Bir maden işçisinin, bir domates ve buğday yetiştiricisinin emeği, “devletlü paşa” vasfını kaybetmiş bir generalin statüsünden daha değerlidir. Bir koyun yetiştiricisi bir generalden daha asildir.
Gönüllere ışık saçan, insanı âdemiyetine çağıran insan-ı kâmilin ve âlim kişinin vaazları bir generalin talimatlarından çok daha insanîdir.
Bir fırıncının yaptığı iş bir generalin yaptığı işten daha hayatîdir. Bir maden işçisinin maaşı bir generalin maaşından fazla olmalı. Kalpleri yoktur generallerin? Oysa bir maden işçisinin, bir domates ve buğday yetiştiricisinin kalbi vardır. Çünkü toplumuna emeğini yâni millete mensubiyetini sunuyor.
Bir maden işçisi en iyi kömür çıkarmakla, bir domates yetiştiricisi en iyi domatesi yetiştirmekle, bir fırıncı en lezzetli ekmeği pişirmekle vatanını ve milletini generallerden daha çok sevmektedir.
Kendi toplumuna yabancılaşan statülerinden dolayı geceleri uyumaz generaller. Oysa maden işçileri, domates ve buğday yetiştiricileri geceleri huzurla uyurlar.
GENERALLER GÖNÜLLERİN DEĞİL, DARBELERİN UZMANIDIR
Generallerin içi dışı savaş kokar. Dolayısıyla yürekleri demirdendir. Onlar için savaş bir nimet. Savaştan gelecek ganimetleri hesap ederler. Ekonomik kriz, işsizlik, istihdam, yoksulluk, bütçe açığı hiç önemli değildir. Çünkü çâresi kolaydır: Savaş çıkarmak ve savaştırmak...
Savaşa ve darbeye inanırlar generaller. Savaş, darbe ve asker, onların varlık sebepleridir. Strateji, abluka, taktik teorileriyle vardırlar. Ondan gayrı hiçbir şeydirler. Generaller cellatlığı, korkuyu ve güvensizliği yüceltirler. Savaş eğitimini bilirler, gönül tâlimini bilmezler, öldürtmeyi bilirler...
Savaş kazandıran ünlü generallerin savaş sanatı üzerine yazmış oldukları kitapları okurlar. Gönülleri aydınlatan, insanı kalbinden tutup mâveraya kanatlandıran mısraların, menkıbelerin anlatıldığı kitapları bilmezler. Çünkü kalpleri perdelenmiştir.
Hikmet ve din adamlarını, kutsala çağıran şairleri sevmezler. Oysa bütün insanlığın hayran olduğu zümre din ve hikmet ehlidir. Çağdaş generaller arasından hiç şair çıktığını duydunuz mu?
Generaller ülkelerine ne vermişlerdir? Ekmek mi? Su mu? Aş mı? İş mi? Onların varlığını ülkelerin emniyet kalkanı olduğunu sananlar yanılmaktadırlar. En iyi bildikleri şey: “Savaşın gayesi ülkeniz için ölmek değil, karşınızdakinin ülkesi için ölmesini sağlamaktır.” Veyl size, çatık yüzlü çağdaş darbeci generaller! Yüreğiniz var mı sizin? Sizler vatan için ölmesini bilenleri, vatanı için kömür çıkaranları, domates ve buğday yetiştirenleri önemsemezsiniz.
Hasıl-ı kelâm, general olmak kuru bir zorbalıkmış. Millete bende olmak generallikten âlâ imiş.