Müslüman bir Kürt kardeşimiz Milan… gönlü kırık ve kısa bir mektup göndermiş:
"Dindar ve ümmetçi Kürtlerde resmi dil ve özerklik istiyorsa.." başlıklı yazınızı üzülerek okudum.. Bizler anadilimizde eğitim hakkı istemeyelim de Fransızlar mı istesin? Her şeye siyaset nazarıyla bakarsanız yanılırsınız. Maalesef ümmetçilik siyasi bir proje olarak görülüyor ve ümmetçilik adı altında tek tipçi yaklaşımlar sergileniyor. "ümmetçilik = Türkçe eğitim" ise bence sorun dindar Kürdlerde değil ümmetçi olduğunu iddia eden Türklerdedir…” Milan beyin şahsında bütün dindar Kürt kardeşlerimize düşüncelerimi bir daha belirtmek istiyorum:
Önce selâm ederim. Adı geçen yazımın maksadı bölünme ve özerk devlet isteği bağlamında bir yaklaşımdı. Bizzat dindar Kürt ve Türk meselesi değildir. HDPKK eliyle Türkiye'nin yaşadığı terör kıskacında dindar Kürt kardeşlerimiz şu sıralar bu örgütün yaydığı "algı" ya karşı "özerklik" gibi bölünmenin ilk basamağı olan bir duruma açıkça karşı olduğunu beyan etsin istedik.
Böylece Kürt ümmetdaşlarımızın HDPKK’ nın özerklik talebine benzer isteklerinin dışında olduğu bilinsin. Resmî dilden kastım, "HDPKK" nın isteğine benzer şekilde HÜDA-PAR'ın tüzüğünde de "Kürtçe resmi dil" olmalı maddesini okudum. Resmi dil, peşinen ayrılığı getirir. Kürtçe ana dilde eğitim hakkıyla bir ilgisi yok. Kürtçe ana dilde eğitiminin ümmetdaş bir kavmin hakkıdır diyoruz. Orada problem yok.
Fakat özerklik ve resmi dil talebi doğrudan doğruya, bir daha tekrar ediyorum, resmi dil ifadesi dünyanın her yerinde ayrı bir yönetimi olan bölge mânasına gelir. Bu noktadan bakmıştım. Yoksa Kürt dilini ve varlığını inkar söz konusu değildir.
Bu günkü şartlarda Türkiye ile bir arada kalmak mı, yoksa özerklik mi istiyor dindar Kürt kardeşlerimiz? Bu önemlidir. Elbette mevcut Kemalist unsurlar taşıyan Cumhuriyet rejiminin problemlerini bertaraf etmek bu satırların sahibinin de vazifesidir. Hayırlısı, iyi olur inşallah.
-----------------------------
DİYARBAKIRLI KÜRT KARDEŞİMİZ “R. D” DİNDAR KÜRTLERİ ANLATIYOR
“Diyarbakır'da güvenliğimiz yok” diyerek isminin ve e.mail adresinin yazılmasını istemeyen R. D. de bu kez de “Dindar ve Ümmetçi Kürtler de Özerklik İstiyorsa” yazımıza duyarlı ve anlamlı bir mektup göndermiş. Dindar Kürtlerin istediği özerkliğin farklı olduğunu, dindar Türklerden ayrılmak değil, İslâmî esas bağlı mahallî bir yönetim istediklerini belirtmiş. Bazı satırlarını paylaşmak istiyorum:
“Dindar Kürtlerle ilgili 'özerklik' meselesine gelince, özerkliği sadece PKK'ya yama olan dindar(!) Kürtler istiyor. Çözüm süreciyle birlikte PKK'ya verilen 'özerklik' sözü ve Kürtlerin PKK'nın Stalinist zorbalığına terkedileceği endişesi dindar Kürtlerde arayışa sebep oldu. Şöyle ki: Madem PKK'ya özerklik vereceksiniz biz dindar Kürtler PKK'nın denetimine girmek istemiyoruz, biz de özerk İslami bir hukuk düzeni istiyoruz.
Ancak şuna emin olun ki dindar Kürtler Hüda Par dahil hiç kimse Türk kardeşlerinden ayrılmak istemez. Hüda Par'ın Doğu'da yaptığı Kutlu Doğum mitinglerine yüzbinlerce kişi katılırken, hepsinin ellerinde TEVHİD bayrakları var ve Filistin'den Arakan'a, Çeçenistan'dan Doğu Türkistan'a tüm Alem-i İslam'ın mazlum diyarlarının dertleriyle dertleniyorlar. Huda Par'a yakın basın yayına bakın hepsindeki ana husus Ümmetin birliğidir.
Sizin dediğiniz gibi dindarlarda özerklik talebi varsa da (ki ayrıştırıcı bir özerklik talebi yok) bu PKK'ya ve Hdp'li belediyelere bir tepki olup bu Stalinist vahşilerden alan/mevzi kapma düşüncesinden kaynaklıdır. Kendi çevremden özerklik isteyen, Türkiye'den ayrılmayı düşünen bir tane dindar Kürt'e rastlamadım. Biz şunu biliyoruz ki Türkiye İslam Aleminin kalbidir ve son kalesidir. Türkiye düşerse Alem-i İslam düşer. Bin yıldır İslam'ın bayraktarlığını yapan bu aziz millete omuz vermekten şeref duyarız. Allah'a emanet olun.”
------------------------------------
SURİYELİ AYLAN’IN AĞITI: “YALNIZLIK MAVİSİ”
Her şiirinden incelik ve merhamet damlayan şair Yasin Mortaş’ın, kalbi olmayan devletlerden kaçarken cansız bedeni sahile vuran mülteci çocuk Suriyeli Aylan için yazdığı şiiri sadece yüreği olan insanlar için takdim ediyorum:
“Asırlık mavi / çocukların avucunda çürüdü / Gördüm / üzgün / Akdeniz'i / Dalgalar / çığlıksız / çırpınmasız / çiçek cesetleri taşıdı sahillere / yıldız çisentisiyle / Gördüm / Hızır'ın izi vardı kumlarda / dünyalar sıkıştırıyordu / bebeklerin iki bisküvi aralığına / ve deniz boşluğu avuçlarına / Bu tuzlu soğuk / ne kadar sert / acıdır Rabbim / Akdeniz yalnızlığa kefen oldu / içimdeki med-cezirleri içtim / İşte öyle dur çocuk / Kıbleye doğru dur / bir Yunus aydınlığı gibi / ruhu sarsan zamanın karnında / Bil ki / saatleri eskiten insan/ insana gayya çukurudur / Karun hazinesini geçirsen de / boğazından / Şurada / vakte boy veren / bir vicdan uçurumu var / kalbime sığınan / bu yorumsuz göçmenliğimi / kim kirletti / Gör-elîm mi