Brüksel’de yeni NATO karargâhında düzenlenen ‘Devlet ve Hükümet Başkanları Toplantısı’na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AB temsilcileriyle de Türkiye-AB zirvesi gerçekleştirdi. AB yetkililerinin Türkiye’ye yönelik çalışmalar yaptığını ve bu çalışmaya yönelik 12 aylık takvimi kendisine sunduğunu belirten Erdoğan, “Bu takvim üzerinde dışişleri ve AB bakanlıklarımızla bir çalışma yapacağız ve adımları atacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dönüş yolunda, Brüksel temaslarına ilişkin açıklamalarda bulundu, ardından kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.
Brüksel’e gittiği günün akşamı ilk toplantıyı Avrupalı Demokratlar Birliği ile yaptığını belirten Erdoğan, “Avrupa’daki vatandaşlarımızın yanında olduğumuzu belirttik. Avrupa’da 100 bine yakın iş adamımız var. Vatandaşlarımıza ‘Artık burada misafir değil ev sahibi konumundasınız. Arkanızda Türkiye gibi güçlü bir devlet var’ dedik. Avrupalı vatandaşlarımıza ayrıca bu referandum sürecinde, yüzlerce km mesafeden yağmur kış çamur demeden gelip oy kullanmalarından; bu vefakârlıklarından dolayı teşekkür ettik” diye konuştu.
‘NATO kararı önemli’
Brüksel’de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmesinde ikili siyasi ve ekonomik ilişkilerimizin güçlendirilmesi, terörle mücadelede istihbarat paylaşımı, savunma sanayii alanında işbirliği olanaklarını konuştuklarını belirten Erdoğan, “Görüşmede Türkiye-AB ilişkilerine ivme kazandırılması hususunda desteklerini istedik. Bunun yanında, İslamofobi ve Müslüman karşıtlığıyla mücadelede kendilerinin de hassasiyetleri olduğunu bize ilettiler. Suriye Cenevre ve Astana süreçleri hakkında bilgi istediler, bilgilendirdik” dedi
NATO zirvesinde ana gündemin küresel terörle mücadelede NATO’nun daha aktif rol alması olduğunu ifade eden Erdoğan şunları anlattı: “28 ülkenin de üzerinde durduğu konu buydu. Yük paylaşımı konusu da gündeme geldi. Burada Trump çok açık, net. ‘NATO’nun yanındayız, bütün imkanlarımızı, gücümüzü desteğimizi vereceğiz ama ülkeler bir defa yük paylaşımında üzerine düşeni yerine getirmesi lazım’ diyor. Örneğin, biz şu anda toplam bütçeye katkıda yüzde 1,8’in üzerindeyiz. Bizim bunu 2024’e kadar da yüzde 2’ye çıkarma hedefimiz var. Fakat bazi iddialı ülkelerin bu oranların çok çok altında olduğunu görüyoruz. Rusya ile diyalog mekanizmalarının işletilmesi konusu gündemdeydi. Afganistan’da çerçeve ülke sorumluluğumuzu 2018’de de sürdüreceğimizi gündeme getirdik. ‘NATO’nun DEAş’la mücadelede küresel koalisyona katılımını destekliyoruz’ dedik. ‘Bu mini zirvede bu kararın alınması ve ilan edilmesi mühimdir’ dedik ve bu karar alındı. Türkiye, PKK, DEAŞ ve FETÖ’ye karşı, yani üç terör örgütüyle birden mücadele eden tek NATO ülkesi. Ve burada hedef olarak sadece DEAŞ’ı hedef göstermenin yanlış olduğunu, diğer terör örgütlerinin de ıskalanmaması gerektiğini de gündeme getirdik. Türkiye’nin hava ve füze savunma yeteneklerinin takviye edilmesi hayati önem taşıyor dedik.”
Yeni süreç temennisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB Konseyi Başkanı Donal Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile Avrupa Birliği’ne üyelik sürecine yeni ve pozitif bir ivme kazandırılması hususunda olumlu bir görüşme yaptıklarını ifade ederek şunları söyledi: “Türkiye- AB göç anlaşmasının uygulanmasını ve vize konusunu da müzakere ettik. Terörle mücadelede Türkiye’ye destek olunmasını istedik. Referandum sürecinde yaşananların geride bırakılması gerekiyor. Artık yeni bir süreci başlatma temennisi Tusk ve Juncker tarafından da gündeme getirildi. Bu arada AB Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani ile görüşmemizde de ‘Türkiye ve Avrupa Parlamentosu arasındaki ilişkilerde karşılıklı anlayışı esas alalım’ dedik. Ben gerçekten de Antonio Tajani’yi çok daha olumlu gördüm. Türkiye’ye bakışı çok olumlu, pozitif. Türkiye AB ilişkilerinin parlamenter boyutunun güçlendirilmesi hususunu gündeme getirdi.”
AB ile beyaz sayfa
Cumhurbaşkanı kendisine yöneltilen soruları da şöyle yanıtladı:
- AB temsilcileri ve üye ülkelerin temsilcileriyle görüştünüz. Olumlu bir hava görebiliyoruz. Vize serbestisi konusunda bir gelişme var mı? AB ile ‘beyaz bir sayfa açıldı’ diyebilir misiniz?
Şimdi tabii kendileri de birtakım çalışmalar yapmışlar. Şu anda kendilerinden bu yaptıkları çalışmaya yönelik biz 12 aylık takvim aldık. Bu takvim üzerinde dışişleri ve AB bakanlıklarımızla bir çalışma yapacağız ve adımları atacağız. Tabii vize meselesi değil sadece, Kızılay ve AFAD’ın oralara yapacakları para yardımı hususunu da gündeme getirdik. Bu husus da gündemde kaldı. Bu konu üzerinde de çalışmaları karşılıklı yürüteceğiz.
- NATO’nun DEAŞ’la mücadeleye aktif katılımı, başka soruyu akla getiriyor. Acaba DEAŞ ile mücadelede NATO unsurlarıyla YPG arasında bir ilişki olacak mı? NATO’nun YPG’ye bakışı hiç gündeme geldi mi?
Bu daha önce Stoltenberg’le özel görüşmemizde gündeme gelmişti. NATO’nun YPG’ye öyle müspet bir bakışı söz konusu değil. YPG’ye öyle tertemiz, püripak bakmıyorlar. YPG konusunu NATO üyesi olan AB üyesi ülkelerle de konuştuk. YPG’yi ve bizim bu konudaki tavrımızı onlara da anlattık.
ABD’nin malum, Rakka’da yapacağı bir operasyon var. Kimle beraber, YPG ile beraber. Ama yine biz tekrar belirttik; ‘Ülkemize yönelik herhangi bir yanlışlık olursa angajman kurallarını uygularız’ dedik. Şu andaki süreç Irak için de geçerlidir, Suriye için de geçerlidir.
‘Açıklamamın muhatabı Sayın Bahçeli değildi’
- Sayın Bahçeli’nin açıklamalarınıza cevaben açıklamaları oldu. Değerlendirmeniz var mı?
Burada bir defa ciddi bir yanlış anlama var. Benim bu yolculuğa çıkarken yaptığım basın toplantısındaki açıklamalarımın muhatabı Sayın Bahçeli değildi. Bana göre birileri Sayın Bahçeli’yi yanlış yönlendirdi, yanılttı. Çünkü ne benim ifadelerimde Bahçeli’nin adı geçiyor, ne de onunla ilgili en ufak bir ifade var. Aksine, ana muhalefetin başındaki zatın birçok yanlışlarını pazara çıkaran bir cevap bu. Ona yönelik idi. Ben şu an partimin başındayım ve partimle ilgili cevap verme yetkim var. Bu konuda da FETÖ’ye karşı bu denli kararlı bir duruş sergileyen, adeta savaş açmış birisi olarak, eğer partimizin içinde böyle birisi varsa, biz bunu bir dakika partimizde tutmayız. Ama kalkıp partimizle alakalı olmayan, İstanbul Belediye Başkanı’nın damadıyla alakalı bir konu. Şimdi bir defa, onun partimizi siyasi temsil yetkisi var mı, yok. Öbür taraftan yargı onu denetimli serbestlikle bırakmış. Bu yargıyla alakalı bir konu. Onun üzerinden siyasi rant devşirme yoluna gitmek bizi üzer.
CHP FETÖ’cüleri temizlesin
- Kılıçdaroğlu da kendi ifadesiyle kontrollü darbenin ipliğini pazara çıkaracağına dair açıklamalarda bulundu. Bu hususta değerlendirmeniz nedir?
Hâlâ orda mı Kılıçdaroğlu ya? İpliğini pazara çıkarsın bakalım. Zaten onun ipliği pazara çıkarması o kadar uzun sürüyor ki. Şimdi bir defa, onun da kongre sorunu var. Eğer varsa geç kalmasın hemen çıkarsın. Ama önce kendi içindeki FETÖ’cüleri temizlesin. FETÖ’yle el ele yürütüyorlar işlerini.
‘Başbakan’la iş paylaşımı yaparız’
- Ak Parti Genel Başkanı seçildiniz ve yeni anayasanın öngördüğü sistem aslında uygulanmaya başlandı. Acaba 2019’a kadar öngörülen sistemin başka uygulanabilecek şeyleri var mı?
Şu anda attığımız adımlar zaten, bir defa, bu yapılan anayasa değişikliği içerisinde atılabilecek adımların ta kendileridir. Partili cumhurbaşkanı olma imkanı bunlardan biridir. Mesela gazeteciler soruyor: ‘Siz grup konuşması yapacak mısınız? Parlamentoya gelecek misiniz?’. Parlamentoya gelirsin, gelirsin de genel kurula girmezsin. Parlamentoya gelmekle genel kurula girmek başka şeyler. Parlamentoda bizim grup odamız var, odama gelebilirim. Abdullah Bey, malum 4 ay başbakanlık yaptığında ben bir takım çalışmalarımı orada yürütmüşümdür. Ayrıca, yapılan salı günkü grup toplantılarında, konuşma yapabilirim. O zaman yapmadım, ama şimdi yapmam mümkün. Ama diyelim ki ben gelemedim, orada genel başkan vekili olarak Binali Bey grup konuşmasını aynı şekilde yapabilir, buna da mani bir hal yok. Şu anda mesela yurtdışındayız, salı günü olsaydı bu, partinin grup toplantısını pekala Sayın Başbakan da yapabilirdi. Bu da Türkiye’de bir reformun nasıl gerçekleştirildiğini gösterecek. Cumhurbaşkanı var, yanında genel başkan vekili, yahut Başbakan, grubu yönetiyor. Gruba konuşma yapıyor gayet uyumlu bir şekilde bunlar yürüyor. Yürümez diye bir şey yok. Cumhurbaşkanlığı’nda Bakanlar Kurulu toplantısı olur mu? 2 aylık yapmıştık, 1 aya indirdik, 15 güne de indiririz. Buna itiraz edenler, anayasayı okumuyorlar, bakmıyorlar anayasaya. Orada diyor ki, ‘cumhurbaşkanı istediği zaman bakanlar kurulunu toplanmaya çağırır.’ 2 ayda bir demiyor, ayda bir demiyor, istediği takdirde Bakanlar Kurulu’nu toplar.
- Bakanlar Kurulu’na artık hep siz mi başkanlık edeceksiniz?
Şu anda cumhurbaşkanı olarak bizim de üzerimizde yükler var. Sayın Başbakan’la, tabii bu işin paylaşımını yapacağız. Diyelim ki belli aralıklarla biz bakanlar kurulunu toplarız, onun dışında da Sayın Başbakan bakanlar kurulu toplantısını yapar.
- Muhtarlar toplantıları devam edecek mi?
Elbette, seve seve ederiz.
‘Sizde çok Deniz var’
- Merkel’le görüşmenizde bazı tutuklu isimlerin de gündeme geldi mi?
Onlar kafayı Deniz’e takmış durumdalar. (Die Welt Gazetesi Türkiye Muhabiri Deniz Yücel... Çifte vatandaş. 14 Şubat’ta ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçlamasından tutuklandı.) Ben de kendilerine ‘Sizde çok Deniz var, ben size bunların dosyalarını da verdim’ diye hatırlattım. ‘Ayrıca sizden iltica talebinde bulunanlar var. Bunları koruma altına alıyorsunuz. önce 4500 dosyanın bize neticesini verin’ dedim. Çünkü bu taleplerimizle ilgili halen bir netice alamadık. Oralarda PKK cirit atıyor, FETÖ cirit atıyor. Bir de ‘Geçenlerde terörist subaylar size geldi iltica talebinde bulundular, kabul ettiniz. Bunları bize teslim edin’ dedik. Tabii ki tüm bu hususlarda kendilerinden tatmin edici bir izahat alamadık!
- Macron’un da buna benzer bir isteği var değil mi, National Geographic’in kameramanını, fotoğrafçısını istemiş.
Evet, bunlardan biri, Erol Önderoğlu. Çifte vatandaşmış. Şu anda tutukluluğu kaldırılmış ama yargılanma süreci devam ediyor. Bunu kendilerine söyledik. Bir diğeriyle, diğer Fransız’la (Batman’da gözaltına alındıktan sonra sınırdışı edilmek üzere Gaziantep’e gönderilen Fransız gazeteci Mathias Depardon...) alakalı da, kendisi geri gönderme merkezinde, gözaltında. Süreç devam ediyor dedik.
‘Bunu nasıl yaparsınız?’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile görüşmesinde Almanya’daki PKK ve FETÖ’ye gösterilen koruyucu yaklaşımdan vazgeçilmesi gerektiğini ve bundan duyulan rahatsızlığı gündeme getirdiğini anlattı. Erdoğan, “Darbeci askerlerin iltica taleplerinin kabul edilmesine tepkisini en sert şekilde gündeme getirdik ve ‘Bunu nasıl yaparsınız?’ diye sorduk. Maalesef bu hususların kendilerinin elinde olmadığını, Almanya’da hukukun ve anlayışın iltica taleplerine karşı biraz farklı olduğu tarzında şeyler söyledi. Oysa bu tür şeyler, esasında büyük oranda İçişleri, Adalet bakanlıklarının bilemedin hükümetin elinde olan bir iştir, süreçtir. Ama kendilerini savunmak için dediğim tarzda şeyler söylediler” dedi.
Görüşmede İncirlik krizini de ele aldıklarını belirten Erdoğan şunları söyledi: “Parlamenter heyetin İncirlik’i ziyaret talepleri oldu. Biz dedik ki, bundan öncekinde isimleri gönderdiniz, isimleri uygun gördük, böyle bir ziyarete müsaade ettik. Bunda da kimler ziyaret edecekse, listeyi Dışişleri Bakanınız gönderir, listedeki isimler uygunsa tabii olabilir... Zira Alman milletvekillerinin arasında bazen teröristlere açıkça destek verenler de olabiliyor. Birilerinin teröristleri açıkça desteklemelerinin, adeta teröristlerle beraber hareket etmelerinin hoş karşılanamayacağını ifade ettik. Şimdi Dışişleri bakanlarımız kendi aralarında görüşecekler ona göre adım atacağız.”
Erdoğan İngiltere Başbakanı Therasa May ile de görüştüğünü, İngiltere’deki terör eylemi sebebiyle kendisine tekrar başsağlığı temennisinde bulunduğunu, yemekte de oturumda da yan yana olduğunu ve kendisiyle görüşme imkânı olduğunu kaydetti.
‘Macron pozitif bir enerji verdi’
- Fransa tarihinin en genç cumhurbaşkanıyla bir araya geldiniz. Macron sizde nasıl bir intiba bıraktı? Avrupa’nın hasta adamlarından olan Fransa’ya bir şifa verebilecek mi?
Çok iddialı bir soru. Dün bir bugün iki. Genç, 40 yaşında bir arkadaşımız. Temenni ederim ki Türkiye-Fransa arasındaki ikili ilişkileri bu dönemde çok daha farklı bir yere taşırız. Pozitif bir enerji verdi. Bu enerjinin, gerek yatırımlarda, gerek ticari ilişkilerde bizi iyi bir yere taşıyabileceğini düşünüyorum. Mesela, Fransa-İtalya-Türkiye arasında savunma sanayi işbirliğini hayata geçirmek, aramızda önemli bir bağ oluşmasına vesile olabilir.
Ramazan mesajı
- Ramazan ayına ilişkin bir mesajınız var mı?
“Başı rahmet, ortayı mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan mübarek Ramazan-ı Şerif’in, tüm İslam alemi için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Hassas bir dönemde Ramazan-ı Şerif’le müşerref olacağız. Yaşananlar bizi üzüyor. Tendürek’te 8 şehidimiz var, teröristlere ciddi zaiyat verdiren çatışmalar devam ediyor. ATAK helikopterleri bir taraftan, F16’lar bir taraftan. İnsansız hava araçlarıyla da noktalar tespit ediliyor. Ve Ramazan’ın ardından bayramımızı da bayram gibi kutlarız.