Malatya Gözde Akademi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Erkan Karataş, bebek ve çocuklara yapılan biyonik kulak ameliyatı ile birlikte duymanın başlandığını ve ardından beyindeki algılama merkezinin duyduğu sesleri öğrendiğini söyledi. Rehabilitasyon ve konuşma eğitimi ile bu tip vakalarda iki yıl sonra konuşma sürecinin başladığını belirten Prof. Dr. Karataş, "Bu tedaviler olmadan önce hiç duymayan bebek ve çocuklara bir tedavi yapılmıyordu ve duymadıkları içinde 5-6 yıl sonra beyindeki algılama merkezi köreliyor. Ondan sonra işitme şansı kayboluyor ve işaret diline geçiliyordu. Dolayısıyla bu bebek ve çocukla, işitme ve konuşma engelli olarak hayatlarını sürdürüyorlardı” dedi.
Koklear İmplant’ta (Biyonik Kulak) sürenin çok önemli olduğunu da dile getiren Karataş, "2 veya 3 yıl içerisinde bebek ve çocuklara bu operasyonun gerçekleştirilmesi gerekiyor. Geç dönemde bu operasyonu yaptığımız taktirde beyin köreldiği için bir faydası olmuyor, konuşma gelişemiyor. Ayrıca, bu ameliyatlar erişkinlere de yapılıyor. Erişkinlerde de işitmesini sonradan kaybedenlere ve işitme cihazlarından fayda görmeyenlere Biyonik Kulak operasyonları yapılıyor. Bu anlamda kulak teknolojik olarak şanslı bir organ. Her seviyedeki işitmeye yönelik bir çözüm gelişmiş durumda. Göz ve diğer organlara göre baktığınızda teknolojiye paralel en iyi gelişen organın kulak olduğunu görüyoruz. Hastanın yaşı ve durumuna göre bir çözüm ve seçenek bulabiliyoruz.” ifadelerine yer verdi.
Biyonik Kulak operasyonunun bebek ve çocuklar için büyük bir şans olduğunu ifade eden Karataş, şunları söyledi:
"Bin bebekten bir bebek işitme kayıplı olarak doğuyor. Bu büyük bir rakam. Dolayısıyla işitme tarama programları bu şekilde gelişti. 2000 yılından sonra Sağlık Bakanlığı her hastanede yeni doğan bebeğe işitme tarama programını zorunlu kıldı. Her bebek şimdi işitme taramasından geçiyor. Sosyo-ekonomik olarak daha az gelişmiş yörelerde bu oran çok daha yüksek. Bin bebekten 4 ya da 5 bebek işitme kayıplı doğuyor. Bir şekilde bu bebeklerde işitme kaybı taramayla tespit edilmezse ve tedavisi gerçekleştirilmezse, işitsel yetileri olmadığı için beyne az elektriksel uyarı gidiyor kulaktan ve beyinde de anlama merkezleri köreliyor. Bu bebeklerde 4-5, yetişkinlerde sonradan oluşan işitme kayıplarında ise beynin körelme süreci 8-10 yıldır. Ondan sonra beyin köreldiği için siz ne yaparsanız yapın sesi duyar ama beyin anlamaz yani tedavi şansını kaybeder”
“Yeni doğan bebeklerin işitme tarama programından geçmesi oldukça önemli”
Karataş, yeni doğan bebeğin işitme tarama programından geçmesinin önemli olduğunun da altını çizerek böylelikle erken tanı ile hastalığın ortadan kaldırılma şansının olduğunu ifade etti. Biyonik Kulak ameliyatlarının 2000 yılından itibaren Türkiye’de yaygınlaştığını da ifade eden Karataş, “Bizde ilk olarak 2006 yılında Gaziantep Üniversitesi’nde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Biyonik Kulak operasyonlarını başlattık. Orada yüzlerce vakaya operasyon yaptık. Daha sonra Malatya İnönü Üniversitesine geçtim ve burada bu ameliyatlara başlandı. Birçok bebek ve çocuğumuzda Biyonik Kulak operasyonu yapıldı. Türkiye’de Gaziantep, Malatya, Şanlıurfa, Diyarbakır, Trabzon, Tokat, Kahramanmaraş ve Adıyaman bölgelerinde bu operasyonları ilk gerçekleştiren ekip de cerrah olarak yer aldım. Bölgede artık birçok üniversitede bu ameliyatlar yapılıyor” dedi.
Biyonik Kulak operasyonlarını hiç duymayan ve işitme cihazından fayda görmeyenlere de yapıldığını dile getiren Karataş, Koklear İmplant dediğimiz ameliyatta iç kulağın içine bir elektrot takıyoruz ve onunda dış bağlantılı mıknatıslı kısmını kafatası içerisine gömüp, saçlı deriyi kapatıyoruz. Daha sonra bu cihazı çalıştıran mıknatıslı işitme cihazı kullanılan ekstra bir dış parçası var, onu cihaz gibi hastamız daha sonra kullanıyor. Bu şekilde hiç duymayan bebek ve çocuklar duymaya başlıyor” ifadelerini kullandı.