İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara'nın Polatlı ilçesinde STK, muhtarlar ve oda başkanlarıyla kahvaltıda bir araya geldi. Programda bir konuşma gerçekleştiren Soylu, yerel seçimlere bir aydan kısa bir zaman kaldığını anımsattı. Türkiye demokrasisinin batı tarafından sürekli eleştirildiğini ifade eden Soylu, darbe sonrası seçimlerde bile, milletin sandığı ihmal etmediğini kaydetti. Seçime katılım oranlarının her zaman yüzde 85-95 arasında gezdiğini belirten Soylu, sandığın tek ve en büyük güç olduğunu söyledi.
"28 Şubat'ın kamu ve özel bankalara maliyeti 53.3 milyar dolar"
1960, 1971 ve 80 darbelerini anımsatan Soylu, 28 Şubat'ta darbe, yakın zamanda 15 Temmuz, sağ sol çatışmaları, Çorum, Kahramanmaraş olayları, Gezi olayları, 17-25 Aralıklar ve bir sürü hadiseyle milletin sürekli yorulduğunu, devletin, siyasetin sürekli hırpalandığını aktardı. Soylu, "Bunların hepsini birlikte yaşadık. Hem canlarımız gitti, hem zamanımız gitti, hem paramız gitti. 28 Şubat'ın sadece kamu ve özel bankalara maliyeti, Meclis araştırma raporuna göre 53.3 milyar dolardı. Ülkeye toplam maliyeti 300-400 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Gezi olayları aynı şekilde. Ülkede faiz yüzde 3,5-4 seviyelerine inmişti, 100 milyar dolarlık yatırım paketi açıklamıştı, IMF'ye tüm borçlarımızı ödemiştik. 8 ağacı bahane ettiler, ortalığı yakıp yıktılar. Almanya'dan Fransa'dan, Avrupa'nın değişik kentlerinden güya aktivistler geldi. Sadece 8 tane ağaç için mi geldiler? O Gezi olaylarının da ülkeye 160 ile 250 milyar dolar arasında ekonomik maliyeti olduğu hesaplanıyor. 28 Şubat dönemlerinde güya imam hatiplerin önünü kesmek istediler, katsayılarla oynayıp öyle bir pranga getirdiler ki meslek liselerinin tamamına darbe vurdular. Bir dönem, eğitimli ara eleman yetiştiremedik. Sanayicilerimiz, sektör temsilcilerimiz çok iyi bilirler, eğitimli kaynakçı, tornacı bulmak, elektrikçi bulmak sorun haline gelmişti, sanayi odaları feryat etmeye başlamışlardı. Bunlar bir parti kavgası olan işler değildir. Bunlar ülkenin tamamını ilgilendiren meselelerdir. Bunların hiçbirisi sadece birkaç siyasetçinin basiretsizliğiyle olabilecek işler değil. Biz bunlarla uğraşırken batılı ülkeler kendi kalkınmalarına yatırım yapıyordu. Hepsi siyasal istikrarın nimetlerinden istifade ediyordu. Gençlerine, ekonomilerine, eğitimlerine yatırım yapıyorlardı" şeklinde konuştu.
"Demirtaş'a özgürlük istiyorsunuz"
"Ülke ne kaybetti" diye dertlenmek yerine "ben ne kazanırım" diye düşünen siyasi anlayışlardan sıyrılmak istediklerini ifade eden Soylu, "Lafı eğip büken, diline getirip de 'bizim darbecilerle, komplocularla işimiz olmaz, bizim hiçbir terör örgütü ile işimiz olmaz, FETÖ'sü de, DHKP-C'si de, PKK'sı da bir terör örgütüdür, bizim bunlarla da bunları sevenle de işimiz olmaz' diyemeyen anlayışı, artık bu ülkenin gündeminin dışında bırakmak istiyoruz. HDP ile beraber olmayın, HDP eşittir PKK. Zaten onlar da inkar etmiyorlar, diyoruz, anlatamıyoruz. DHKP-C terör örgütüdür, onlarca terör eylemi var, yüzlerce cana kıymış, şunlara moral vermeyin diyoruz, anlatamıyoruz. Hapishanede ziyaretlerine gidiyorsunuz, Demirtaş'a özgürlük istiyorsunuz, bu yanlış iştir, siyasi partiler terör örgütleriyle yan yana gelmez diyoruz zinhar, yine anlatamıyoruz" diye konuştu.
"Saadet Partisi'ne ne dediler de çorbanın içine kattılar"
"Hayatım boyunca siyasetin içinde oldum, çok değişik işler gördüm ama ben bu CHP'nin HDP ile ve bu illegal yapılarla ne işi olduğunu hala anlayabilmiş değilim" diyen Soylu, "Kendini cumhuriyetçi çizgide tarif eden bir siyasi partiyi getirip de FETÖ-PKK-DHKP-C çizgisine neden ve nasıl yasladılar, bunu tabanlarına nasıl anlattılar anlayabilmiş değilim. Saadet Partisi'ne ne dediler de bu çorbanın içine kattılar? Güya milliyetçi çizgide olduğunu iddia eden İYİ Parti'ye ne fısıldadılar da PKK ile yan yana getirdiler ben bunu anlayabiliyor değilim. 6-7 yıldır Türkiye'nin başına bir çorap örmeye çalışıyorlar ve bugün içinde PKK'nın da FETÖ'nün de olduğu, bunları koordine eden küresel güçlerin de olduğu bir yapıyla, milletin karşısına çıkıyorlar. Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerinden buradaki tezgahı yutturmaya, HDP'yi ve PKK'yı gizlemeye çalışıyorlar. Esasen bugün bir yerel seçimle, kapana sıkışan PKK'ya bir tünel açmaya çalışıyorlar. Kabul etsinler veya etmesinler, bugün şer ittifakının asıl fonksiyonu, sıkışmış PKK'ya bir tünel açmaktır. Dertli olan PKK'dır, dertli olan PKK'ya binlerce tır silahla yatırım yapandır. Dertli olan, PKK/PYD'ye istediği terör devletini kurduramayandır. Dertli olan 'Azez'e girme, Afrin'e girme' dediği Türkiye'ye laf geçiremeyendir. Derdi olan uyuşturucuyla, terörle kora kor bir mücadele veren Türkiye'ye bir türlü diz çöktüremeyendir" ifadelerine yer verdi.
"PKK'ya katılan 800 kişi teslim oldu"
PKK ile mücadele kapsamında güncel verileri aktaran Soylu, eskiden örgüte yıllık katılım rakamlarının binlerle ifade edildiğinin altını çizerek, "2017 ve 2018 yıllarında toplam 294 kişi PKK'ya katılmış. Teslim olanların sayısı ise 2017 ve 2018 yıllarında toplam 800 kişi. Bu teslim olan 800 kişinin de 350 kişisini aileleriyle konuşarak ikna yöntemiyle getirdik. 2019 için teslim olan PKK'lı terörist sayısı 42. Bunların 27'sini ikna ederek getirmişiz. Ellerinde olanı dahi koruyamıyorlar, 700 kişi kaldı dağ kadrolarında. Bu hali sağlayan, verdiğimiz mücadelenin büyüklüğüdür. Biz terörle sadece kolluk mücadelesi veriyor değiliz, stratejiyi değiştirdik. Terörizmle de mücadele ediyoruz. Terörü besleyen tüm unsurlarla mücadele ediyoruz" dedi.
Soylu, insansız hava aracına (İHA) bir yazılım geliştirdikleri müjdesini verdi, bundan sonra teröristlerin dağlarda yürümesinin dahi mümkün olmayacağını, kafalarını bile çıkaramayacaklarını kaydetti.