ADD: Demokrasi paketi beklendiği gibi çıktı!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün açıkladığı demokrasi paketi ile ilgili tepkiler sürüyor. Demokrasi paketi beklendiği gibi çıktığını söyleyen Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Şube Başkanı Doç. Dr. Tayfun Şahinkanat “Paket siyasi iktidarın ve bölücü terör örgütü ile ittifakının ürünüdür” dedi.
Şahinkanat, yaptığı yazılı açıklamada, “İktidar önümüzdeki yerel ve genel seçimlere yatırım yapmakta, bir yandan terör örgütü ile gizli pazarlık gereği, isteklerini azar azar vermekte, böylece onların daha önce de olduğu gibi seçim sürecinde sessiz kalıp engel çıkartmalarının önünü almakta. Öte yandan kaybettiği oyları (daraltılmış bölge) seçim sistemi ile geri almaya ve şeriat devleti ülküsüne koşar adım ilerlemeye zorbalıkla devam etmektedir” dedi. Şahinkanat, şunları söyledi:
“Siyasi iktidarın terör örgütüne vadettiklerinden, ‘şimdilik’ kaydı ile verilenler, kendi özel gündemi ‘şeriat devleti’ne giden yolda atılan, bir kısmı zaten uygulanmakta olan adımlar, kaybettiği oyu telafi edecek, daha az oyla daha çok milletvekili çıkartacak yeni bir seçim sistemi, halka daha çok ‘devlet şiddeti’, cop, biber gazı, ve toplumun bazı kesimlerine ufak armağanlar, (sus payı olarak) özetlenebilir. Kısacası laik cumhuriyet ve ulus devlet yıkımının hukuksal zeminini oluşturmaya devam edilmektedir.”
ADD Şube Başkanı Şahinkanat, demokrasi paketinin bölücü terör örgütünün isteklerini yerine getirdiğini öne sürerek “Devlet okullarında ana ilde eğitim için gerekli Anayasal düzenleme yapılmadığından, şimdilik yasal yoldan, Milli Eğitim Bakanlığı denetiminde, Bakanlar Kurulunun belirlediği dil ve lehçelerde özel eğitim yapacak kurumların önü açılıyor. Siyasi Partiler Yasasında yapılacak ek ve değişikliklerle; Siyasi Partilere üye olmak için aranan koşullar kaldırılarak teröriste üye olma hakkı tanınıyor” diye konuştu.
Siyasi partilerin Türkçe’den başka dil ve lehçelerde hertürlü siyasi propaganda yapmaları sağlanarak Kürtçe seçim propagandalarının önünün açıldığına dikkat çekerek “Devlet yardımından yararlanmak için aranan yüzde 7 oy yerine yüzde 3 oy almak yeterli hale getiriliyor. Siyasi partilerin beldelerde teşkilatlanma şartı kaldırılıyor. Seçim Yasasına eklenecek hükümle Eş Genel Başkanlık getiriliyor. BDP Eşbaşkanlığı yasal zemin kazanıyor. Türkçe Alfabe, TCK’da yer alan bazı harfleri yasaklayan maddenin kaldırılması ile yasal olmasa da fiilen değiştiriliyor” diyen Şahinkanat, şunları kaydetti:
“İl İdaresi Yasası değiştirilerek, köy-ilçe-il isimlerinin değiştirilmesinin önü açılıyor. Ve geçen yıl ortaokullarda kaldırılan ulusal and bu yıl ilkokullarda kalkıyor. “Türküm” demek sakıncalı hale geliyor. Paket ile kamuda türban serbest bırakılıyor. Kılık kıyafet yönetmeliği değiştirilerek kamuda türban takılması 1-2 istisna dışında serbest olacak. Ayrıca, TCK’da yapılacak değişiklikle “dini inancın gereğinin” yerine getirilmesinin engellenmesi suç sayılarak, ceza kapsamına alınacak. Dini ibadet ve ayinlerin, bireysel olarak da yapılmasının engellenmesi de aynı kapsamda değerlendirilecek.
Gerek 1982 Anayasasının laik devlet ilkesini koruyan hükümleri, gerekse Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin türban kararları halen yürürlüktedir. Hiçbiri ortadan kaldırılmış değildir. Yine Anayasa gereği, bu kararlar Yasama, Yürütme ve İdareyi bağlayıcı niteliktedir. Bu nedenle son dönemde Yasama ve Yürütme eliyle yürürlüğe konan çok sayıdaki yasa ve yönetmelik, genelge kuralı gibi bu gün de yapılmak istenen yasa ve yönetmelik değişiklikleri Anayasanın laik devlet temel ilkesine aykırı olacak, Anayasa suçu işlemeye devam edilecektir.
Ayrıca, Yardım Toplama Yasasında, kurban derisi, fitre, zekat toplamakla yetkili kılınan THK’na verilen bu yetki kaldırılarak tarikatlara kazanç yolu açılmaktadır. Yine Seçim Yasasındaki yüzde10 barajın (AB) ülkelerindeki gibi makul bir seviyeye çekilmesi ya da kaldırılması yerine son dönemde kaybettiği oyu dikkate alarak, daha az oyla daha çok milletvekili çıkartabilmenin yolunu arayan iktidarın, göstermelik sunduğu diğer 2 önerinin değil, [yüzde 5 baraj ve 5’li daraltılmış bölge] paketinin yasalaşmasını sağlayacağı anlaşılıyor. Çünkü daraltılmış bölge 1. Partiyi şanslı kılıyor. Böylece barajı indirmiş gibi yapıp, bölge barajı uygulaması hayata geçiriliyor.
2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasında yapılacak değişiklikle; Valiler geniş yetkilerle donatılmakta, halk hareketini bastırmak için yeni formüller üretilmekte. Toplantıların yapılacağı yeri toplantıyı yapacaklar değil, mülki amir belirliyor. Hükümet komiseri uygulaması kalkıyor. Yerine düzenleme kurulları geliyor. Bu kurullar, toplantının amacı dışına çıktığına ya da düzen içinde geçmeyeceğine karar verip toplantıyı, gösteri ve yürüyüşü sonlandırmaya, dağıtmaya karar verebilecek, durumu kolluk amirine bildirecek, görevini yapmazsa, mülki amir son sözü söyleyecek. Kısacası, halkın üstünden cop, toma, gaz eksik olamayacak.
Alevilere; bir üniversite adı vermek, Süryanilere zaten yargısal sürecin getirdiği zorunlu sonucu atıfet gibi sunmak, Romanlara da bir Enstitü armağan etmek sadece paketin şıklıkları. Sonuçta; İktidar önümüzdeki yerel ve genel seçimlere yatırım yapmakta, bir yandan terör örgütü ile gizli pazarlık gereği, isteklerini azar azar vermekte, böylece onların daha önce de olduğu gibi seçim sürecinde sessiz kalıp engel çıkartmalarının önünü almakta. Öte yandan kaybettiği oyları (daraltılmış bölge) seçim sistemi ile geri almaya ve şeriat devleti ülküsüne koşar adım ilerlemeye zorbalıkla devam etmekte.
Oysa halk bu gidişe çoktan dur demiştir. Halkın zorbalığa direnişi bir nehir gibi akmaya devam ediyor. Geri dönüş yok. Halk başaracak, laik-çağdaş Cumhuriyet- Ulus devlet kazanacak. Yaşanan süreç, laik Cumhuriyeti genetiğine işlemiş Cumhuriyet çocuklarına, tehlikeyi görme ve Cumhuriyete sahip çıkma, O’nu sonsuza kadar yaşatma azim ve kararlılığını verdiği için aslında faydalı bir pratik oldu denilebilir, zorbalara teşekkür.”