Reis konusuna siyasi gözle veya başka bir takım beklentilerle baktığımızı zannedenler yanılırlar. Önce fanatist siyasetçiliği bir kenara bırakarak meseleye bakmalı. Geçmişte memurlar olarak maaşımızın verilip verilmeyeceğinden endişe duyduğumuz zamanlar oldu, şu oldu, bu oldu. Takılmayalım bunlara. Boş verin siz ekonomiyi, yolları, köprüleri, marmarayları, silahları, araçları, teknolojiyi, sağlığı ve diğer hamleleri. Şu noktadan şu noktaya gelmişler, iyi de etmişler, liderinde, ekibinin de ellerine sağlık.
Artık açın gözünüzü. Başka şeyler de oldu ülkemde. Reis'in Atatürk'le ilgili bütün programlarda söylediği bir cümle var:"Tarihimiz, Cumhuriyet'le başlamıyor." İşte en büyük köprü bu cümle ile kuruldu. Halk, tarihiyle, köküyle, asaletiyle tanışmanın gururunu yaşadı. Çok uzun yıllar, tarihimizin izlerini silmeye çalışanlar, kültürümüzle dalga geçenler, maneviyata sarılanları dışlayanlar ve horlayanlar kaybettiler.
Reis’in lider olduğu dönemleri, o dönemlerde yaşayanları, yaşananları, siyasette ve bürokraside yer alanları tarih farklı yazacak. Kendinden geçen, bayılan, hatta ölmek üzere olan bir topluluğun yeniden dirilmesi olarak kayıtlara geçecek. Tarihi bizzat yaşayan bizler, gelinen noktanın farkında değiliz. Ancak kaybedenler ve sürekli projeler üreterek halkın geçmişiyle bağını koparmaya çalışanlar her şeyin farkındalar…
Balık hafızalı oluşuyla ünlü insanoğlu, geçmişi çok çabuk unutuyor. Nefes alamıyorduk. Sürekli ensemizdelerdi. Öyle badirelerden geçtik ki! Neler yaşandı neler? Yaşı müsait olmayanlar babalarına ve annelerine sorsunlar. O karanlık tarihin canlı tanıkları hala aramızdalar. Okulundan, işinden atılanlar, zindanlarda çürüyenler, sürgüne gönderilenler, mahkemelerde sürünenler, istikbali karartılanlar vs. daha ölmediler. Suçları ne miydi? Ya başörtüsü, ya namaz, ya imam hatipli olmak ya da Allah demekti. Eften püften bahanelerle darbe üstüne darbe yapılıyordu.
Daha kötüsü, yetiştirdikleri dindar maskeli teröristlerle, damarlarımıza giriyorlardı. O teröristler, dindar kimliği kullanarak yapmadıkları rezalet bırakmıyorlar, faturayı ise dindarlara kesiyorlardı. Sonuçta en büyük darbeyi de oradan yedik. Halk, onlar sebebiyle, dindar kesime mesafeli yaklaşmaya başladı. İşte o teröristleri de ülkemin başına bela olmaktan Reis kurtardı. Devletin bütün birimlerine sinsice yerleşen, halkı aldatan, dış dünya ile bağlantısı güçlü olan bu çeteyi, Reis gibi güçlü bir liderden başkası da yıkamazdı zaten.
Gelinen noktada, imam hatiplisi, ilahiyatlısı, dindarı, namazlısı, başörtülüsü, STK lısı kendine bir baksın. İsteyip de yapamayacağı ne var? İstikbal kaygısı taşıyor mu? Sayının çokluğunun kaliteye zarar verdiğini söyleyenler çıkabilir. Kusura bakmayın ama içeriğini doldurmak, gayret göstermek ve fedakarlık yapmak da halk olarak bize düşer. Hiçbir değişiklik aniden olmaz. Zamanla her şeyin altı dolar. Devletin görevi, kapıların ve yolların açılmasını sağlamak.
Farkında olalım ya da olmayalım, mimari anlayışı değişti ülkemin. İnsanlar, Selçuklu, Osmanlı figürleriyle süslemeye başladılar binalarını. Duvarlarda hat sanatları görünüyor. Resmi hediyelerin arasında hüsnü hat eserler başı çekiyor. Açılışlar; dualarla, hocalarla yapılıyor. Beyinlerdeki putlar kırıldı. İnsanımız özgüven sahibi oldu. Bütün dünya, Türkiye’yi, Reis’in çıkışlarını konuşuyor. Dünya devletleri, süper güçler karşısında, konuşma cesareti elde etmeye başladılar. Bu gelişmeleri de dünya tarihi yazacak.
Üzerimize yapılan baskıların artma sebebi de bu gelişmeler. Kriz üstüne kriz yaşıyoruz. Gaye, ekonomik olarak çökerterek Reis’i halkın gözünden düşürmek. Maalesef, işin öneminin farkında olmayan ama Reis’in etrafında dolaşan bazı insanlar da düşmanın değirmenine su taşımaktan başka bir şey yapmıyorlar.
Asla hata yapma lüksümüz yok. Kenetlenmek zorundayız. Köprüyü geçmemize az kaldı. Geldiğimiz yerin kıymetini bilip, bir müddet böyle devam edersek, tarihimizle olan bağımız kopmayacak şekilde güçlü olacak. Bunun da anlamı, Osmanlı tekrar meydana çıkacak ve liderliğe oynayacak. İnşaallah o günleri hep birlikte göreceğiz.