Televizyonlarda Anıtkabir ve 1o Kasım komedileri gırla gidiyor yine. ‘M. Kemal şöyle kaçar, şöyle uçardı efsaneleri iki gündür ülke gündeminin neredeyse ilk maddesi oldu. Bu çok ayıp ve ilkel toplumlara ait bir davranış. Televizyonda bol bol Atatürkçülük üstüne yalanlar söylüyorlar iri iri akademisyenler. Gerçi bu taife resmî ideolojinin tarihçileridir ki, yakın tarih üstüne yazdıkları kitap ve söylediklerinin çoğu yalan ve uyarlamalı… bilgilerle dolu.
Ben Atatürkçü değilim, itirazı olan var mı? Niye Atatürkçü olayım? Kendimi Atatürkçü hissedecek kadar sığ ve dogmatik kafalı görmüyorum. Atatürkçü olmak millet kimliğimi ifade etmeye yetmiyor?
“Atatürkçüyüm” demek, peşinen bir ideolojiyi dayatmak mânasına geliyor? “Çü, cü, çülük” gibi ekler bir ismin etrafında kalıplaştırma ve aidiyet hissettirme mecburiyetine dönüşüyorsa bunun içinden Türk milletine mensubiyet çıkabilir mi? “Atatürkçü” olmak, umumi, içtimaî ve topyekûn millete ait bir ihtiyaç mıdır? Yoksa bir zümrenin fikr ü zihniyetinin aforizması mıdır? “Atatürkçü değilim” demek, Türk millet ve devletinden azledilmek ve çıkmak mânasına mı gelir?
Dahası, “kendimi Atatürkçü hissetmiyorum ve böylesine idolleştirilen bir isim üzerinden millet kimliğimi pekiştirmeye gerek görmüyorum” demek mevcut
yasalara göre suç mudur? Adalet Bakanlığı bunları detaylarıyla açıklamalıdır. Bir insana resmî kurumlar üstünden “Atatürkçüyüm” dedirtmek, ülkenin “Tek Adam” doktriniyle idâre edildiği mânasına gelmez mi? Bir insanı “Atatürkçüyüm diyeceksin” yönünde psikolojik baskı altında tutmak, “Tek Şef” devletçiliğinin devam ettiğini göstermez mi? Bu ülkede insan devlet kurumlarına bağımlı olduğu içindir ki, “Atatürkçüyüm” demek zulmüne maruz kalıyorsa, insan hâlâ kendini “Atatürkçüyüm” demek mecburiyetinden hissediyorsa, kişiye matuf ideolojik despotizm devam ediyor demektir ki, TBMM bu zorbalığın icabına bir an önce bakmalıdır. “Atatürkçüyüm diyeceksin” baskısı var mı, yok mu? Bu ülkede yaşayan herkes resmî ağızdan duymalıdır bu açıklamayı. Sorulduğunda “Atatürkçüyüm demek zımnî olarak bir anayasa mecburiyetidir” deniliyorsa, bu talihsiz ve olumsuz durumun devam ettiği de açıklanmalıdır ki, vatandaş daha ifade ve düşünce hürriyetine kavuşmadığını bilsin. İnsanın içinden gelmeden “Atatürkçüyüm” demeye mecbur bırakılması iradeye ve hürriyete yapılan bir darbe olarak görülüyorsa ve ülkede bu istikamette bir anlayışın hâkim olduğu söylenip dillendiriliyorsa şayet, devlet ve hükümet bu durumu netleştirmelidir. “Saltanat karşıtıyım ve cumhuriyetçiyim” demenin bir mantığı olabilir, fakat “Atatürkçüyüm” demenin bir mantığı yoktur.
Her vatandaş “Atatürkçü olacak” diye anayasada bir madde var mı? Milletin her bir ferdi “muhakkak ki Atatürkçü olacak ve Atatürkçüyüm diyecek” diye bir kanun maddesi var mı? Eğer gerçekten yoksa devlet bunu ilân etmeli ve insanlara bir gün “Atatürkçüyüm” demek mecburiyetinde kalmayacağı sevincini yaşatmalıdır. “Atatürkçü değilim” demek 5816 Sayılı Kanuna muhalefet etmek midir? Oysa bu kanunun meriyette olması dahi ülkenin “Tek Adam” ideolojisinin zilliyetinden kurtulamadığını göstermez mi? Kanunlar, hâkim ve savcılara mahkemede vatandaşa Atatürkçülüğünün sorulması yönünde bir yetki vermediği âşikardır? Hâkim ve savcılar, vatandaşa “Atatürkçüyüm demek bir kanun gereğidir” diye ahkâmda bulunmadığına göre ve böyle bir kanun yetkisi mahkemede dahi yoksa diğer kamu sahalarında insanların “Atatürkçüyüm” demeye icbar edilmesi veya böylesine zulüm ihtiva eden bir sualle karşı karşıya bırakılması kanunsuzluk değil midir?
“Filan Atatürkçüyse ben Atatürkçü değilim” diyenler, aslında Atatürkçüdür. Bir Atatürkçü muarızının duruşunu beğenmediği için “öyleyse ben Atatürkçü değilim” diyenler yalan söylüyorlardır. Çünkü fikren ve zihnen Atatürkçülüğün dikte ettiği bir yoldadırlar. Aslında “Atatürkçü” olup “Atatürkçü değilim” sözünü bir tepki olarak söyleyenlerin tavrı ciddiye alınamaz. Meşhur Atatürkçü Nadir Nadi’nin “Çağdaş uygarlığa sırt çevirmek Atatürkçülükse biz Atatürkçü değiliz” demesi büyük bir yalandır. Aynı Batıcı dünya görüşünü paylaştığı Atatürkçülük onları arzu ettikleri “uygarlığa” götürecek bir yol olduğu içindir ki asıl derdi Atatürkçü iktidarın paylaşılmasındaki meseledir.
Hâsıl-ı kelâm, Atatürkçü zihniyette olup da moda kabilinden “Atatürkçü değilim” diyenlerin çeşidi çoktur. Bu taife ile millet ve medeniyet görüşünden tutun da fikren, zihnen, kalben benzerlik taşımaktan Allah’a sığınırım.