Recep Özel, A Haber canlı yayınında önemli açıklamalarda bulundu. İstanbul'da oyların yeniden sayılması ile ilgili yaptığı açıklamasında “Bütün oylar yeniden sayılırsa Binali Yıldırım öne geçer” dedi.
İşte Özel’in açıklamalarından satır başları:
Türkiye’nin muhtelif illerinde, ilçe seçim kurullarına itirazlar iki gün içerisinde yapılmıştı. Onların iki gün içinde karar verme süreleri vardı. Bugün 17.00’ye kadar kabul ve ret kararları verecekler. Bunun üzerine taraflar bir gün içerisine itiraz etme hakları var. İl Seçim kurullarının da iki gün içinde karar vermesi gerekiyor. O da Pazar gününe tekabül ediyor. İl Seçim Kurulları’nın kararlarına karşı da YSK’ya gelme, bir silsile halinde uygulanarak bunun haricinde de yasada 130’uncu maddeye göre genel merkezin, partilerin olağanüstü itiraz süreçleri de var. Her seçimde yaşadığımız olağan kanun yolları. Tabi bunu biz AK Parti olarak kullanıyoruz. CHP de diğer partiler de kullanıyor.
Evet Pazar günü vatandaşlarımız gittiler oylarını kullandılar. Bunların doğru şekilde sayılması, kazanana mazbatanın verilmesi noktasında; birileri AK Parti çok fazla itiraz etti, hayır. CHP’nin de çok fazla itirazı var. Her seçimde olabilen bu itiraz yollarının çok kullanılıyormuş gibi algı pek doğru değil. Şu anda biz hakkımızı, seçim hukuku çerçevesinde kullanıyoruz.
Geçmiş seçimlerde de kullanıldı. Yerel seçimler bunun kullanıldığı seçimlerdir. 2014 yerel seçimlerinde, YSK tahmini olarak 1570 ihtilafa bakmış. Demek oluyor ki her seçimde olabilir, yerel seçimde çok daha fazla oluyor. AK Parti olarak, seçimde bir yanlışlık, hukuki hata varsa mücadelemizi her yerde yapmıştık. Bu eleştirileri kabul etmek mümkün değil.
Kamuoyunda yanlış bir algı var. Sanki YSK saydırıyormuş gibi. İl, ilçe seçim kurulları sayma kararı veriyor. Sadece YSK burada, mevzuata uygunluk açısından il-ilçe seçim kurulunun işlemleri yürütüp yürümediğini kontrol mekanizması olarak burada. İtiraz yapmaktan, bağımsız seçim kurullarının karar vermesinden, YSK’nın karar vermesinden neden korkuyoruz? Seçimi yöneten, ilçe, il ve yüksek seçim kurulu. Yanlışlık varsa hakkını her siyasi parti arayabilir. Biz bütün mücadelemizi yaparız. En nihayetinde kararları YSK ve il seçim kurulları verir.
CHP NİYE İTİRAZ EDİYOR?
CHP’nin kendi sayımına dönük talepleri olduğu yerlerde de var. İYİ Parti’nin de itirazı olduğu yerler var. MHP’nin de var, bizim de var. Her siyasi parti kendi kullandığı zaman hak, başka parti kullandığı zaman hak değil. Böyle bir şey yok. Birilerine hak olan, birilerine hak değili kabul etmek mümkün değil. “Hemen mazbatamı verin, hemen bitsin” Ya dur bakalım, ben itiraz hakkımı kullanayım. Zaten haklıysan sana mazbatan verilecektir. Hemen aceleye getirip sanki yasal olmayan bir iş yapılıyor anlayışını kabul etmek mümkün değil.
AK PARTİ NEDEN İTİRAZ ETTİ?
Şimdi şöyle İstanbul’da yaklaşık 319 bin geçersiz oy var. biz bu seçimde geçersiz oylarını azaltmak için, aynı zarf istedik. Buna rağmen olabildiğince geçmiş seçime göre az ama yine çok miktarda. Şu anda fark 20 bin civarında, geçersiz oy 11 kat fazla. Bu geçersiz oyların sebebini bulmak, sayımını sağlamak… Bir diğeri de maddi hataların yapıldığına şahit olduk. Bunları YSK tespit ediyor, düzeltiyor. Ama bizim bir başka tespitlerimiz oluyor. Bunlar da şu; her sandık açıldığında oy sayım dökümü yapılırken, iki kişi okur; diğeri de oy sayım cetvelini işaretler, onun sonucunda çıkan netice tutanağa işler. Biz bazı yerlerde birbiriyle uyuşmadığını da gördük. Maddi hatayı her zaman düzeltme imkanı var. O anlamda da çalışmamız oluyor. Bunun dışında da bir takım seçimde yapılan usulsüzlükler, yanlışlıklar varsa da bütün halinde değerlendirilip itiraz mercilerine sunuluyor.
AK PARTİ TEMSİLCİLERİ NEDEN ŞERH DÜŞMÜŞLER?
Evet temsilcimiz var. Sandık kurulu başkanları sabah geliyorlar. Akşam işimiz çok diye boş tutanakları imzalattırıyorlar. Daha sonra mesela sandık seçim sayım cetvelini de imzalattırıyorlar. Bu ikisini daha sonra doldurma imkanları buluyorlar. Sandık kurulunda oturan temsilciler de şunu yaptıktan sonra, bunun buraya geçilmesi aşamasında dikkat etmemiş olabilir. Ondan dolayı şerhi düşmeme ihtimali var. gözden kaçmış olabilir.
Bakın aradaki fark o kadar ki şu anda 19 bin civarında fark var. Resmi kayıtlara göre; YSK’nın kayıtlarına göre. 29 bindi, şu anda 19 binlere düştü. Ve İstanbul’da sayım oldukça bu düşüyor. Ama görüyoruz ki bazı ilçe seçim kurulları çok fazla miktarda reddettiğini de görüyoruz. Ben şuna inanıyorum ki, İstanbul’da bizim itirazımız üzerine tüm sandıklar sayılsın, kesin biz öne geçeriz. Kesin Binali bey seçimi alır.
Ama şu anda kabul edilen ve sayılana baktığımız zaman bu rakamlara geldiyse bundan sonra haydi haydi gelmemiz lazım. Çünkü reddedilen, sayım kararı vermeyen seçim kurulları fazla miktarda da var. İnşallah il seçime de itiraz edilecek zannedersem. Bunun neticesini hep birlikte göreceğiz. Buradaki bizim amacımız, kastımız; seçmen bize, İmamoğlu’na bir oy verdiyse o oya sahip çıkma…
İlçe seçim kurullarının tamamını saydıkları var, geçersizleri saydıkları var. ben genel olarak söylüyorum. Taleplerimizi reddettikleri var. ben iddiamı tekrar edeyim. Tamamını sandıkların sayalım, kesin Binali bey önde çıkacaktır. İtiraz edip açılan sandıklarda geldiğimiz nokta bunu gösteriyor.
İMAMOĞLU ‘MAZBATAMI VERİN’ DİYOR
Şimdi mazbata kaçmıyor. Mazbata dediğiniz bir belge. Seçim süreci bir bitsin bakalım. Bir de geçmiş, 2004-2009’da ne olmuş? Ne zaman almışlar belediye başkanları bir baksınlar. 1994’te zannedersem bir 20-25 gün sonra almıştı. Ankara’nın mazbatası geçen seçimde 15’inde verildi. Bir usulsüzlük varsa mazbata iptali her zaman olabiliyor. Mazbata sadece seçildiğini gösteren bir tespit. Seçilme yeterliliğinde eksik olursa geri alınabilen bir şey.
Mazbata aslında, milletin iradesinin sandıkta nasıl doğru tecelli ettiğini tespit ettiğimiz zaman onundur, kim alıyorsa. Biraz beklesinler, sabretsinler. Eğer mazbatayı almak haklarıysa, seçimi kazanmışlarsa bir gün mazbatayı verirler. Giderler makamlarında otururlar. Süreç bitmesi lazım, itiraz süreci bitmeden mazbatamı verin demek bir talimat anlamına da geliyor. Yargı kurumuna talimat anlamına da geliyor. Hiç kimse yargı kurumuna talimat da veremez. Mazbatanın ne zaman düzenleneceği yasalarla da belli.