Çocuk, ana baba elinde bir emanettir. Çocukların temiz kalpleri kıymetli bir cevher olup, mum gibi, her şekli alabilir. Küçük iken, hiçbir şekle girmemiştir. Temiz bir toprak gibidir. Temiz toprağa hangi tohum ekilirse, onun mahsulü alınır. Onun için Ağaç yaşken eğilir demişlerdir. Bunun gibi çocuk da neye meylettirilirse, oraya yönelir. Eğer hayrı adet eder, öğrenirse hayır üzerine büyür. Çocuklara iman, Kur’an ve Allahu Teala’nın emirleri öğretilir ve yapmaya alıştırılırsa, din ve dünya saadetine ererler. Bu saadete ana-baba ve hocaları da ortak olur. Eğer bunlar öğretilmez ve alıştırılmaz ise, bedbaht olurlar. Yapacakları her kötülüğün günahı, ana-baba ve hocasına da verilir.
Çocuklarına Kur’an-ı Kerim öğretenlere veya Kur’an-ı Kerim hocasına gönderenlere, öğretilen Kur’an’ın her harfi için, on kere Kabe-i muazzama ziyareti sevabı verilir ve kıyamette, başına devlet tacı konur. Bütün insanlar görüp imrenir. (S. Ebediyye)
Kur’an-ı kerimde mealen buyruluyor ki:
Ey iman edenler! (Ailede beraberce İslam’a uygun yaşayın da böylece) kendinizi ve çoluk çocuğunuzu, yakıtı insanlar ve (yanıcı) taşlar olan ateşten koruyun. Onun üzerinde (görevli) iri yapılı, haşin tabiatlı, Allah’ın kendilerine emrettiği şeylere baş kaldırmayan ve emredildikleri şeyleri yapan (on dokuz zebani) melekler vardır. (Tahrim, 6)
Kur’an-ı Kerim’de, nefislerimizi ve aile efradımızı, yakıtı insan ve taş olan Cehennem ateşinden korumamız emredilmektedir. Elli-yüz senelik kısa bir hayat için evladımızı dünya felaketlerinden korumaya çalıştığımız gibi, ebedi felakete duçar olmaması için ahiretini de korumamız lazımdır. Bir babanın, evladını Cehennem ateşinden koruması, dünya ateşinden korumasından daha mühimdir. Cehennem ateşinden korumak da, imanı ve farzları ve haramları öğretmekle ve ibadete alıştırmakla ve kötü arkadaşlardan ve zararlı neşriyattan korumakla olur.
Çocuğa her istediğini almak ve lüks içinde yaşatmak uygun değildir. Büyüyünce de her istediğini ele geçirmeye çalışır; fakat bunda muvaffak olamayınca sükutu hayale uğrar, isyankar olur. Kendimiz helal yediğimiz gibi çocuklarımıza da helal yedirmeliyiz. Haramla beslenen çocuğun bedeni, necasetle yoğrulmuş çamur gibi olur. Böyle çocuklar da pisliğe, kötülüğe meylederler.
Çocuğa, israf etmemesini, kanaatkar olmasını öğretmelidir. Bazen de yavan ekmek yemeye alıştırmalıdır. Kötü yerlere gitmesine mani olmalıdır! Çocuk kötülerin yanında ahlaksız, yalancı ve hayasız olur.
Baba, ne devamlı asık suratlı durmalı, ne de çocukla fazla yüz göz olmalı, konuşmasının heybetini korumalıdır. Çocuğa babasının malı ile, rütbesi ile övünmemesi tembih edilmelidir! Tevazu sahibi ve kibar olması öğretilmelidir! Başkalarından bir şey almanın zillet olduğu, veren elin alan elden üstünlüğü bildirilmelidir! Cimriliğin çirkinliği öğretilmelidir!
Başkalarının yanında edepli oturması, ayak ayaküstüne atmaması, laubali hareketlerden uzak durması telkin edilmelidir!
Doğru da olsa, çokça yemin etmesine izin vermemelidir! Vara yoğa yemin, kötü bir alışkanlıktır. Büyüklere hürmetin, yerini onlara vermenin ve herkesle iyi geçinmenin önemi anlatılmalıdır.
Çocuğu daha küçükken namaza alıştırmalıdır. Büyüyünce namaz kılması zor gelebilir. Başkasının malını çalmayı, haram yemeyi, yalan söylemeyi gözünde çirkin gösterecek şekilde anlatmalıdır! Böyle yetiştirip buluğa erince, bu edeplerin inceliklerini ona söylemelidir.
Her işi adet olarak yapmaması, niyetle, şuurla yapmasının lüzumu anlatılmalıdır. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
Bütün çocuklar, Müslümanlığa elverişli olarak dünyaya gelir. Daha sonra bunları, ana-babaları hıristiyan, yahudi ve dinsiz yapar. (Taberani)
Hadis-i şerifte Müslümanlığın yerleştirilmesinde ve yok edilmesinde en mühim işin, çocuklukta ve gençlikte olduğu bildirilmektedir. O halde, her Müslüman’ın birinci vazifesi, evladına İslamiyet’i ve Kur’an-ı Kerim’i öğretmektir. Evlat nimetinin kıymeti bilinmezse, elden gider. Bunun için (Pedagogie), yani çocuk terbiyesi, çok kıymetli bir ilimdir.
En vahşi hayvan bile terbiye ile ehlileştiriliyor. Hiçbir zaman elma çekirdeğinden portakal olmaz. Fakat elma fidanını büyüterek, lüzumlu aşı ve kültürel tedbirlerle kaliteli elma veren bir ağaç olarak yetiştirmek mümkündür. Bunun gibi insan tabiatında bulunan bazı arzular yok edilemez, fakat terbiye edilebilir.