Türk Kanser Araştırmaları ve Savaş Kurumu Antalya Şubesi tarafından Prof. Dr. Mustafa Samur anısına düzenlenen “Onkolojide İz Bırakanlar Zirvesi” Regnum Carya Otel'de gerçekleştirildi. Zirveye katılan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bir siyasetçinin kanserli hasta yakını olma deneyimini, ulusal ve uluslararası arenada Türkiye'yi kanser alanında temsil eden bilim adamları ve Antalyalı iş adamlarıyla paylaştı.
Anlamlı törende bilim adamları ile bir arada bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade eden Çavuşoğlu, “Mustafa Özdoğan'ı rahmetli annem akciğer kanseri olduğu zaman tanıdım. O zaman anneme Alanya'da teşhis konulduktan sonra, Ankara'da emin olmak için teşhisleri yaptırdık. Daha sonra tedavi aşamasına geçtik ve o dönemde 47 ülkenin Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin Başkanıydım. İlk defa bir Türk ve ilk defa bir Müslüman olarak, bu göreve gelen kişi olarak, büyük bir sorumluluk. Hayat bizi o zaman başka bir sorumlulukla, yükümlülükle baş başa bıraktı. Orayı yönetirken rahmetli anacığımın hastalığını yönetmekle karşı karşıya kaldım. İlk defa ailemizden bir kişi kanser hastalığına yakalanmıştı" diye konuştu.
"Annemle 10 gün aralıksız vakit geçirdim"
Her insanın çevresinde kanser hastası olduğu zaman söylesek mi söylemesek mi diye tereddütte kaldığını aktaran Bakan Çavuşoğlu, “Tedavi karşısında ne yapmalıydık? Öncelikle hastanın ailesinin yanında olması çok önemli. Yurt dışında ya da Ankara'da tedavi ettirebilirdik. İmkanımız vardı. Hastanın kendi ailesinin yanında olmasının önemini anladık. Ama ailemiz Antalya'daydı. Bize Prof. Dr. Mustafa Özdoğan'ı tavsiye ettiler. Mustafa hoca ile tanışır tanışmaz, annemi ona emanet ettik. O süreçte kanser hastasının sadece alacağı ilaç ve tedavi değil, nasıl yönetileceğini ondan gördük, öğrendik. Rahmetli annemin hastalığı 3. dereceydi, 6-8 ay yaşar dediler, 16 ay yaşadı. AKPM görevim bitti, son 10 gün annemle aralıksız vakit geçirdikten sonra hakkı rahmetine kavuştu. Bu süreçte öğrendiğimiz bir şey de, devlet ve hükümet olarak bu teknolojileri yakından takip edip, hemen onaylandıktan sonra ödemesini devlet olarak yapmanız gerekiyor. Bugün kanser tedavisinin tamamını devlet ödüyor. Ama yeni ilaçları devletin takip edip zamanlıca komisyondan geçirip listesine alması gerekiyor. Bu tür ilaçların ödenecekler listesine alınmasına küçük de olsa katkı sağladığım için ayrıca mutluyum" dedi.
Çavuşoğlu ayrıca kalp yetmezliği olan bir yakınlarına suni kalp takıldığını aktararak bunu gördükten sonra bu cihazların devlet tarafından tamamının karşılanmasına vesile olduklarını aktardı.
"Personelimizi yurt dışına kanser tedavisi için göndermiyoruz"
Bakan Çavuşoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bakanlık olarak eskiden kanser olan personelimizi tedavi için yurt dışına görevlendiriyorduk. Bu tedavilerini alabilmeleri için tayin oldular. Eğer Türkiye'de tedavisi yoksa personelimizi yurt dışına gönderiyoruz. Türkiye'de artık kanser tedavisi en iyi şekilde yapılıyor. Bizim kendi personelimiz bu amaçla göndermiyoruz, haksızlıkta olmaması gerekiyor.”
"Bizi onlar gururlandırıyor"
Bir ülkenin yumuşak gücünün kalıcı olduğunun altını çizen Bakan Çavuşoğlu, "Ülkemiz en zengin ülke değil ama en cömert ülkedir. İnsani ve kalkınma yardımında son 5 yıldır dünyada birinci sıradadır. Bu yardımların içinde sağlık hizmetleri de var. Bugün dünyanın her yerinde hastane kuruyoruz, çok sayıda hastayı ülkemizde tedavi ediyoruz. Bir o kadar da insanı ülkemizde eğitiyoruz. Türkiye'nin itibarını en çok yükseltenler de yurt dışında çalışıp doktor bilim adamı olup orada buluşlar yapan burada Türk bilim adamı var demesi bizleri gururlandırıyor.”
Bakan Çavuşoğlu, konuşmasının ardından zirve çerçevesinde düzenlenen yarışmada proje dalında dereceye girenlere ödüllerini takdim etti.