Yeryüzüne sadece Allah’a kulluk için gönderilen insan,zamanla Allah’a kulluğu unutuyor,erteliyor…
İnsanoğlu yaratıcısını unuttuğu zaman,dünyanın kulu ve kölesi oluyor…
Nefsinin istek ve arzularını ilahlaştırıyor,Allah’a karşı isyan bayrağını çekiyor…
İnsanoğlu hiç ölmeyecekmiş gibi bir anlayış ve tarzla yaşamaya devam ediyor…
İnsanoğlu,sanki Allah’a hiç hesap vermeyecekmiş gibi dünyaya sarılıyor,geçici olan şeyleri;imana,güzelliklere,sevgiye ve kulluğa tercih edebiliyor…
Böyle hedonist ve bencil bir anlayış ve yaşantının temelinde,iman zaafiyeti ve ahiret inancının zayıflığı yatmaktadır…
Yoksa,yeryüzünde bu akan kanlar niye…
Yoksa,bu haksızlıklar ve zulümler neden dünyayı kasıp kavuruyor…
Yoksa,neden maddiyat ve bencillik uğruna,yuvalar dağılıyor,sevgiler katlediliyor…
Yoksa,neden güçlüler zayıfları ezmeye devam ediyor…
Mehmet Akif Ersoy üstadımız,cahiliyeyi tarif ederken mükemmel tesbitlerde bulunuyor:
“Buhranlar içindeydi bugünden de beterdi,
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta,
Dişsiz mi bir insan,onu kardeşleri yerdi.”
Evet;cahiliyenin tam anlamıyla yeniden canlandığına ve yeniden yaşadığına şahit oluyoruz…
Cahiliye bugün,tüm özellikleriyle yaşamaya devam ediyor…
Aileler,cehaletin pençesinde can çekişiyor,parçalanıp dağılıyor…
Aileler,dünyalık öncelikler sebebiyle,sevgisizliğin ve uyumsuzluğun zirvesini yaşıyor…
Kanaat ve şükrün kaybolduğu bir çağı yaşıyoruz…
Teşekkürün ve vefanın yokolduğu bir çağı yaşıyoruz…
Şairin ifadesiyle;
“Bir fincan kahveye teşekkür eden sen.
Yaratana nankörlük acaba neden?...”
Selam ve dua ile kalınız…