Bu nâçiz yazı, bayramda tâtil çıkan, akraba ve çevresinden uzaklaşan, hasta, yetim, mağdur, engelli ve yaşlılar ile mezarlıkları ziyaret etmeyen postmodern ve modern Müslümanların pörsümüş ruhlarına, gevşemiş beyinlerine, angutlaşmış idraklerine intizar ve esefle ithaf edilir.
Bu güruha ağlamak düşer. Bayram üstü din-i mübin’in buyurduğu merhamet yüreklerinde kabarır belki. Onun içindir ki, iyilik yapın, ziyaret edin ve sonra evinizde oturup ağlayın…
Ağlamak, Efendimiz’den Bilâl’a kalan bir hâtıra, Efendimiz’in vefat ettiği oğlu İbrahim için döktüğü mübarek gözyaşlarıdır… Allah’tan kuluna bir hediye, mü’minin gözlerinden seccadeye dökülen birkaç damla yaştır ağlamak; bizden evvel giden ahbaba ağıt ve hüzün, cehenneme giden yolun ateşini söndüren su, sözün bitip gözlerin dile geldiği vakittir…
BÜTÜN PEYGAMBERLER AĞLAMIŞTIR
Bütün peygamberler ağlamıştır. Ağlamayan câhildir. Ağlayamıyorsanız kalbiniz kirlidir. İmam Gazâli, Kalplerin Keşfi’nde “Ağlamayan aldanmıştır, ağlarken riyâ yapıyorsa o da aldanmıştır” diyor. Yaratılmışların en şereflisi insan nasıl ağlamaz? Sahabeler az güler, çok ağlarlardı. Ağlamak, insanın “yüreğinin yanında” olduğuna işarettir. “Allah’ım, ağlamayan gözlerden sana sığınırım” diye niyaz edenlerden olmak gerek. Ağlayabiliyorsanız kurtulursunuz.
AĞLAMAYI UNUTMASAYDI MÜSLÜMANLAR BİRBİRLERİNİ ÖLDÜRÜRLER MİYDİ?
Müslümanlar birbiriyle savaşıyor. Her yerde acı, kan ve zulüm. Allah’ı ve Resûlünü unuttular da ondan. Gözyaşının kudretli birleştiriciliğini anlayabilseydi, ağlamayı unutmasaydı Müslümanlar birbirlerini öldürürler miydi? Niye öldürüyorsunuz da hiç ağlamıyorsunuz Müslümanlar? Ağlamak için kalp gerek, vicdan gerek. Gözünüz ağlasın, kalbiniz ağlasın…
Ey birbirini katleden Müslümanlar! Efendimiz’in, ümmeti için döktüğü gözyaşlarına hürmeten çokça ağlayın! Sizi ancak ağlamak kurtarır. Ağlamayı ibadet sayan bir medeniyetin mensubuyuz.
Kardeşini düşman bilen kalplerinizin fitneden arınması için, komşunuzun gördüğü zulüm için hep birlikte ağlayın. Birbirinizi katletmenin, kâfire muhtaç olmanın utancından Kâbe’ye yüzünüzü dayayıp, Efendimiz’in mübarek kabrine diz çöküp hıçkıra hıçkıra ağlayın.
KATLİAMLARINIZI GÖZYAŞLARINIZLA TEMİZLEYİN
Katliamlarınızı gözyaşlarınızla temizleyemiyorsanız akıbetiniz helâk olan kavimler gibi olacak. Gözyaşı, musibetlerden kurtulmanın şartlarından biridir. Gözyaşlarıyla ıslanmış ümmet olmak gerek yeniden! “Ağlayın su yükselsin belki kurtulur gemi” diyor Necip Fâzıl.
GÖZYAŞI DÖKMEYEN HAZRET-İ İNSAN SAYILMAZ
Gözyaşı herkeste var, herkes ağlayabilir. Fakat gözyaşının dökülme sebepleri farklıdır. Gözyaşını döken bilir. Gözyaşı, yüreğin boşalmasıdır; hâlden hâle geçişi ifade eder. Bazan tövbedir, duadır, şükürdür. Bazan gönüllerin inşirah bulmasıdır.
İnsanın ölü veya diri olduğu gözyaşlarından belli olur. Gözyaşı kalbin, merhametin ve imanın delilidir ki gözyaşı dökmeyenler hazret-i insan sayılmaz. Gözlerinden yaş akanlardan olun ve yalnızken ağlayın.