ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma ve Tel Aviv’deki Amerika Büyükelçiliğini buraya taşıma kararı kabul edilebilir bir durum değildir.Amerika Başkanının bu kararı öncelikle Ortadoğu coğrafyasını, daha sonra ise bütün dünyayı etkileyecek, Müslümanları, Hristiyanları ve Yahudileri derinden sarsacak bir karardır. Amerikan başkanı aldığı bu karar ile Kudüs’e fitili ateşlenmiş bir dinamit yerleştirmiştir.
Kudüs her üç semavi din ve mensupları için kutsaldır. Hz. Muhammed’in Mirac hadisesinin burada gerçekleşmesi, Müslümanların ilk kıblegâhı olması, Yahudiler’in ilk mabetleri olan Süleyman Tapınağı’nınburada olması, Hristiyanlar için ise Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği ve hacı oldukları yer olmasıaçısından kutsaldır.
Bugün gelinen dehşet verici noktada, her üç din mensuplarının üzerinde hak iddia ettiği Kudüs, Osmanlı Devleti yönetim geleneğinde olduğu şekliyle idare edilmelidir. 1516’dan 1917 tarihine kadar, Kudüs’te dört asır üç medeniyetin mensuplarını kardeşçe, barış ve hoşgörü içerisinde yöneten Osmanlıların anlayışlı tavırlarına dönülmelidir.
Yahudi, Hristiyan ve İslam Medeniyetleri tarafından üzerinde hak iddia edilen Kudüs’ün Osmanlı geleneğinin aksine sadece Yahudilere mahsus olmak üzere ele geçirilmek istenmesi, bugün bu coğrafyada kanın durmamasının en önemli sebeplerinden biridir. Yavuz Sultan Selim tarafından 1516 yılında ele geçirilen Kudüs’te padişahın yaptığı ilk işlerden biri önceki devletlerin yasağını kaldırmak ve Yahudileri buraya yerleşmeye davet etmek olmuştur. Tam yüz yıl öncesine kadar Osmanlı’ya ait olan Kudüs’te dört asır boyunca bu üç medeniyetin kardeşçe bir arada yaşamasının sebebi Osmanlı idaresindeki hoşgörülü ve anlayışlı tavırdır.
Osmanlı Devleti’nin en güçlü padişahı Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı’nın bütün bölgelerine “Lâ ilâhe illallah, Muhammedunresûlullah” kitabesi yazdırılırken, Kanuni Sultan Süleyman, Kudüs’ün Yafa kapısının üzerine “Lâ ilâhe illallah, İbrahim halîlullah” yazdırmış ve her üç dinin ortak atası olan İbrahim peygamber öne çıkarılarak, Kudüs’te yaşayan Yahudi ve Hristiyanlar da korunmuş ve gözetilmiştir. Bu yazının altından geçerek şehre giren hiç kimse bu yazıdan rahatsız olmamış ve surlara kazınan ruh toplumsal hayata da yansımıştır. Birlikte yaşamanın temel dinamiği olarak farklılıklara saygı ve hoşgörü anlayışı hakim kılınmıştır.
Aranması gereken çözüm, bu tarihî gerçekler içerisinde bütün çıplaklığı ile ortada iken, üç İlahi din ve mensupları için kutsal olan Kudüs, bir devletin iç politika malzemesi yapılmamalı, dünyanın ve insanlığın huzuru, barışı için yanlıştan bir an önce dönülmelidir. Bu münasebetle ABD yönetiminin aldığı bu kararı, hukukî, tarihî ve insanî açıdan asla kabul etmiyor, dünya barışına ve huzuruna vurulmuş bir darbe olarak niteliyor, yok sayıyor ve şiddetle kınıyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Senatosu