27 Mayıs 1960 darbecilerinin radyodan ilk tebliği o karanlık günleri yaşayanlar için hâlâ hatırlardadır: “Nato’ya, Cento’ya... bağlıyız.”
Ordu hantal ve hastadır diyerek, darbeye muhalif olan 235 general ve beş bine yakın subay ve astsubayın emekli edilmesini isteyen Chp’nin şefi İnönü yanlısı darbeci cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, ödenmesi gereken yüklü ikramiye tutarını Nato Komutanı Norstad vasıtasıyla Amerikan örtülü ödeneğinden temin eder.
Zaten Abd’nin desteklediği darbecilere darbe öncesinden para yardımı sözünü sağır sultan bile duymuştur. Arada bir “Abd yardımı azaldı” diyerek beyanat verecek kadar hacâlet içinde olan Chp dümenindeki darbeci hükümetin mensupları kara yüzleriyle çıktıkları halkın karşısında da “Bağımsız ve Kalkınan Atatürkçü Türkiye” nutukları atabiliyorlardı.
CHP HÜKÜMETİ TÜRKİYE’NİN ÇOCUKLARINA AMERİKAN SÜT TOZU İÇİRİYOR
1963 yılı, Türkiye’nin bütün ilk ve ortaöğretim mekteplerinde Amerikan yardımı olarak süt tozu ve peksimet dağıtılmaya başladığı yıldır. İktidarda ceberrut Chp’nin darbe sâyesinde tanzim ettiği ve İsmet İnönü’nün Başbakan, Ecevit’in Çalışma Bakanı olduğu 27. Türkiye Cumhuriyeti Koalisyon Hükümeti veya 9. İnönü Hükümeti vardır. Bu zulüm yıllarında öğretmen ve hademe nezaretinde süt tozu sulandırılarak “Üçüncü dünya ülkelerinin gıdasız çocuklarına” (demek ki Kemalist Türkiye’nin çocukları o zaman böyle görülüyormuş) alüminyum bardaklarla zorla en az bir, isteyene daha çok içirilirdi.
Bu utanç manzaraları, “Amerikan bezi” yahut “Amerikan patiskası” nı kullanmanın bir imtiyaz olduğunu propaganda eden Chp’li yahut Atatürkçü ve sözde tam bağımsızlıkçı darbecilerin hiç de kanına dokunmamıştı.
Amerika, “Türkiye’nin yoksul ve gıdasız çocuklarına” yaptığı yardımı (!) Türkiye Sosyal Yardım ve Dayanışma Fonu’yla dağıttırıyor ve Dünya Bankası uzmanlarına da teftiş ettiriyordu. Çünkü çocuk aşısına bile muhtaç, fakat Müslüman millete “Fasa fiso ve ayağı çarıklı köylüler” diyen darbecilerin desteklediği despot Chp’li hükümetin memurları yüz karası olan bu yardımları zimmetlerine geçiriyorlardı.
27 MAYISÇI CHP HÜKÜMETİ AMERİKAN YARDIMI ALIYOR
Dahası var; 1940’lı yıllarda İnönü iktidarının mazlum ve mazrur halkımızın buğdaylarını zorla alıp stoklayarak çürüttüğü gibi, 1960’larda da yine “Tam Bağımsız Atatürkçü Cumhuriyetçi ” Chp’li İnönü hükümetinin utanç veren Amerikan gıda yardımlarını liman depolarında çürüttüğü de ayrı bir meseledir.
“Amerikan Yardım Anlaşması” nın maddelerine “Amerikan propagandası” şartı konulduğu içindir ki “Tam Bağımsız Atatürkçü Türkiye” diye övünen 27 Mayıs darbesi yandaşı Chp hükümeti Abd’nin tâlimatıyla Nato tarafından 112 adet Haber Alma Tesisleri kurulmasına aracılık etmiş ve Amerikan yardımlarını propaganda etmiştir.
DEV-GENÇ GİBİ İLLEGAL ÖRGÜTLER BİLE AMERİKANCI OLURSA...
1968’de CIA’nın Gizli Hizmetler Direktörü Bissel, Türkiye için bir rapor hazırlar. 1-Hükümetlere tavsiye ve danışmanlık etmek. 2-Tek tek şahıslarla görüşüp temas kurmak ve şahsi yardım yapmak. 3-Siyasî partilere maddî ve teknik destek vermek. 4-İşçi sendikalarının teşkilâtlanmalarına destek olmak. 5-Ekonomik operasyonlar yapmak. 6-Gizli propaganda yapmak. 7-Toplum gruplarına sızmak ve teşkilâtlanmalarını geliştirmek.
Şu talihsizliğe (!) bakınız ki, 71 Muhtırası öncesi anarşinin aktörlerinden Dev-Genç, Dev-Sol, DHKP-C gibi silahlı sol örgütler de Amerika’nın kontrolündeydi. Sözde komünizme karşı olan ABD, farklı durumlara göre çatıştırdığı illegal sol örgütleri de hükümeti devirmek için birbirine muhalif subaylar vasıtasıyla kullanıyordu. Ayrıca solcu örgütlerin çıkarması gereken anarşinin tâlimatı ve kaynak temini de ABD / Nato güdümünde Özel Harp Dairesi tarafından belirleniyordu. ABD’nin gayesi Türkiye’nin komünizme kapılması veya milliyetçi bir ülke olarak kalması değildi. Kendine daima bağımlı kalabilecek “rölantide” duran bir ülke olmasıydı.
“İngilizler 27 Mayıs’ın rövanşını aldı” dense de, 12 Mart Muhtırası ABD operasyonudur. Nihat Erim Hükümeti ABD onaylı olup, ilk işi haşhaş ekimini yasaklamak olmuştur.
Bütün gayeleri sivil hükümetin elinden iktidarı almak olan sözde ulusalcı bağımsızlıkçı cuntacılardan Doğan Avcıoğlu ve general Cemal Madanoğlu, Amerika’nın “güvenilir ve sağlam” elemanlarıydı. Kasılarak, “Atatürkçüyüm, milliyetçiyim ve bağımsız Türkiye için çalışıyorum” diyen bâzı siyasî partilerin ve İş Adamları Odaları’nın defterlerini ve cemaziyelevvelini inceleyin bakalım ne çıkacak?
12 Eylül’ün Atatürk milliyetçisi azılı generalleri darbe yaptığında ne demişti Amerikalı büyükler: “Bizim çocuklar...”
Milletin doksan yıldır sevmediği, sevmesi için bir sebep olmayan münkir ve zavallı Chp, Türkiye’nin hüviyet dışı bir partisidir.
--------------------------------------------------------
“HECE TAŞLARI” ŞİİR DERGİSİNİN 3. SAYISI ÇIKTI
Gelenekli tarzın şairlerinden Tayyib Atmaca’nın Genel Yayın Müdürlüğünde çıkan aylık internet şiir dergisi Hece Taşları’nın 3. Sayısı ulaştı ve okuduk. Derginin alâmet-i fârikası hece vezniyle yazılan şiirlere yer veriliyor ve nesirler de hece vezniyle yazılmış şiirler hakkında yazılmış olan yazılardır. Derginin kapağında hece şirinin ustalarından merhum Yetik Ozan’ın resmi var. 3. sayının şair ve yazarlarının çoğu şiir takipçilerinin bildiği isimlerdir:
Yetik Ozan, C. Ünaldı Hasannebioğlu, Talat Ülker, Metin Özarslan, Hasan Fahri Tan, Nuri Peksöz, Durmuş Kaya, Mehmet Özdemir, Erdal Noyan, İsmail Bingöl, İsmail Göktürk, Halit Yıldırım, Seher Atmaca, Mustafa Oğuz, Mehmet Baş, İbrahim Sağır, Hüseyin Kaya, Mustafa Erkenekli, Temür Melik Dedekurt, Tayyib Atmaca, Mehmet Fatih Köksal.
“Nevi Şahsına Münhasır Bir Şair: Yetik Ozan” yazısı merhum Yetik Ozan’ı anlatıyor ki o döneme yetişenlerin okuması gerek. 1941 doğumlu, asıl adı Turgut Günay olan Yetik Ozan, Hacettepe üniversitesi Türk dili ve Edebiyat Bölümü’nde öğretim görevlisiydi. Dil ve folklor çalışmaların yanında, TRT’nin halk müziği ve halk oyunları dairesinde yönetim kurulu üyeliği de yapmış ve 1978 yılında vefat etmiştir. Yazıda Yetik Ozan’ın “Küçük Çobanın Türküsü” adlı şiirine yer verilmiş: “Kır çiçeği, kır çiçeği / Dört mevsimin bir çiçeği / Ağzı yumuk sır çiçeği / Ne olursun susma öyle / Kuzumu gördün mü söyle / Sabah ağılından aldım / Yeşil çimenlere saldım / Gölgede uyuya kaldım / Ne olursun susma öyle / Kuzumu gördün mü söyle….” Üzere devam eden bir şiir…
Şunu söyleyebilirim: Her şeye bulaşan modernizmin sanat ve edebiyata da virüs gibi bulaştığı bu zamanda geleneği kendi çapında ayakta tutan Hece Taşları gibi dergiler okunmalıdır.