Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkesi 7 Ağustos’taki Yenikapı ruhuna uygun şekilde hareket etmeye çağırdı, milletin birlik ve beraberliğe, dayanışmaya her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde adli yıl açılışının yapılmasının yargı bağımsızlığına gölge düşürmeyeceğini, tam tersine yargı bağımsızlığını güçlendireceğini söyledi. Erdoğan, FETÖ kapsamında gözaltına alınan 3 bin 495 hakim ve savcının Adalet Teşkilatında her hangi bir zaafa yol açmayacağını kaydetti.
Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen 2016-2017 Adli Yıl Açılış Töreninde konuşan cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ operasyonları kapsamında gözaltına alınan 3 bin 495 hakim ve savcının Adalet Teşkilatında herhangi bir zaafa yol açmayacağını söyledi.
“MİLLETİN MEKANINDA ADLİ YIL AÇILIŞ TÖRENİ YAPMASI YARGI BAĞIMSIZLIĞINA GÖLGE DÜŞÜRMEZ”
Konuşmasının başında Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinin Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin bir parçası olduğunu, ancak aynı avlu içinde bulunan Millet Camisi ve yeni yapılan Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi gibi herkese açık mekanlar olduğunu kaydeden Erdoğan “Cumhurbaşkanlığının kendi çalışma alanları üs tarafımızda bulunan üç bloktan ibarettir. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin her yeri gibi burasıda, tüm çalışma mekanları da altta yeni inşa edilen kütüphanesi de milletin malıdır, devletin malıdır. Bizler görev süremiz boyunca çalışmalarımızı burada yürütmekle mükellefiz, bizden sonra gelecekler de aynı şekilde bu mekanları kullanmayı sürdürecekler. Kongre ve kültür merkezimiz Ankara’da neredeyse her toplantımızda hissettiğimiz önemli bir eksikliği gidermek üzere planlanmış ve inşa edilmiştir. Ankara’mızda bakıyorsunuz çaplı toplantıları yapabilecek salonlarımız yoktu. Son senelerde böyle 500 kişilik bin kişilik, 2-3 bin kişilik toplantıları yapabilecek salonlar daha yeni yapıldı. Burası başkent, başkentimizde böyle bir eksikliğin giderilmesi bizim için önemliydi, bunun için hele hele bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşlarının bu ihtiyacını gidermek için de Ankara gibi bir yerde opera binası yok, şu anda bu bina aynı zamanda bir opera binası işlevini de görebilecek kabiliyete, tasarıma sahiptir. Bu mekanın projesi üzerinde çalışırken Ankara’daki bu büyük çaplı toplantı ve sahne gösterisi ihtiyacını karşılayacak, ülkemize ve milletimize yakışır bir eser olmasına özen gösterdik. Kongre ve kültür merkezimiz artık bugün olduğu gibi tüm kamu kurumlarının geniş katılımlı toplantılarına ve önemli organizasyonlarına ev sahipliği yapacaktır. Nitekim Yargıtay Başkanımız şayet adli yıl açılışı burada yapılmasaydı alternatifinin bir otelin eksi ikinci kattaki salonu olduğunu ifade etmişti ki, 600 kişilik bir salon, şu anda bu salonumuzda bin 500 civarında bir katılım söz konusu. Burada böyle bir kongre ve kültür merkezinin devletin kurumlarının emrinde olduğunu kendilerine ifade etmek suretiyle buraya davet ettik ve burada bugün bu toplantı bu şekilde yapıyoruz. Millet adına görev yapan yargının, milletin mekanında adli yıl açılış töreni yapması yargı bağımsızlığına gölge düşürmez, tam tersine yargı bağımsızlığını güçlendirir. Bugün bu toplantıya iştirak eden Sayın Başbakan ve Sayın Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanına ve diğer davetlilere şükranlarımı sunuyorum, bir kez daha milletin mekanına hoş geldiniz diyorum” dedi.
“BİZ 79 MİLYONUYLA TEK MİLLETİMİZ”
Diğer kurumların temsilcilerinden gerilim ve itham taktiğini bir kenara bırakarak 7 Ağustos’taki Yenikapı ruhuna uygun şekilde hareket etmelerini beklediğini belirten Erdoğan, artık milletin birlik ve beraberliğe, dayanışmaya her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı olduğunu ifade etti. Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişimi sırasında ve sonrasında dostunu, düşmanını, yanında olanı, karşısında olanı, özellikle pusuda bekleyenleri büyük ölçüde gördüğünü ve tanıdığını kaydeden Erdoğan “Şu gördüğünüz Külliyenin çevresinde 29 şehidimiz var, 36 yarınımız var ve burası F-16’larla bombalandı, helikopterlerle tarandı. 15 Temmuz gazilerimize de Allah’tan şifalar diliyorum. O gece destan yazan milletimize ne söylesek ne yapsak minnetimizi ifade edemeyiz. Bu millet büyük bir millet gerçekten sorumluluğumuzu çokta artıran bir millet ve ben milletimle iftihar ediyorum. 15 Temmuz’dan sonra çok daha ağır hale gelen sorumluluğumuzun gereğini yasama, yürütme ve yargı olarak hep birlikte yerine getireceğiz. Türk milleti gerçekten çok büyük, çok asil ve her türlü hürmetini, her türlü hizmeti hak eden bir millettir. Dünyada istiklali ve istikbali için en modern silahların karşısına çıkıp dik durabilecek cesarete sahip başka bir millet var mıdır doğrusu ben görmedim, bilmiyorum. Ama bu millet 15 Temmuz gecesi işte bunu gösterdi. 15 Temmuz gecesi en iyi sınavı veren kurumlarımızdan biri de Adalet Teşkilatımızdır. Darbe girişiminin tespiti ile birlikte hızla harekete geçen, ilk andan itibaren tüm çalışmaları hukuka uygun şekilde yürüten ve anında açıklamalarını yapmak suretiyle ‘yargı olarak, hukuku olarak gereği neyse yapılacaktır ve yaptıklarınız hukuka aykırıdır, yasalarımıza aykırıdır’ demek suretiyle ilk mesajlarını vermiş ve böylece yargı kapısının arkasına gizlenmiştir. Bu tavır çok önemliydi, savcılarımıza teşekkür ediyorum, hakimlerimize teşekkür ediyorum. Milletimizin hakim-savcılarımız yanından polisiyle, darbeye karşı çıkan namuslu askerleriyle, ekipmanlarıyla sahadan olan belediye görevlileri ile tüm fertleri ile birlikte verdiği kutlu mücadele tarihe altın harflerle kazınmıştır. Çanakkale’nin, Dumlupınar’ın, terörle mücadelede gösterilen sayısız kahramanlıkların hikâyeleriyle büyüyen çocuklarımız, gençlerimiz 15 Temmuz’da kendi destanlarını yazdılar. Türkiye’ye bağımsızlığın, onurun, kanı ve canı pahasına mücadelenin ne olduğunu bilen, bunu bizzat yaşayan bir nesle daha kavuştu, bu bizim için çok önemli. Artık sadece tarih kitaplarından okuyan değil, hem okuyan hem yaşayan bir nesle kavuştuk. Bizim uzun süredir ifade ettiğimiz tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ne demektir, ne anlama geliyor o gece 79 milyon hep birlikte yaşadık, gördük, idrak ettik. Biz 79 milyonuyla tek milletimiz. Bunun Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i Abaza’sı, böyle bir ayrım yok, tek milletiz. Böyle olmak zorundayız. Böyle olursak hedefe ulaşacağız. Bizim tek bayrağımız var, rengi şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldızı her şehidimizin ta kendisi. Böyle bir bayrak dünyada yok. Anlı şanlı bayrağımızın karşısına bazı paçavralar çıkarılıyor. Asla bunlara yer veremeyiz, bunlara müsaade edemeyiz, şimdide bütün yapılan operasyonlar bu ülkede bunların olamayacağının bir ifadesidir. Sonuna kadar bu mücadele, bu operasyonlar aynı kararlılıkla devam edecektir. Tek vatan, 780 bin kilometrekare ile tek vatan. Kimse bu vatan toprakları üzerinde asla bir operasyon düşüncesi içine girmesin, girdikleri anda karşılarında ordumuzu bulacaktır, polisimizi, köy korucularımızı bulacaktır, hepsinden öte milletimizin ta kendisini bulacaktır. 30 Ağustos’ta ifade ettim, burada tekrarlıyorum, bu millete, bu ülkeye karşı kötü niyet besleyenler çok iyi birisinler ki Türkiye sanıldığı gibi 570 bin kişilik değil, 79 milyonluk bir orduya sahiptir ve bununla yürüyoruz. Ve tek devlet, devlet içinde devlet olmaz, işte birileri bu hevese kapıldılar, devlet içinde devlet oluşturmanın gayreti içerisine girdiler. 40 yıldır bunun hesabındaydılar. Onun için ben 15 Temmuzu atalarımızın da ifadesiyle ‘bir musibet bin nasihatten evladır’ öyle görüyorum ve bundan dolayı da 241 şehidimiz var 2 bin 194 yaralımız oldu ama Allah’a hamd ediyorum ki böyle bir imkan böyle bir fırsat önümüze çıktı, buradan inanıyorum ki Türkiye’miz kazanacak, milletimiz kazanacak ve yeni bir milat olarak geleceğe yürüyeceğiz. O gece verdiğiniz şehitlerimizin sadece 63 polis ve 5’i asker olmak üzere 68’i asli işi güvenlik olan kardeşimizdir. 241 şehidimizin kalan 173’ü sivillerden oluşuyor ve bunların içerisinde bakıyorsunuz 14-15 yaşında gençler var, 16-17 yaşında, 20 yaşında gençler var. Bu kardeşlerimizin mesleklerine bakıyoruz; emeklilik, esnaf, işçi, memur, öğrenci, kuaför, imam, şoför, marangoz, öğretmen, garson, seyyar satıcı, teknisyen, mühendis, profesör olduklarını görüyoruz. Aralarında işsiz olanlar da var. Bu şehitlerin kimi evli, kimi bekar, kimi dul. İçlerinde Ankaralı, İstanbullu olanlar var, Yozgatlı, Rizeli, Erzurumlu, Niğdeli, Antalyalı, Elazığlı, Konyalı, Artvinli, Kırklareli, Diyarbakırlı, Mardinli, Sivaslı, Tekirdağlı, Malatyalı olanı da var. İçlerinde Abdullah Tayyip gibi 17 yaşında olanı da var, Cemal amca gibi 67 yaşında olanı da. Yani o gece bu ülkenin her rengi her kesimi 15 Temmuz’da iradesine, özgürlüğüne, geleceğine sahip çıktı. Milletimiz görevini layıkıyla yerine getirdi, artık sıra bizde. Yani bu ülkenin yönetiminde, siyasetinde, bürokrasisinde görev alan herkeste. Yasama, yürütme, yargı, hepimizde. Bundan sonra bizim çok daha farklı çalışmamız lazım. Hiçbirimizin ülkemizin ve milletimizin çıkarları ve ihtiyaçları dışında bir kritere göre hareket etme hakkı yoktur. 15 Temmuz’dan öncesi başkadır, sonrası bir başkadır, öyle olmak zorundadır” diye konuştu.
“FEDAKÂRLIKLARI BİZİ KENDİMİZE GETİREMİYORSA HEPİMİZE YAZIKLAR OLSUN”
“Şahsım dahil, kendini siyasi veya bürokratik hırsa kaptıranlara tavsiyem; böyle anlarda hemen açıp 15 Temmuz şehitlerinin listesine bakmalarıdır. Orada gördüğümüz isimlerin hikâyeleri, hayat hikayeleri, fedakârlıkları bizi kendimize getiremiyorsa hepimize yazıklar olsun” açıklamasında bulunan Erdoğan, ziyaret ettiği şehit ve gazi evlerinde kendisi için yeni bir geleceği kazanmanın mutluluğunu yaşadığını kaydetti. Erdoğan “Çünkü hepsinden birçok dersler çıkarıyorum. Anlatılanlar çok farklı şeyler. Bu hem tecrübenizi arttırıyor hem de bu millet ne asil bir millet. Şehitlerimizin emanetini, gazilerimizin vebali üzerinde hisseden hiç kimsenin ülke ve millet için çalışmaktan başka bir yol ve niyete kapılması mümkün değildir. FETÖ denilen hain yapıyı kahrı perişan eden nedir biliyor musunuz? Söz sahibi, güç sahibi oldukları her yerde sergiledikleri adaletsizliklerdir, merhametsizliklerdir. Sadece ve sadece kendi mensuplarının çıkarlarını gözeten, diğer herkesin hakkını, hukukunu yok sayan anlayışları sebebiyle FETÖ milletimizin gönlünde zaten mahkum olmuştu. Emniyet Teşkilatımızın, Adalet Teşkilatımızın yaptığı iş, milletin gönlündeki bu manevi mahkumiyeti şimdi vicahiye çevirmektir. Adaletin ne kadar önemli olduğunu, sadece bu örnek bile bize anlatmakta ziyadesiyle yeterlidir. Madem ki dünya adalet üzerine dönmektedir, öyleyse hakimlerimize, savcılarımıza, avukatlarımıza düşen görev, adaletin en mükemmel şekilde yerine gelmesi için çalışmaktır. Bu süreci hızlandıralım ve biran önce hukuk içinde neticeye gidelim. O gece 30 küsür kişi darbecilerden öldü. Fakat 241 kişi darbe karşısında direnenlerden şehit oldu. Bizler kalkıp da güvenlik güçlerimize ‘bunların hepsini vurun’ diye bir talimatı vermedik. Yine de ‘onları yakalayın ve gelin adalete teslim edin’ dedik. Ey dünya! Hala sen bize hangi gözle bakıyorsun. Biz adalete yakalayıp teslim ediyoruz. Siz ise kalkıp ‘endişe ile izliyoruz’ diyorsunuz. Bu terbiyesizlik değil mi? Bu millete karşı terbiyesizlik değil mi? En önemlisi şahsımı almaya veya vurmaya gelenler günlerce Marmaris’in ormanlarında gizlendiler. Ama bizim jandarmamız onları orada vurmadı. Vurabilirdi. Yakaladı ve savcıya teslim etti. Bu millet bu kadar asildir. Biz bu denli hukuk içerisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Geciken adalet adalet değildir. Öyleyse süratle kararlarımızı verip biran önce almaları gereken cezayı almalarıdır. İnsanın olduğu her yerde elbette hata olur, eksik olur hatta ihanet de olur. Önemli olan sistemin bir bütün olarak adalet üzere çalışmasıdır. O zaman bireysel hataların ve yanlışların en az zararla telafi edilebildiğini görürüz. Adalet, herkese hakkını teslim etmek ve bunun içinde gerekiyorsa eğriyi düzeltmektir. Bu durumda adaletsizlikte bir kimseye hakkı olmayanı vermek, bir başka ifadeyle eğriyi düzeltmeden bırakmak anlamını taşıyor. Bu tıpkı gülü sulamak ile dikeni sulamak arasındaki fark kadar önemli ve belirgindir. Yeni adli yılda, yüksek yargı organlarından kürsülere kadar Adalet Teşkilatımızın tüm kademelerinde görev yapan hakimlerimizin, savcılarımızın ve avukatlarımızın adaleti tesis etmek için her zamankinden daha çok çalışacaklarından hiç şüphem yoktur. FETÖ operasyonları kapsamında 15 Temmuz’dan beri gözaltına alınan 3 bin 495 hakim ve savcının adalet teşkilatımızda herhangi bir zaafa yol açmayacağına inanıyorum, tam tersine gerçek adaletin tesisi konusunda ciddi bir rahatlama sağlayacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.