Bakan Çavuşoğlu, CNN Türk canlı yayınında, Türkiye'nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzuru getirmek amacıyla başlatılan Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Harekatın amacının terörle mücadele olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, hedeflerinin YPG/PKK teröristlerini Türkiye'nin güney sınırından temizlemek olduğunun altını çizdi.
Çavuşoğlu, bölgedeki tutuklu DEAŞ'lıların durumuna ilişkin, "YPG'li teröristler, DEAŞ'lıları ellerinde silah olarak tutuyor. Bir terör örgütüyle mücadele ederken, başka bir terör örgütünü pazarlık konusu yapıp da bu harekatın meşruiyetini sulandırmaya kalkmasınlar. Bizim DEAŞ'a karşı da diğer terör örgütleriyle mücadelede de yaptıklarımız ortada." ifadelerini kullandı.
ABD, Avrupa Birliği (AB) ve bazı Orta Doğu ülkelerinden gelen DEAŞ'ın tekrar dirileceği ve bölgede insani kriz ortamının doğacağı yönündeki eleştirilere cevap veren Çavuşoğlu, DEAŞ ile mücadele konusunda hiçbir ülkenin Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kadar katkıda bulunmadığını belirtti.
Çavuşoğlu, DEAŞ'tan temizledikleri Fırat Kalkanı Harekatı bölgesi ve Afrin'deki durumun bunun kanıtı olduğunu ifade ederek, "Harekatı sulandırmak veya karşı çıkmak için bu tür bahaneleri öne sürüyorlar." şeklinde konuştu.
"Uluslararası hukuktan kaynaklanan hakkımız"
ABD, Fransa ve İsrail gibi ülkelerin YPG/PKK terör örgütünü kullanarak Suriye'yi bölmeye çalıştığını anlatan Çavuşoğlu, "Biz uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı kullanıyoruz, buraya terör hedeflerini temizlemek için giriyoruz." ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, Adana Mutabakatı'na göre de rejim gereğini yapamadığı durumda Türkiye'nin teröristleri temizlemek için gerekeni yapma hakları olduğunu kaydederek, harekat öncesi de hem diğer ülkelere, hem uluslararası kurumlara, hem de rejimin İstanbul'daki başkonsolosluğuna gerekli bildirimlerde bulunduklarını anımsattı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın ekonomik yaptırım tehditlerine de tepki gösteren Çavuşoğlu, "Trump, Türkiye'nin önemini biliyor, PKK'nın ne olduğunu da iyi biliyor ancak ABD'nin içinde farklı baskılar var. Hepsi de bu terör örgütünü müttefik olarak görmeye başladı. Buna (ABD'li Cumhuriyetçi Senatör) Lindsey Graham da dahil." dedi.
"Esas derdi Türkiye değil"
Bakan Çavuşoğlu, "Graham'ın esas derdi Türkiye değil. 'Burada eğer bunlar (YPG/PKK) olmazsa bu sefer İran gelir, Rusya gelir, rejim gelir. Üçü de aynı şey demektir zaten. YPG, durursa onlar giremez.' diye düşünüyor. Bunu kendisi de söyledi zaten. Bu tehditlerden hiçbir şey çıkmaz." ifadesini kullandı.
Konunun Türkiye için ulusal güvenlik meselesi olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Kim ekonomik yaptırım tehdidinde bulunursa bulunsun, bu bizim için beka meselesidir. Bu konuda ülkemizin, milletimizin, devletimizin geleceği için ne gerekiyorsa onu yaparız. Şu dönemde de gördük ki müttefiklerimiz bile terör örgütü tarafında meyil gösteriyor. Türkiye gibi bir müttefikin arkasında durmuyor. Demek ki yarın Türkiye'nin başına daha büyük bir şey gelse bunlar, Türkiye'nin yanında durmayacak. Biz teröristlere karşı kendi tedbirimizi kendimiz almak zorundayız. Sabrettik ama sonunda kendi adımımızı attık."
Çavuşoğlu, yaptırım noktasında Türkiye'ye yönelik bir adım atılırsa gerekli karşılığı vereceklerini aktararak, harekata yönelik eleştirilerde bulunan ülkelerin samimiyetten yoksun olduğu değerlendirmesini paylaştı.
Suriye'de anayasa komisyonu dahil siyasi olarak yeni bir süreç başladığı durumda, bu ülkenin toprak bütünlüğü temelinde Suriye ile ilişkileri normalleştireceklerini belirterek, "(Beşşar) Esed, bugün Suriye'yi de normalleştiremez, Suriye'nin ilişkilerini de kimseyle normalleştiremez. Esed, bu kadar insanı öldürdükten sonra Suriye'yi birleştiren kişi olamaz. Bir milyon insanı öldüren bir insanla neyi oturup konuşacaksın ki?" diye konuştu.