Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrasında düzenlediği basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulunan İbrahim Kalın, CHP'li Engin Özkoç'un Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik sözlerinin bir insana ait sözler olmadığını söyledi.
“Bir mutabakata varma ümidi ile gidiyoruz“
Bahar Kalkanı Harekatı ile son günlerde rejime ciddi kayıplar verildiğini belirten İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Moskova ziyaretinde Putin ile İdlib konusunun görüşüleceğinin altını çizdi. “İdlib'de yaşanan hadiseler çerçevesinde ortak anlayışla bir mutabakata varma ümidi ile gidiyoruz“ ifadelerini kullanan Kalın, Türkiye'nin Suriye konusundaki beklentisini yineledi.
Suriye'de yaşananların bir mülteci krizine sebep olduğunu söyleyen Kalın, Avrupalıların mültecileri başkasının sorunu olarak gördüklerini ve bugün panik halinde göçü durdurma çabası içinde olduklarını belirtti. Mülteci krizine bir çözüm bulunması için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yoğun bir diplomasi trafiği yürüttüğünün altını çizen Kalın, mülteci konusunda Türkiye'nin de bir kapasitesi olduğunu belirterek, Suriye meselesine çözüm ararken Türkiye'ye verilen sözlerin de yerine getirilmesinin önemini hatırlattı. Kalın, mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönüşünün sağlanması için şartların Suriye tarafında oluşturulması gerektiğinin altını çizdi.
Libya'da Hafter yönetiminin ilan edilen ateşkesi her gün ihlal ettiğini belirten Kalın, uluslararası toplumun da bunu görmesi gerektiğini belirtti. Türkiye'nin meşru Libya hükümetinin yanında olmaya devam edeceğini ifade eden Kalın, Kabine toplantısında Doğu Akdeniz'deki gelişmelerin de ele alındığını söyledi.
Korona virüs salgını ile ilgili toplantıda değerlendirme yapıldığını söyleyen Kalın, Türkiye'de tedbirlerin çok disiplinli bir şekilde uygulandığını ifade etti. Kalın, Türkiye'nin bu konuda teyakkuz halinde olmasının normal olduğunu, Türkiye'de bu konuda hasta olmadığını söyledi.
“Bir insana ait olabilecek sözler değildir”
CHP'li Engin Özkoç'un Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik sözlerinin hatırlatılması üzerine Kalın, “Söz insana mahsus bir haslettir. Bugün edilen o sözler söz değildir. Bir insana ait olabilecek sözler değildir. Yapılan suçlamaları cevap vermeye değer bulmuyoruz ama hakkın teslimiyeti açısından birkaç hususu ifade etmek zarureti hasıl olmuştur, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milleti ile ne zaman bir düşmanı ile mücadeleye başlasa, bu PKK olabilir, bu onun Suriye'deki PYD-YPG gibi uzantıları olabilir, bu FETÖ terör örgütü olabilir, DEAŞ olabilir, eli kanlı Esed rejimi olabilir, CHP zihniyetinin bir şekilde ortaya çıktığını, düşmanlarla aynı safta yer aldığını görüyoruz. Milletimiz biz eli kanlı PKK ve onların uzantıları ile mücadele ederken, onların yanında saf tutan, siyasi uzantıları ile ittifak yapanlara ne isim verileceğini gayet iyi bilir. Biz bu ülkeyi eli geçirmek ve emperyalist güçlere peşkeş çekmek isteyen FETÖ terör örgütüne karşı mücadele ederken, onlara kol kanat germeye çalışanlara ne isim verileceğini gayet iyi bilir. Biz DEAŞ terör örgütü ile her cephede göğüs göğse mücadele ederken Türkiye'nin bu mücadelesini gölgelemeye, lekelemeye ne isim verileceğini halkımız gayet iyi bilir. Esed rejimi ile biz mücadele ederken, orada varil bombalarının, intikam tugaylarının sahibi olan kişilerle yan yana duranların, gidip fotoğraf verenlerin isminin ne olduğunu milletimiz gayet iyi bilir” diye konuştu.
“Olumlu bir takım gelişmelerin olduğuna dair işaretler alıyoruz”
Erdoğan-Trump görüşmesinde gündeme gelen hava savunma sistemi ile ilgili konuda gelinen son noktanın sorulması üzerine Kalın, “İlgili birimler arasında bu konunun değerlendirmesi devam ediyor. Bir takım mesajlar geliyor, olumlu bir takım gelişmelerin olduğuna dair işaretler alıyoruz” diye konuştu.
“Mülteci krizinin sorumlusu olarak Türkiye'yi göstermeye çalışan çevreler aynaya bakmalıdır”
Yunanistan'ın mültecilere uyguladığı insanlık dışı durum ve AB'nin iki yüzlü politikalarına ilişkin Sözcü Kalın, “Biz kimseyi iradesi hilafına zorla tutamayız. Karşı tarafın da uluslararası hukuk ve insani hukuk çerçevesinde bu insanları alma mecburiyeti vardır. Burada bir Avrupa merkezli istisnacılık kabul edilemez. Mültecilere nasıl muamele edildiğini görüyoruz. İnsan hakları, insan onuru, temel yaşam hakkı gibi kavramları sürekli dile getiren Avrupalıların bu yaşananlar karşısında nasıl tavır alacağı çok önemli. AB temsilcilerinin gelip orada fotoğraf vermesi, destek olması kendi bilecekleri bir şey ama bu güne kadar 100 bin civarında mülteci almış olan Yunanistan'a acilen yüzmilyonlarca Euro yardım fonunu harekete geçirebilen AB'nin, 4 milyon civarında mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye söz konusu olduğunda bürokrasiden, mevzuattan bahsetmesi çifte standarttır. Mülteci krizinin sorumlusu olarak Türkiye'yi göstermeye çalışan çevreler aynaya bakmalıdır. Bizim amacımız kapıları açmak suretiyle suni bir kriz oluşturmak, buradan siyasi baskı oluşturmak, bir takım menfaatler elde etmek asla değildir” şeklinde konuştu.
AB Konseyi Başkanı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görüşmesinde mültecilere yönelik yardımlar konusunda somut bir karar alınıp alınmadığı sorusuna cevap veren Kalın, “Bugün somut bir öneri sunulmadı. Fakat bununla ilgili bir çalışma yapıldığı mesajı iletildi. Biz bunu somut olarak görmek isteriz” ifadelerini kullandı.