YENİ YARGI REFORMUNU NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ? ÜLKE İÇİN GEREKLİ MİYDİ?
Devletlerin uluslararası imajlarından bir tanesi adalet sisteminin nasıl işlediği ve kararların adil olup olmadığıdır. Bir ülke adalet sistemi açısından yurtdışında ki ortamlarda piyasalarda adil bir ülke olarak tanımlanıyorsa o ülkeye yönelik hem ekonomik hem de siyasi bakış açısı ciddi anlamda farklılaşır ve yabancı sermaye girişimin en önemli ilkelerinden bir tanesi de bir ülkede ki adalet sisteminin iyi çalışıp çalışmadığıdır. Bu sebeple Sayın Cumhurbaşkanımız, Adalet Bakanımız ve Türkiye’de adaletle ilgili tüm kurum ve kuruluşlar bazı değişikliklerin, bazı yapısal reformların yapılması gerektiğine yönelik bir kanaat oluşturdular. Bu çerçevede de birinci adımı attılar. Yargı stratejisi ve reform belgesi çerçevesinde devam edecek başka paketlerde söz konusudur. İlk pakete baktığımızda Türkiye’nin acil ihtiyaçlarına cevap verdiğini ve ciddi değişikliklerin olduğunu görüyoruz.
YARGI REFORMUNDA EN ÖNEMLİ GÖRDÜĞÜNÜZ AÇILIM HANGİSİDİR?
Mutlaka hepsi çok önemli ama şunu ifade etmek gerekir tutukluluk sürelerinin kısaltılması yargı sistemi açısından, adalet mekanizması açısından çok önemli bir çalışma olmuştur. Çünkü evrensel ceza hukukunun da genel ilkesi budur. Tutukluluğun bir infaz rejimine dönüştürülmesi kesinlikle doğru bir yaklaşım tarzı değildir. Bizde ki sistem şu yerel mahkemeler kararı verirler ve bu karar önce bölge adliye mahkemelerine gider. Bölge adliyeleri mahkemelerinde temyiz sınırının üstünde olan kararlar ise bölge adliye mahkemelerinin kararlarından sonra Yargıtay’a giderler. Dolayısıyla yargılama aşaması tamamlanmadan hiçbir şekilde bir kişinin suçluluğu sabit olmuş olmaz. Suçluluğu sabit olmayan bu aşamaların herhangi birinde suçsuzluğu kanıtlanabilecek, beraat edebilecek bir kişinin de uzun süre tutuklu kalması doğru değildir. Bu yüzden tutukluluk sürelerine sınırlama getirilmiştir ve kişinin hürriyeti muhafaza altına alınmıştır. Başta çocukların yargılanması ve özellikle çocukların cinsel istismar sebebiyle ifadelerinin alınmasıyla ilgili de onların psikolojisini koruyacak bazı tedbirler alınmıştır. Bunlarda çok önemli gelişmelerdir. Yargılama sürelerine dair yine bazı değerlendirilmeler yapılmıştır ve bazı hükümler getirilmiştir. Hakim, Savcı alınımında azı kriterler getirilmiştir. Mülakat komisyonlarının genişletilmesi çok önemlidir. Bunun gibi birçok husus yeni paketle birlikte düzenlenmiştir.
METİN FEYZİOĞLU’NA YAPILAN ELEŞTİRİLERİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
Maalesef Türkiye’de siyaset yapma tarzı veya sivil toplum kuruluşundaki kişilerin ideolojik duruşları takım tutma psikolojisi çerçevesinde olmakta ve eğer bir kişi Fenerbahçeli ise Galatasaray’ın her durumuna karşı olumsuz görüş bildirecektir. Yani Metin Feyzioğlu’da madem iktidar karşısında, iktidarın temsil etiği ideoloji karşısında odaklanmışsa mutlaka iktidarın yaptığı her şeyin olumsuz olduğunu iddia edecektir. İktidarla ve hükümetle sürekli savaş içerisinde olacaktır. Bu mantığın doğru olmadığı birçok tecrübelerle sabit olmuştur. Baro başkanlığı yaptığımız dönemde de kanuna konan ve konmayan birçok konuda ilerlemeler kat edilmesi gerektiğinin, savunmanın güçlendirilmesinin gerektiğini, savunma güçlenirse adalet sisteminin güçleneceğinin belirten beyanlarımız ve çalışmalarımız oldu. Ama Barolar Birliğinin hükümetle olan münasebetlerinin doğru bir zeminde işlememesi sebebiyle bu çalışmalar hep akim kaldı. Bugün gelinen noktada Sayın Feyzioğlu’nun yargının yararına, savunmanın yaranına ve Avukatın olan işlerde daha da önemlisi ülkenin birliğine faydası olan işlerde hükümetle beraber hareket etme şeklinde bir görüşünün ve stratejisinin ortaya çıkması çok sevindiricidir. Fakat bazı insanlar bu gelişmeyi sanki hükümetin bir yalakası haline gelmiş gibi Sayın Feyzioğlu’nu lanse etmeye çalışmaktalar ve yapılan çok önemli işleri perdeleme gayretindeler. Biz Sayın Feyzioğlu’nun bu duruşunun çok doğru olduğunun ve bunun avukatlara, yargıya hem de ülkeye faydalı olduğunu görüyoruz. Sadece bunla ilgili değil Barış Pınarı Harekatı ile ilgili de Sayın Feyzioğlu’nun çeşitli platformlarda açıklamaları oldu. Bunlarda ülkenin milli birlik ve bütünlüğünün korumaya yönelik huşularda devletle milletle ve hükümetle beraber hareket etmenin sivil toplum kuruluşları açısından önemli bir görev olduğunu da açıkça davranışlarıyla ve sözleriyle ortaya koymuştur.
YARGI REFORMUNDA AVUKATLARI İLGİLENDİREN EN ÖNEMLİ HUSUS NEDİR?
Çok uzun yıllardan beri Türkiye’de hukuk eğitiminin eksiklerinin olduğunu, çok fazla hukuk fakültesi açılmasının doğru bir yaklaşım tarzı olmadığını, bu kadar hukukçunun hem nitelikli bir şekilde yetiştirilmesinin mümkün olamayacağını hem de ciddi istihdam sorunları ortaya çıkaracağını söyledik. Bugün gelinen noktada bizim ısrarla savunduğumuz aslında daha önce 2001 yılında yapılan yasa değişikliği ile getirilen ve daha sonra kaldırılan sınav söz konusu oldu. Hukuk mesleklerine giriş sınavı olacak. Önümüzde ki eğitim-öğretim yılından itibaren hukuk programlarına kaydolan öğrenciler okulu bitirdiklerinde avukat olabilmek için, Hakim, Savcı ve noter yardımcısı olabilmek için sınava girecekler. Bu sınavda 70 ve üzeri puan alan öğrenciler avukatlık stajına başlayacaktır. Maalesef şuan hukuk fakültelerinden mezun olan birçok öğrenci temel hukuk formasyonunu alamamış şekilde mezun oluyor. Hiçbir sınava tabii olmadan da Avukatlık stajını yaparak Avukatlığa başladığı takdirde ciddi sıkıntılar meydana geliyor. Temsil ettiği vekaletini aldığı kişilerin hakkını, hukukunu savunmada onların haklarını yerine getirirken süreler oluyor, geri dönüşüm hükmü olmayan işlemler var bu işlemleri yaparken de bu sürelere rivayet etmeyerek, edemeyerek kendi vekillerinin ciddi anlamda hak kayıplarına yola açıyor. Savunmanın en önemli hususlarından bir tanesi yargıya yardımcı olmaktır. İyi bir avukat delilleriyle, belgeleriyle Hakimin destekleyen, dosyayı dolduran ve hakimin karar vermesini kolaylaştıran kişidir. Bunu yapmadığı takdirde çok ciddi iş yoğunluğuyla uğraşan mahkemelerin, Hakimlerin ve Savcıların bu işleri bu kadar irdelemesi ve incelemesi pek mümkün olmuyor. Bu sebeple de avukatlık hukuk mesleklerine giriş sınavı çok önemli olmuştur. Bununla bağlantılı olarak adalet bakanlığının görüşmeleri düzenleyici işlemlerle yapılacak huşular var. Bunlar hukuk fakültelerinin yakın zaman içerisinde 5 yıla çıkması, kontenjanların azaltılması ile ilgili çeşitli düzenlemeler yönetmelik değişiklikleri söz konusudur. Avukatların çok önemli sorunlarından bir tanesi de yeşil pasaport meselesiydi. Artık avukatların dünyayı görmesi, dünyadaki hukuki gelişmeleri ve kongreleri takip etmesi gerekiyor. Artık birçok davaların uluslararası uzlantıları olabiliyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde çeşitli başvurular söz konusu olabiliyor. Bütün bunların sebebi ile belli bir kıdemi tamamlamış Avukatlarla pasaport verilmesi gerekiyordu. Bununla ile ilgili yapılan düzenleme ile 15 yılını tamamlayan, Baroya kayıtlı avukatlarla ilgili yeşil pasaport düzenlemesi yapıldı. Avukatlık mesleğine ciddi itibarlar kazandırdığını düşünüyoruz. Bütün bu değişikliklerden dolayı bir avukat olarak eski bir baro başkanı olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza, Adalet Bakanımıza ve katkı sunan Türküye Barolar Birliği Başkanına teşekkür ediyorum.
YARGI REFORMUNUN ÜLKEYE KATTIĞI DEĞERDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
Bir ülkede adalet sistemi ne kadar doğru işlerse ekonomik katkıda onunla doğru orantılı işler. Yabancı yatırımların, sermaye girişlerinin daha fazla olması, ekonomik refahın artması birbirine bağlıdır. Bundan sonra gelecek olan ikinci pakette yapılacak düzenlemelerle adalet sistemi tamamen halkı tatmin edecek bir noktaya ulaşacağını düşünüyorum. Diğer uluslararası piyasada, uluslararası kuruluşlar arasında Türkiye’nin yargılamalarının daha adil, hızlı olduğu bir ülke imajı gelişir.