Merkez
Merkez Efendi
Dünyanın merkezi
Türkiye'nin merkezi
Ve yol !!!
Aslında insan ilk günden itibaren, günün öncesinden itibaren; yoldadır, yolundadır, candadır, canandadır. Can ötesidir, canını veresidir, candandır.
Ufuklar, ufuklar.
Kafamızı kaldırıp baktığımız zaman ufuk çizgisine rahatlatır insanı ve içini, ufuklar.
Yoldan önce yol arkadaşım. Önce insan, sonra eşya geliyor. Aslında güzel yaşayanlardan Cahit Zarifoğlu’da öyle dememiş miydi? Ne çok değer verdik, ekip biçip gidecektik. Ne oldu bize? Kendimiz kendimizi mi ektik dünyaya? Her bir parçamız mevki, makam, şan, şöhret, para, pul olarak mı karşımıza çıktı acaba?
Dört inanmış adam…Ankara yollarında beyaz güvercinle. Her inişte Sübhanallah: Allah'ım seni tesbih ederim, Sen Mukaddessin, Sen Mükemmelsin, Sen tüm noksanlıklardan uzaksın.
Her yokuşta Allah’u Ekber: Allah'ım tek büyük Sen’sin. En büyük Sensin. Sen’den yine Sana sığınırız.
Her düzlükte Elhamdülillah: Teşekkür ederiz Allah'ım, tüm hamdler, teşekkürler Sana’dır, Sen razı oluncaya kadar Sana teşekkür ederiz, razı olduktan sonra yine Sana teşekkür ederiz, Allah'ım!
Yollar akıp gidiyor… Dört siyah tekerin altında, siyah asfaltın üzerinde. Hak yolunda koşa koşa devam ediyor. Rabbimiz Adiyat suresinde:
Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla
1. Andolsun (cihadda) o harıl harıl koşan (at)lara!
2. (Koşarken tırnaklarıyla) çakıp kıvılcımlar saçanlara!
3-4-5. Sabahleyin baskın yapanlara, (geçtiği yerde) tozu dumana katıp (düşman) bir topluluğun ortasına dalanlara ki!
Yol ve tercih aslında insana bağlı. İnsan yolunu kendi çiziyor, kendi yetiştirilme tarzına göre ve bulunmuş olduğu yolun doğru yol olduğunu zannederek devam ediyor. İnsan için ufuklar önemli. Başını kaldırıp ufka bakabilmeli, hizasını çizebilmeli doğruya göre, ufka dalabilmeli, ufuk insanlardan arkadaşları olabilmeli, yol arkadaşları ufuk çizgisinde ufuk işler yapabilmeli,
Yol ve yolun vermiş olduğu mücadele…
Engeller: Zaman veya zamansızlık!
Namaz…
Bir güzel insan:”Eğer Hacc’a giderken bir vakit namaz geçireceğini bilsen gitme o kutsal göreve” der.
Namaz çünkü geçirilemez.
Amacımız helal, aracımız da helal olmalı ve bu yolda eğer haram olma ihtimali olan bir şey varsa, dur o yolda.
Çıkmaz sokağın olsun o yol. Girme!
Bu dikkatle yol almalısın, yol arkadaşlarınla birlikte
Yoksa vay sana! Vay o yola! Vay o yolun sonundaki güzel dediğin hedefe!
Rabiatül Adeviye (R.A) yollarında çok namaz kılarak düşmüş Kabe yollarına. Varmış Kâbe’ye, bakmış yerinde yok!!! Demişler ki Rabia’ya “Sen namazla geldin Kabe’ye, biz niyazla Kabe'yi yanımıza aldık.”
Namaz, niyaz gönül işleri bunlar. Gönlüne hele bir bak? Ne alemdesin? Niyazla Kabe'yi yanına alabiliyor musun? Yoldaş.
Yoksa şekile takılmış bir halde misin ki o hal muhal.
Muhal olmayan hal bu hal: Çıktığımız yolda hedefimize doğru adım adım ilerlemeye devam.
My name is eight bilion & 8 milyar insanlık âlemi benden ve yol arkadaşlarımdan beklemekteler. Hidayet ve Hidayet’e erdirecek çalışmaları.
İyi insan! Sen! Kendini bir kişinin hidayetine vesile olarak nice maddi işlerden daha önemli bir iş yaptığının farkına varma zamanın gelmedi mi?
İyi insanlarla birlikte, sevgiyle güzel projelere imza atma, kendi rahatımızdan geçerek insanlığa fayda sağlama, şehrimizin, ülkemizin, dünyanın gençliğine el atma zamanı.
İşte bu zaman o zaman. Bu yol o yol.
Durun ey kalabalıklar durun! Bu yol çıkmaz sokak, yerine & Haydi güzel insanlar! Birlikte çıkalım bu yola. Dünyanın bize, çalışmalarımıza ihtiyacı olduğunu bilerek.