Alman devlet televizyon kanalı ARD'nin “ttt titel thesen temperamente” adlı programında gösterilen “Unutulan Katliam-Atatürk Alevileri Nasıl Öldürdü” adlı belgeselde, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün Hitler ile kıyaslanmasını kınayan Çelik, konuya ilişkin şunları dedi:
“Almanya'da bir Alman televizyonunun Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e dönük çirkin yayınını en şiddetli şekilde kınıyoruz. Bunu asla kabul edilemez bulduğumuzu ifade ediyoruz. O yapılan yayının kesinlikle basın özgürlüğü ile alakası yoktur. Gereğinin yapılması için ilgili bakanlıklarımız harekete geçecektir. Oradaki vatandaşlarımız da gereken tepkiyi gösterecektir. Bu yayın kuruluşu derhal Atatürk'ün manevi şahsiyetinden ve milletimizden derhal özür dilemelidir.”
Güngören Belediye Başkan Yardımcısı Veysel İpekçi'nin, kendisini görüp ayağa kalkmayan bir belediye çalışanına, "tuvalet önünde oturma" cezası vermesine ilişkin de bir değerlendirmede bulunan Çelik, “Enes gözlerinden öpüyoruz. Seninle beraberiz. Sana yapılan bu çirkin davranışı asla kabul etmiyoruz. Bu belediye başkanı görevden alınmıştır.
İstifa eden şahsın belediye meclis üyeliğine devam etmesini de uygun bulmuyoruz. Enes kardeşimize bir kere daha sevgilerimizi gönderiyoruz” ifadelerini kullandı.
Çelik, Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Müzik Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi Ceren Özdemir'in öldürülmesi ile ilgili, “Ceren'i kaybederken hepimiz de insanlığımızdan bir parçayı kaybettik. Son derece üzücü bir şey, hepimizin kahrolduğu bir kayıp. Cumhurbaşkanımız da annesi ve babasıyla görüşme gerçekleştirdi. Bundan sonraki süreçte Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız olaya müdahil olmuştur.
Bu kişinin en ağır cezayı alması için bakanlığımız olaya müdahildir. Adalet Bakanımız gereken soruşturmanın başladığını ifade etti, bir zaaf var mıdır, cezaevi yönetimi ile ilgili bir eksik, ihmal var mıdır bunlarla ilgili olarak gereken araştırmalar yapıldıktan sonra kamuoyu ile paylaşılacaktır. Cumhurbaşkanımızın kadına dönük şiddetle ilgili mücadele konusundaki talimatları çok nettir. En önemlisi kültürel, ahlaki hassasiyetlerin giderek daha da güçlenmesi için şiddetin toplum hayatının her alanından uzaklaştırılması, özellikle kadına dönük şiddete yönelik özel bir mücadele biçiminin geliştirilmesi için gereken hassasiyetlerin oluşturulması gerekiyor. Her türlü şiddet medeni toplum yapımızda oluşturulmaya çalışılan kayıptır. Bu olayın adli yönleri var, diğer tarafları var.
Hep beraber bunu takip etmeye devam edeceğiz. Ceren'in vasiyetine uyarak kendisinin doğum gününü kutlayarak rahmetle anıyoruz. Sözün bittiği yer. Aile Bakanlığımız ve Adalet Bakanlığımızın yaptığı çalışmaları parti olarak hassasiyetle takip edeceğiz” açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, İngiltere, Fransa ve Almanya ile Londra'da yaptığı dörtlü zirveye ilişkin de bilgi veren Çelik, şunları kaydetti:
“Dörtlü Zirve'de Barış Pınarı Harekatındaki müttefik ülkelerin gösterdiği yanlış tepkiler, göç konusu masaya yatırılmıştır. Güvenli Bölge oluşturulması ve mültecilerin geri dönüşünü gönüllü bir şekilde kolaylaştıracak bir takım yerleşim yerleri oluşturulması ile ilgili planları cumhurbaşkanımız liderlere iletti. Dörtlü Zirve'nin düzenli olarak yapılması kararı verildi ve Şubat ayı içerisinde ikinci toplantı gerçekleşecektir.”
NATO Liderler Zirvesine de değinen Çelik, Türkiye'nin, NATO'nun geçmişinde parlak bir sicile sahip olduğuna dikkat çekerek, “NATO'nun geçmişinde nasıl başarılı bir sicile sahipsek NATO'nun geleceğinde de aynı iddialara sahip olduğumuz bu zirvede bir kere daha teyit edilmiştir. NATO Zirvesinde herkes Türkiye'nin gücüne ve NATO için vazgeçilmezliğine vurgu yapmıştır. Dünyanın çeşitli yerlerinde NATO hakkında söz söyleyemeyeceklerin bizim NATO içindeki varlığımızı sorgulayan sözlerinin ne kadar boş olduğu da bir kere daha görülmüştür. Doğu kanadı Güney kanadı gibi ayrımlara karşı çıktığımızı, güvenliğin 360 derece temelinde ele alınması gerektiğini bir kere daha Liderler Zirvesinde dillendirmiş olduk. Türkiye'nin kendi güvenliği için aldığı tedbirlerin aynı zamanda NATO'nun güvenliği için alınmış bir tedbir olduğunun herkes farkında. İyi terörist kötü terörist şeklinde ayrım yapanların Cumhurbaşkanımız buradaki çelişkileri ve çifte standartları yüzlerine söylemiştir. Türkiye'nin terörizmle mücadelesinin ilkelere dayanan bir mücadele olduğunu, bir terör örgütüne karşı başka terör örgütünü tercih edenlerin ise bu ilkelerden her geçen gün uzaklaştığını ifade etmiştir. Fransa'nın eleştirileri vardı. Macron'da Türkiye'nin ittifak içerisindeki gücünün ve öneminin farkındadır” ifadelerini kullandı.
İnfaz sistemi ile ilgili ana muhalefet partisinin eleştirilerini değerlendiren Çelik, “Ne kadar ayıp bir şey. Her yasal düzenleme sonrasında ortaya çıkan toplumsal eylemleri o toplumsal eylemlerin öncesindeki yasal düzenlemeye bağlarsanız hiç kimse yasa çıkaramaz. Böyle bir olaydan bile cumhurbaşkanımızı hedef almaya dönük bir yaklaşım ortaya konulmasını ayıplamak durumundayım. Buna siyasi olarak verilecek bir cevapta yok. Böyle bir mantık silsilesi kurulması hastalıklı bir zihnin ürünüdür. Dünyanın her yerinde kapalı ve açık cezaevi var. Türkiye'de de kapalı cezaevinden açık cezaevine geçişin çeşitli koşulları var. KHK ile düzenlenen ise 15 Temmuz'daki darbe girişiminden sonraki yoğunlaşma neticesinde bir kereliğine yapılmış bir disiplin affı ile ilgili bir mesele. Bu olayla da onun bir alakası yok” diye konuştu.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'un asgari ücret tespit komisyonunda yaptığı açıklamayı eleştiren Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba'nın sözlerine yönelik Çelik, şunları dedi:
“Bakanlık, işçi ve işveren kesimi kendi pozisyonunu tabi ki açıklayacak. Çeşitli belgelerde, çeşitli siyasi süreçlerde, müzakere zeminlerinde ortak bir noktada çözüm bulunmasıyla ilgili bir yaklaşım var. Bakanlığın yaklaşımı da burada, sosyal taraflarla, bütün bu hadisenin bileşenleriyle mümkün olan bu azami noktaları yakalayabilmek. Görüşmeler devam ediyor. Geçmişte de hiç kimsenin dediği tam olarak olmuyor. Eminim ki bütün taraflar optimum bir noktada, herkes için faydalı olan bir noktada hem sistemin sürdürülebilmesi açısından hem de kendileri açısından yararlı gördükleri bir noktaya ulaşabilmeleri açısından bunu da aynı mutabakatla gerçekleştirirler diye bir umudumuz var. Şu anda bakanlığımızın da bu konuda büyük bir hassasiyet gösterdiğini biliyorum. Mümkün olan en iyi mutabakatı aramak, belli bir diyalogla bu noktaya ulaşmak şeklinde.”
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay'ın 2 bin 578 TL'nin altında bir miktar için asgari ücret masasına oturmayacaklarının sorulması üzerine Çelik, “Ekonomik gündemlerle ilgili kendi çalışmamızı yapıyoruz. Çeşitli rakamların tespit edilmesi konusu, Türkiye'nin göstergelerinin değerlendirilmesi konusu ama bu bakanlık, işçi ve işveren bu bileşenler arasında gerçekleşecek bir konu. Böyle bir müzakere sürecine bizim önerimiz şudur gibi bir yaklaşım ortaya koymamız doğru olmaz. Bu 3 tarafın diyaloğu ile varılacak bir mutabakata bakar” değerlendirmesini yaptı.
Çelik, “İnfaz düzenlemesi ile ilgili AK Parti ve MHP arasında bir görüş ayrılığı var mı? AK Parti'nin infaz düzenlemesi hala geçerli mi?” sorusuna ise şu cevabı verdi:
“Cumhurbaşkanımız ile Bahçeli arasında hem yüz yüze görüşme hem de telefon görüşmesi konusunda bir sıkıntı yok. Programları uyduğu zaman görüşme trafiği sonuna kadar açıktır. Aynı hassasiyete biz de sahibiz. Tabi ki farklı görüşler olabilir. Bu son derece doğaldır. Cumhur İttifakı içindeki güçlü uyum bu ayrı görüşler arasında zaman zaman tam bu mutabakatı zaman zaman da daha azami mutabakatı bulmamızı sağlayabilir. Cumhur İttifakının güçlü yürüyüşünde bir çatlak oluşması gibi konular kesinlikle söz konusu olamaz. Bahsettiğiniz konuda hem bizim partimizden hem de MHP'den Cumhur İttifakının burada bu konuları değerlendirdiği bir mekanizma var. Arkadaşlarımız yine görüşecekler. Burada tam bir nokta konmuş değil, çalışmalar devam ediyor. O noktada nihai bir çerçeve ortaya çıktı bu nihai çerçeve somutlaştı ve dosya kapandı diyebileceğimiz bir durumda değiliz. Cumhur İttifakı açısından bir sorun söz konusu değil burada.”