6 Şubat depremlerinde eşi ve 2 çocuğunu kaybeden ve ailesinin Kahramanmaraş'taki mezarlığına 1 yıldır hediyeler götüren baba Emre Bozkurt, sevdiklerinin acısını ilk günkü gibi yaşıyor.
Depreme eşi Aynur (30), çocukları Egemen (3) ve Beren (5) ile Onikişubat ilçesi Karamanlı Mahallesi'ndeki Şeyh Şamil Apartmanı'ndaki evlerinde yakalanan ve 7 saat sonra enkaz altından çıkarılan acılı baba, aile bireylerinin cansız bedenlerine 3 gün sonra ulaştı.
Ailesini kaybetmenin acısını ilk günkü gibi yaşayan ve 1 yıldır Kapıçam Şehir Mezarlığı'na eşi ve çocukları için çeşitli hediyeler getiren baba gününün büyük bir bölümünü burada geçiriyor.
Eşi için kahve, çocukları için de yıkılan evinin enkazından topladığı en sevdiği oyuncakları mezara getiren Bozkurt, acısını ilk günkü gibi yüreğinde hissediyor.
Bozkurt, AA muhabirine, ailesini, geleceğini, hayallerini ve umutlarını 6 Şubat'ta bıraktığını söyledi.
Ailesinin Kapıçam Şehir Mezarlığı'nda bulunan kabrini her gün ziyaret ettiğini anlatan Bozkurt, "Eşim kahveyi çok severdi. Her gün onun kahvesini yapıyorum. Çocuklarıma elimden geldiğince onların sevdikleri şeyleri getirmeye çalışıyorum. Burada dertleşiyorum, sohbet ediyorum. Her şeyimiz burada. Eve nasıl eli boş gitmiyorsam dilim varmıyor ama buraya da elim boş gelmiyorum. Onlarla yaşıyorum. Benim sevdiğim nerede? Burada. Beni seven nerede? Onlar da burada. Ben onları görmüyorum ama onlar beni görüyor. Allah'tan tek dileğim onun rızasını kazanarak imanlı güzel bir şekilde Allah'a layık bir kul olarak kavuşmak. Eşime layık bir eş olarak ona kavuşmak, çocuklarıma layık bir baba olarak kavuşmak istiyorum." diye konuştu.
Bozkurt, mezarlığı ziyaret eden insanlarla acısının ortak olduğunu ve gün içinde mezarlıkta birçok yakınını kaybeden kişiyle yolunun kesiştiğini dile getirdi.
"AİLESİNİN ENKAZDAN ÇIKARDIĞI HATIRALARIYLA TESELLİ OLMAYA ÇALIŞIYOR"
Evinin enkazından çıkan eşi ve çocuklarına ait eşyaları sakladığını anlatan Bozkurt, şöyle devam etti:
"Enkazdan çıkan, çocuklarımın ve eşimin eşyaları evde duruyor. Çocuklarımın çok sevdiği oyuncakları, kıyafetleri hatta depremde yırtık olarak çıkardığımız kıyafetlerine kadar hepsi arabamda, onları kokluyorum, onlara bakıyorum. Onlarla hani avunuyorum diyemem. Onlarla acımı yaşıyorum. Kızım anaokuluna gidiyordu okulda yaptığı klasörler, yaptığı resimler, çalışmalar ve para biriktiriyorlardı kumbaraları vardı. Oyuncak alacaklardı ama kısmet olmadı. Yani 1 yıl da 10 yıl da geçse bu acı değişmeyecek. İnsanın sevgisi acısı kadar. Bizim acımız, sevgimiz her şeyimiz kalbimizde."