Yemen Türküsü’nü bilmeyen, söyleyemeyen birinin Osmanlı medeniyetine, Âl-i Osman Türklerine mensubiyet şuuru güçlü olmadığına kanaat ederiz. Yemen Türküsü’nün milletimizin yüreğinde bir sızı, bir hüzün, bir ağıt olarak ne ifade ettiğini anlamayan birinin, Yemen Harplerinde şehit düşen, gurbet acısı çeken, sıla hasretiyle yüreği kor gibi yanan ecdadıyla kalbî irtibatının zayıf olduğuna yorarız.
İçimizdeki modern-lümpenlerin bilmediği, anlamadığı Yemen Türküsü’nü Bosnalı bir millettaşımız söyleyince yüreğimizi daha bir sardı bu tarihî türkü. Esasında Osmanlı Devleti’nde her kavim için aynı duyguları, aynı gurbet acılarını hissettiren bu türkümüz Balkanlar’dan Azerbaycan’a, Erzurum’dan Mardin’e, Yozgat’tan İzmir’e, Halep’den Bağdat’a, Hakkari’den Kerkük’ e kadar Osmanlı mülkî ve medenî sınırlarımızdaki her milletttaşın mâşerî hüznünün türküsüdür Yemen Türküsü.
Her yaştan ve rütbeden askerimizin uzak diyarlardaki milletdaşları için şehit oluşlarını, din ü devlet için nasıl bir çilelere, gurbetlere gark olduğunu, dönülmesinin mümkünü olmayan Yemen Seferlerinde ana, baba, eş ve evlât hasretleriyle yanıp kavrulduğunu ve Sultan Abdulaziz zamanından Birinci Cihan Harbi sonuna kadar üç neslin acı yüklü hikâyesini anlatan Yemen türküsü böyle bir türküdür işte.
Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü de yapan, fakat asıl vasfı hasbî medeniyet elçisi olan Osman Nalbant ağabeyin elçiliğinde Bosnalı talebeler bir kez daha şehr-i Maraş’ın, Maraşlıların kardeşlik çağrısına icabet ettiler. Karakışın ortasında meşakkatli yolculuğa aldırmadan cezbe ile sevine sevine, büyük ağabey Türkiye’nin İstiklâl madalyalı şehri Maraş’a uçarak geldiler.
Otuzdan fazla üniversite ve lise talebesi Boşnak millettaşımızı Maraşlı İslâmlar, yâni Maraşlı Türkler karşıladılar. Boşnak kardeşleri için kardeşlik bayramı ilân ettiler. Gün gün, sırayla evlerine konuk ettiler. Tanışıp biliştiler, kucaklaştılar. İzzet ikramda bulundular. Hâl hatır sordular birbirlerine. Bilge Kral Aliye İzzzetbegoviç üstüne sohbet ettiler. Bosna’nın müdafaasında şehit olanlara Fatihe okudular hep beraber.
Büyükşehir belediyesinin mihmandarlığında Şehr-i Maraş’ın tarihî mekânlarını ziyaret ettiler. İlçe belediyeleri onları Maraş’ın gelenekli yemek sofralarında ağırladı. Maraş’ın üniversitesi anma günü yaptı, cömert dondurmacıları dükkânlarına dâvet ettiler.
Özel Beyza Fen ve Anadolu Lisesi Müdürlüğü onlar adına toy düğün yaptı okul binalarında. Mehteran takımıyla karşıladılar. Bosna adına yapılan programda şiirler okundu. Osmanlı medeniyet ekseninde Bosna-Türkiye kardeşliği üstüne içli konuşmalar yapıldı. Kutlu kardeşliğin tazelenmesi için sazlar çalındı, türküler ve ilahiler söylendi. Bosnalı bir talebe Türkçe olarak türküler söyledi. Türküler içinde Yemen Türküsü’nü söylemeye başlayınca bir hüzün kapladı salonu. Ne kadar içli söylüyordu öyle…
Sahnede Yemen acıları, Yemen ağıtları, Yemen gurbetleri Bosnalı genç kızımızın dilinden yüreğimize yürüyordu. Bu tarihî türküyü söylemeye başlar başlamaz sıtma tuttu bendenizi. Yüreğim titriyor, titrememi durduramıyorum. Gözlerimden yaşlar boşanmaya başladı. Belli etmemeye, yüzümü içime çekmeye çalışıyorum. Kendimi itidale dâvet ediyorum. Olmuyor, olmuyor…
Hâsılı, evlâd-ı fâtihan Bosna yüreğimizde dindiremediğimiz bir yara, bir daüssıladır bizim için… Bundandır ki Maraşlılar ve Bosnalılar kardeşliklerini ilelebet sürdürecek ve bu gelenek yeni nesiller boyu devam edecek.