kitaplarımı getir…” diye ilân vermiş.
KİTAP DELİLERİ BİRBİRİNİN RAKİBİDİR
Kitap delileri çeşit çeşit, diyor. Bunlardan bir kısmı, sizin kütüphânenizi görür ve orada bir kitaba göz koyar, ne yapar eder onu haklı bir gerekçe sunarak sizden birkaç günlüğüne alır. Üstelik kendi kütüphânesini de size göstermez, çünkü sizi de kendisi gibi bilir.
Bunlara dikkat edin ve asla bu insanlarla sahaflara gitmeyin. Zira o yanınızdayken sizi tarassut eder ve huzurunuzu bozar. Kısık gözlerle hangi kitapla ilgilendiğinizi yoklar. O bakarken, başka kitaplara ilgi gösterirsiniz. Ama buna kanmaz, gözlerini ihtirasla sizin ilgi duyduğunuz kitabın çevresinde gezdirir. Bakışlarıyla sizi iyice gerer. Mimiklerinizden ve ellerinizin titremesinden aradığınızı kitabı tahmin eder, sizden evvel atılıp alır ve sizi kahreder.
O yüzden bu tür tanıdıklarla karşılaştığınızda sahaflardan uzaklaşınız. Bazıları elinizdeki değerli bir kitap hakkında yalan yanlış şeyler söyleyerek sizi şüpheye düşürüp elinizden almaya kalkar. Sakın kanmayın ve kitabı tetkik için de olsa asla vermeyin.
KİTAP DELİLERİ KISKANÇTIR, DİĞERİNİN KİTABINDA GÖZÜ VARDIR
Bunu yapmanız o kitapla vedalaşmanız demektir. Bazıları ne zamandır aradığı kitabı bulduğu bir sahafla uzun uzun pazarlık yapar ve işi yalvarmaya kadar götürür. Sahaf eğer bu yalvarmalara aldırış etmiyorsa tutuşur ve peşinat vererek akşama kadar müsaade etmesini ister. Bunların en arsızları çok değerli olduğunu bildiği bir kitabı değerinin çok altında almaya kalkanlar ve bu uğurda kavgayı bile göze alanlardır.
Bu hastalar birbirlerini gizliden gizliye takip ederler. Son günlerde hangi kitabı aldıklarını, nerede bulduklarını, hangi sahafa yeni kitaplar geldiğini sorarak rakiplerini yoklarlar. Birbirlerinin ellerinde gördüğü kitaplara bazen hasetle, bazen de gıpta ile bakarlar.
Kitap toplama arzuları dur-durak bilmeyen tiplerdir. Kitabı okumak için almazlar; seyretmek, üzerinde yatıp uyumak, okşamak için alırlar. Kitaptan ilim, fikir ve yorum çıkaracak kadar seviye ve gayretleri yoktur. Kitapla yan yana, aynı odada bir arkadaş, bir eş gibi bulunmaktan dolayı fetişist bir mutluluk duyarlar. Bu tiplere “kitapperest” diyenler de var.
Kitabı hataları ve sevaplarıyla severler. Sadece biblo gibi gösterişli kitaplardan değil, eskimiş, sararıp solmuş, sayfaları lekelenmiş, geçmiş zamanın izlerini taşıyan kitaplardan da zevk alırlar. Görmeden, dokunmadan, kokusunu hissetmeden kitap almayı sevmezler. Geceleri gündüzleri kitaptır. Her an ve her yerde kitaplarının adlarını söylerler. Sadece kitapları konuşulsun isterler. Kimseye ödünç kitap vermedikleri, kitaplarından fotokopi dahi çektirmezler.
Kütüphânelere girmeyi zül sayarlar. Kitapların bizzat kendilerinde olması gerektiğine inanır ve rakipsiz olmayı isterler. Bir kitabın nüshasının kendi elinde olması bir kitap delisinin en büyük övünç ve mutluluk kaynağıdır. Başkalarının kitaplarını asla okumazlar. Kitap delisinden ödünç kitap isteyen birisi kitabı alamayınca öfkelenmiş ve “inşallah terekenden alırım” diye beddua etmiştir.
Kitap delilerinin durumu böyle! Bir kitap tiryakisi iseniz kendiniz kandırmadan söyleyin. Siz bunlardan hangisine dâhilsiniz?
Hâsılı, bu sahada nasihat etme salâhiyetim yok. Kitapla haşir neşir olmalı ve hayatın anlam bilgisini öğrenmek için okumalı. Fakat kitabı hayatın bütün gayesi hâline getirerek kitap delisi olmamalı. Hayatın hakikati sadece kitaplar değildir. Aşırılık, insanı sevimsiz kılar.