24 Haziran seçimleriyle başlayan Başkanlık sisteminin getirilerindeki beklentilerimiz arasında GÜÇLÜ ŞEHİR EKONOMİLERİNİN oluşmasıydı. Tam sistem kuruluyor derken 10 Ağustos krizinin başlamasıyla bu sürecin gerekliliği daha net bir şekilde kendini gösterdi.
Her şehrin kendi içinde ekonomi dinamikleri vardır. Bulunduğu şehrin ekonomisine yön veren farklı alanda sektörleri vardır. Bununla beraber ülkenin büyük bir kısmında saklı ve gizli duran, hareketlenmeyi bekleyen, kimi zaman suçu Bakanlığa attığımız, gelişmediği için kendimizde hiç suç bulmadığımız ÖNCE ŞEHİR SONRA ÜLKE EKONOMİSİNE değer katacak TARIM gibi bir hazinemiz var.
Öncelikle kısa istatistikler paylaşmak istiyorum;
1927 yılında yapılan ilk nüfus sayımında %75.6 olan kırsal alan nüfusu 2017 yılı sonunda %7,49 a düşmüş gözükmesine rağmen halen yaklaşık %11- 15 arası nüfusun kırsal alanda yaşadığı bilinmektedir. Bununla birlikte bugün kırsaldaki üretimin % 3-5 olduğu tahmin edilmektedir. Diğer kalan kısım ise kurumsallaşmaya çalışan ya da kurumsallaşan firmalar tarafından seralarda üretilmektedir. (sera konusunda dünyada 4. sırada Avrupa'da ise 2. sırada yer aldığımız yapılan açıklamalar arasındadır).
- Doksanlı yılların başında toplam istihdamda yaklaşık %50 olan tarımın payı 2017 yılında %20 nin altına düşmüştür (%19,3). Bunun en büyük sebeplerinin başında ülkenin sanayileşmede hareketlenmesi, kırsaldaki yaşam standartlarının düşük olması bizleri, kırsaldayken üreten bir toplumdan, şehirdeyken tüketen bir topluma dönüştürdü. (ÜLKE OLARAK BİR BELİMİZİ DOĞRULTAMADIK Kİ FARKINA VARABİLELİM)
-Tarımda örnek gösterilen ülke olarak her zaman Hollanda karşımıza çıkar. Hatta denir ki Konya büyüklüğünde bir ülke. 2018 Yılı Tarımla ilgili ürünlerde ithalatı: 75,2 milyar dolar iken, Aynı dönemin ihracatı ise :107,6 MİLYAR DOLAR. Türkiye'nin aynı dönemde Tarıma dayalı ihracatı ise 23 MİLYAR DOLAR
Kahramanmaraş'ın tarımdaki mali değerlerini hiç konuşmuyorum Türkiye'de birçok ilde olduğu gibi güzide şehrimizde mevcut potansiyelinin harekete geçmesini bekliyor. Yaklaşık iki aydır yaptığımız araştırmada tek karşımıza çıkan KURUMSALLAŞMA, UZMANLAŞMA sorunu. Her kurumda olduğu gibi Tarımda da işinin ehli, duyarlı, gayretli insanlarımız var. Kırsalda yaşayan köylümüzü çiftçimizi de kalkındırma, hareketlendirme adına bir sürü çalışma var ama çokta ilerleyememelerinin sebebi belki de bürokrasideki engeller denilebilir.
-Hayvancılığa çokta değinemiyorum hep karşımıza çıkan yem fiyatları,(AMA MUTLAKA ÇÖZÜMÜ VARDIR) şehirdeki özellikle büyükbaş hayvancılık konusunda belki de Türkiye'de örnek il olmamız için tarhana ve dondurmada kullanılan süt ve yoğurtlar sanırım yeterli gelir. Bölgenin en büyük çiftliğinin Doru çiftliği olduğu sektördeki insanlar arasında konuşulan bir konu ama, anladığımız kadarıyla bir değil 50 doru çiftliği olsa şehrin ihtiyacını belki de karşılamaz.
-Kahramanmaraş Tarımında en önemli konularımızdan bir tanesi ise tekstil kenti olmamıza rağmen şehirdeki pamuk ekiminin yok denilecek kadar diplerde olması, ekonomik değerinin yüzde yüz karşılığını bulacağı bir ürün olmasına rağmen, değil başka illerden ve yurtdışından yüklü miktarlarda şehre pamuk girdisi var iken Kahramanmaraş PAMUK üretimini neden geliştirmez ki.
Tarım çok geniş bir alan, çokta konuşulacak konu var. ama işin özü ise; her zaman konuşulan bütün sektörlerde olduğu gibi şehirdeki EKONOMİ ve TARIMDAKİ STK muhataplarının sorunlar ve çözüm önerileriyle dertlenip şehir SİYASETİNİN önüne koyması gerekiyor. Belki de en başta yapılması gereken her şeyi devletten beklememek adına önce işi dertlenip uzmanlaşma adına hazırlık yapıp sonrasında siyasetin önüne koymak, bunları yaparken devlet desteksiz nasıl yapılırın mutlaka haritası olması gerekir diye düşünenlerdenim. Bu arada bizim başta Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir ÜNAL ve sonrasında Ahmet ÖZDEMİR, Celalettin GÜVENÇ, Cihat SEZAL, Habibe ÖCAL, İmran KILIÇ gibi değerlerimiz olduğunu unutmamak gerek diye düşünüyorum. Bu gün iktidar partisinin bu kadar güçlü olduğu bir şehirde biz şehrin tarıma dayalı ekonomisini hareketlendirmek adına bir iş yapamıyorsak yarınki gelecek nesiller bugünlere baktığında sadece bizi ayıplarlar ve umarım arkamızdan rahmet okurlar. Bu şehir bizim, bu ülke bizim, gelecek nesillerimiz bizim, geleceğimize tertemiz sayfalar bırakmak istiyorsak eğer, elimizi taşın altına koymalıyız… SELAMETLE