Dostunuzu, yâni benzerinizi bulun

Ahmet Doğan İlbey

Çokça benzerleriyle yaşar insanlar.  Haydutlar haydudu, dervişler dervişi bulurlar. Mü'min mü’minle, ehli- küfür ehl-i küfürle yoldaş olur. Bâtıl ve Hak olan yollarında huy ve arzularının benzerliğiyle coşkunca yürürler ve işlerini bin miligramlık vecdle tastamam yaparlar.

 

Ömür defterlerinde yazılı olan vazifelerinin ne olduğunu iyi idrak eden benzerlerin gücünün kaynağı, yoldaşlıklarındaki kudretli bağlayıcılık ve aynı yolun yolcusu oluşlarıdır.

 

Bundandır ki hünerlerinin yasasına tam uyanlar, yürüdükleri yolda sektirmeden yürüyenler benzerlerini bulanlardır.

 

Aynı mânalar dünyasının arayıcıları birbirinin benzerleridir, yâni aynı fikri, aynı dili taşıyanlardır. Aynı yolda “oluş”larını tamamlayan benzerler birbirini yarı yolda bırakmazlar.

 

Tarihin bütün zamanlarında ulvî istikâmette inkılâp yapanlar ve kalplere şifa verenler, benzerlerini, yâni dostlarını arayıp bulanlardır.

 

Efendimiz aleyhisselâtüvesselâm, ilk vahiy geldiğinde ve mağaraya ilk duhul ettiğinde, yanında risaleten değil ama gönül ve inanç cihetiyle benzeri, yâni dostu Hz. Ebubekir vardı.

 

Necip Fazıl’ın a’raf’tan kurtulup sırat-ı müstakim üzere meydana çıktığında yaptığı ilk iş benzerlerini bulmasıydı. Bu, Oflaz’dı, Osman Yüksel’di…

Lâ-dinî devlete meydan okumaya başladığında yanında benzerleri vardı, başkaları yoktu.

 

Hikmet sahiplerinin, her kuş kendi cinsi ile uçtuğu gibi, her insan da kendi benzeri ile ünsiyet eder, sözünü modern allâmeler ve “kişisel gelişimciler” bilmezler.

 

HAYATIN ANLAM BİLGİSİNİ ARAYAN BENZERİNİ BULSUN

 

Hayatın anlam bilgisini arayanlar, Hasan Basri Hz.lerinin dostu ve talebesi olan Mâlik bin Dinar Hz.lerinin sözünü meşk etmeli:

 

On kişi arasında iki kişi anlaşırsa, bunlarda birbirinin vasıflarından vardır. İnsanlar kuşlara benzerler. Havada uçan kuşlar, aralarında benzerlik bulunmayan kuşlarla buluşup anlaşamadıkları gibi, insanlar da aralarında benzerlik olmayanlarla anlaşamazlar. Vasıflarında benzerlik olmadığı hâlde, bir zaman arkadaşlık edenler, mutlaka neticede ayrılırlar…

 

Hayatın anlam bilgisini, benzerinizle, yâni dostla her dem hemhâl olunan bir hayatta arayın.

 

Efendimiz aleyhisselâtüvesselâm her kulun kendi cinsini, yâni benzerini bulacağını buyurmuşlar:  “Ruhlar, bölüklere ayrılan askerler gibidir. Ruhlar âleminde birbirleriyle tanışmış olanlar, dünyada da yekdiğeriyle uyuşurlar...”

 

Refik Hüzünkâr diye biri vardı, Fikir Dükkânı’nda benzerlerine karıştı ve şifayab oldu. Hayatı, gönlün her dem inşirah ve sürur bulmasıyla yaşayanlar, benzerlerini bulanlardır.

 

“İKİ BENZER ARASINDA BİR CAZİBE VARDIR”

 

“İhya-u Ulumid-din” kitabı, meşrep ve mâna bakımından birbirine benzer iki insan arasında bir câzibe vardır diyor ve yola çıkanlara şu hikmeti veriyor: “Bir şey 'e benzeyen tab'an ona meyleder. Bâtınî benzerliklerin hem gizli, hem de beşer idrakinin kavrayamayacağı ince tarafları vardır. Ağaçlar birbirine uymadığı gibi, insanlar da ayrı ayrıdır. Birbirine benzemezler.

 

Hikmetin devamı, insanların hercümerç olduğu modern saldırılar karşısında en dikkat edilecek hususu bildiriyor:

 

Bir mecliste yüz münafık ve bir mümin bulunsa, o meclise sonradan gelen mümin müminin yanına; bir mecliste yüz mümin ve bir münafık bulunsa, oraya gelen münafık münafıkın yanına oturur.

 

KENDİNİZ NEYSE BENZERİNİZ DE ODUR

 

Kendiniz neyse benzeriniz de odur. Gönlünüz, fikriniz, dâvanız üzere yaşamak istiyorsanız benzerinizi bulun önce. Yunus Emre meşrebindeyseniz benzerinizi arayın ve dost edinin.

 

Benzeri, yâni dostu olmadan hayat sürenler, yaşadığını sanan ahmaklardır.

 

-------------------------------

GÜL GETİREN DOST

 

Ey azizan!

 

Ağır maişet mekânınızda madde ve mâna arasında kafanızın hangisine tâbi olacağını kestiremediğiniz velveleli bir hâlde iken, akşam sonrası elinde kocaman bir kırmızı gül demetiyle bir dost çıkıp geldi mi hiç yanınıza? Baş ve fikir ağrılarınız bir ânda yok olup cezbeye kapıldınız mı?

 

Fakir böylesine vecdli bir ânı yaşadı ki, gönlüne gurbet çökmüşlere ferahlık olsun niyetiyle anlatayım.

 

Fikir Dükkânı’nın türküdârı şair Fazlı Bayram dostumuz elinde, anasının çiçekliğinden toplayıp derlediği kocaman bir kırmızı gül demetiyle ve yanında, Bir Hocam’ın ikincisinin “benim evliyam” dediği vakarlı dost Mehmet Akif Şen’le birlikte ağır maişet mekânımda halkıma hizmet ederken zuhur edince, halden hâle geçtim bilseniz.

 

“Zarf atayım derken, incittiğim gönlü tüm varlığımı vererek almaya geldim. Ağır maişet mekânınız da size gül getirdim, size hiç gül getiren oldu mu… Sizi güllerle gelinir dedi…” de vecde geçtim.

 

Fazlı dost nasıl biliyor kırmızı güllerle ünsiyetimi… Ne kadar yürekten söylerdi, Kırmızı Gül türküsünü…  Ah, anlaşılmak ve hatırlanmak!...  Fikir ve dostluk ve gönülden gönüle yol böyle olur, ah!

 

Yaşadınız mı, böylesine sancılı ve fikirli ânları…  Istırabı, hüznü ve içinde gurbet olanlar bilir bu halleri… 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.