İblis, Adem’i yönetmek istediği ve kabul görmediği için Allah’a isyan etti. Çünkü O’ndan üstün olduğunu iddia ediyordu. Ondan sonra dünyaya inen insanoğlu hep yönetme ihtirasıyla yanıp tutuşan hemcinslerinin kavgaları arasında taraf olmak mecburiyetinde kaldı ta bu güne dek. Allah’ın gönderdiği elçiler müstesna, hepsinin bir hırsı vardı, baş olmak adına, emreden ve emri dinlenen olmak adına. Zira yönetilerek ve yöneltilerek öğreniliyordu, yönetmek. Öyle ki bu hiyerarşik bir yapı gibiydi adeta. Bu hiyerarşik yapıya giren herkesin illaki hep bir üstü ve hep bir altı vardı ve hep var olacaktı.
Hiçbir insan yok ki, bu yapının en dibinde olduğunu iddia edebilsin ve hiçbir insan yok ki bu yapının en üstünde olduğunu ispat edebilsin. İç içe halkalar şeklinde genişleyen ama en geniş halkanın dışında da halkanın olduğu bir yapı. Teşbihte hata olmaz kabilinden söylersek; en büyük halkanın Allah’a ulaştığı bir şekil. En küçük halkanın belki henüz kim ya da ne olduğunun keşfedilmediği bir durum.
Yalnızsanız, elinizi, belinizi, dilinizi yönetmeniz beklenir. Ortalama her insan bunları yapabilecek yeteneğe sahiptir zaten. Eşiniz olduğunda yönetmenin boyutu değişir kısmen. Ev yönetimi, eş yönetimi devreye girer usulca. Çocuklar oldukça yönetim süreci çeşitlenerek büyür. Halkalarınız artar ve hep bir sonraki halkayı yönetmeyi denemek istersiniz. Daha çok yönetecek kişi ve daha çok yönetecek alan.
Çoğu kişi yönetimin yanında bir de sorumluluk olduğunu unutur ya da görmek istemez. Bu durum çoğu helakle sonuçlanan hikayeler doğurur. Az yönetim, çok sorumluluk vardır ama, çok yönetim, az sorumluluk yoktur hiçbir zaman. İnsan hep çok yönetim, az sorumluluk talep eder.
İşte bu pencereden ve geçen hafta kaldığımız yerden devam babından siyaset yapıcı ve yönetici olma hırsı taşıyanlara göz atalım madem.
Hani dedik ya memur ile ilgili yazarken, memur devlet işlerini yapmak için tüm enerjisini sarf etmelidir, diye. Onu görevlendiren ve yöneten siyasetçi de şunlara uymakla mükelleftir:
- Görev verilecek her çalışanın seçiminde ve tayininde liyakati esas almalıdır.
- Yapılan iş ve sorumluluk ile verilen ücret ve sosyal hakları dengeli tutmalıdır. Yağlı bürokratlar oluşmasına fırsat vermemelidir.
- Seçilen siyasetçi, milletin temsilcisidir ve millete karşı her an hesap verecek kadar şeffaf olmalıdır.
- Seçildiği andan itibaren görev yaptığı süre boyunca tüm kararlarını Allah’a ve ahiret gününe kavuştuğunda rahat hesap verecek şekilde almalıdır.
- Emri altındakilere kanun ve ahlak dışı işler teklif etmemelidir.
- Devlet organlarını kendi çiftliği gibi görmemelidir.
- Attığı her adımın, uyguladığı her kararın sorumluluğunun ağırlığında uykuları kaçacak kadar hassas olmalıdır.
- Seçildiği görev dışında yaptığı şahsi işlerinin görevi sebebiyle bazı fırsatlardan daha fazla istifade eder hale gelmesinden şiddetle kaçınmalıdır.
- Yalan söylememelidir.
- Riyakarlık yapmamalıdır.
- Oy almak ve bir daha seçilmek adına kılıktan kılığa bürünmemelidir.
- Seçmeninin arasında sürekli dolaşmalı ve sıkıntıları yerinde ve zamanında tespit edebilmelidir.
- Güç sarhoşluğuna kapılmamalıdır.
- Mezarların nice vazgeçilmezlerle dolu olduğunu bir an bile aklından çıkarmamalıdır.
- Sorgulanabilir ve ulaşılabilir olmalıdır.
- Mütevazi olmalı ancak sefih olmamalıdır.
- Yönetmeye talip olmamalıdır, ancak görev tevdi edildiğinde korkaklık göstermemelidir.
- Görevi süresi dolduğunda, yeniden aday olmak için her türlü kişisel ilişkiyi kullanmak yoluna gitmemelidir.
- Görev süresi dolduğunda, eski mahallesine, eski evine ve eski işine dönebilmeli ve yadırganmamalıdır.
- Hangi siyasi partiden seçilirse seçilsin, seçim bittiği anda rozetini çıkarmalı ve tüm seçmenin vekili/başkanı olduğunu unutmadan hizmete başlamalıdır.
- Geçmişinde herhangi bir kirli işe bulaşmışlık olmamalıdır ki, birileri tarafından kontrol edilebilir olmasın.
- Cesur olmalıdır. Ve cesaretin tek kaynağının temiz bir mazi olduğunu unutmamalıdır.
- Toplumun şereflileri kadar acizleri ve düşkünleriyle de ortak bir zaman ve mekanda buluşmayı bilmeli ve bunu samimiyetle yapmalıdır.
- İcraatlarını şova dönüştürmemelidir.
- Kişisel ve kurumsal ilişkilerine dikkat etmelidir.
- Seçildiğinde adil olmak için Allah’tan yardım dilemeli, seçilemediğinde veya görev süresi bittiğinde Allah’a hamd ile tevekkül edebilmelidir.
- Kendisine her koşulda yalnızca doğru ve ilkeli duruşun yolunu gösterecek ve etki altında kalmayacak arkadaşlar ve danışmanlar seçmelidir ve bu kişilerin eleştirilerini mutlak surette dikkate almalıdır.
- Her yaptığını güzelleştiren ve süsleyen yalakalardan uzak durmalıdır.
Bu özelliklerde kimse kaldı mı bilmiyorum ama, toplumsal yapımızın doğru temellere oturması için böyle insanlar bulup, bizleri yönetmeleri için ısrarcı olursak ihtirasların ve güç zehirlenmelerinin önüne geçebiliriz, zannımca.
Allah’a emanet olunuz.