15 Temmuz ruhu, 12 Şubat ruhunun ta kendisidir

15 Temmuz ruhu, 12 Şubat ruhunun ta kendisidir

Kahramanmaraş Yeni şafak, Akit ve Milat gazetelerinin il temsilciliğinin yanı sıra Erkır Medya bünyesinde faaliyet gösteren Maraştan’ın 15 Temmuz özel çalışması okuyuculara ulaştı. Milli iradeye sahip çıkma yolunda dev röportajlar gerçekleştirerek Maraştan, 15 Temmuzu unutmadı unutturmadı.

15 Temmuz’un üzerinden 1 yıl geçti. Ülke olarak bize kazandırdıkları ve kayıpları neler?

15 Temmuz gecesi milletimiz ve milli kurumlarımız, demokrasimize kasteden alçakça bir saldırıyı önlemiş, halkımız milli iradeye ve demokrasiye sahip çıkmıştır.

Bugün şunu daha net görebiliyoruz: 15 Temmuz salt bir askeri kalkışmadan ziyade ülkemize karşı programlanmış büyük bir oyunun parçası ve bir işgalin ilk adımı olarak planlanmıştır.

Çok şükür ki, bin yıldır bu topraklarda destanlar yazan, Çanakkale’den Yemen’e, şehit düşen atasıyla gururlanan, vatan denildiğinde göğsünü siper eden Yüce Türk Milleti, 15 Temmuz’da da destan yazmış, istiklal ve istikbal uğrunda bir ölüp bin dirilmiştir. 15 Temmuz, 21. Yüzyılın en büyük milli mücadelesi olarak dünya tarihine geçmiştir. 

15 Temmuz darbe girişimi; öncesi ve sonrasıyla birlikte düşünüldüğünde, ülkemiz ekonomisi açısından ciddi ölçüde bir kayıp dönem olmakla birlikte, Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Hükümetimizin çok önemli politik adımları ve özel sektörün bu ülkeye inancı, bu ülkeye yaptığı yatırımlar, o gün tankların önünde set olan bu ülke insanının çalışkanlığı ve dinamizmi sayesinde ekonomide de dimdik ayakta kalmayı başardık.

Bu şerden, hem demokrasimizi hem de birlik ve beraberliğimizi güçlendirerek çıktık. Hepimiz demokrasi konusunda toplumda sağlanan bu büyük mutabakatın değerini bilmeliyiz. Şimdi çok daha güçlü olmak, birbirimize daha fazla sarılmak, birbirimizi daha fazla sevmek zorundayız. Çünkü bizi biz yapan, bizi ayakta tutan, bizi millet yapan unsur bunlarıdır. Ülkemizi kaosa sürüklemek isteyenlerin tuzağına düşmeyeceğiz.

15 Temmuz’da milli bir ruh oluştu? Bu, yeni nesillere aktarılmalı mı? Bu ruh devam ediyor mu?

15 Temmuz’daki hain kalkışmanın başarısızlığa uğraması, Türk milletinin birlikte duruşu, kararlı tutumu ve demokrasiye sahip çıkma iradesiyle mümkün olmuştur. 

Bu saldırı karşısında, yaşlısıyla genciyle, kadınıyla çocuğuyla, siyasi düşüncesi ne olursa olsun, ikinci Kurtuluş Savaşı adıyla tarihimize şanlı bir destan olarak geçecek bu milli mücadeleyi, dünyaya örnek olacak bir tavrı gösteren Yüce Türk Milleti, şunu açık şekilde ilan etmiştir. “Türkiye Cumhuriyeti devletini Milletin iradesi dışında hiçbir güç yönetemez.”

15 Temmuz ruhu, aslında 1920’de kendi milli mücadelesi ile kurtuluş destanı yazan Maraş’ın 12 Şubat ruhunun ta kendisidir.

O gün, Sütçü İmam’ın, Arslan Bey’in, Çuhadar Ali’nin, Senem Ayşe’nin, Abdal Halil Ağaların milli ruhu, bugün, iman ve vatan aşkı ile donanmış vatansever torunlarında vücut bularak 15 Temmuz destanını yazılmıştır.

Bu ruh yüz yıldır hiç sönmemiştir, bundan sonra da Türk milletinin yüreğinde nesilden nesile yükselerek yaşayacaktır.

15 Temmuz darbe girişiminin ekonomiye yansımaları nasıl oldu?

15 Temmuz alçak darbe girişimi sonrası toplumsal olarak büyük bir travma yaşadık. Ardından uluslararası kamuoyu nezdinde yapılan karalama kampanyaları ile ekonomimiz olumsuz etkilendi.

15 Temmuz öncesi ve sonrası saldırılarla yükselen kur, döviz borcu olan şirketlerin bilançolarını eksi yönde etkileyerek, fiyat istikrarsızlığı oluşturdu ve demotivasyona neden oldu. Bu durum finansal maliyetleri de artırıcı etki getirdi.

Girişimcilik eğiliminde azalmalar yaşandı ve güven endeksinde ciddi kırılımlara neden oldu. Yaşanan travma, insanların geleceğe güvenini azalttı.

Bütün bu süreç, işletmelerin finansal ihtiyaçlarının net karşılanamaması sonucunda darboğaz oluşturdu.

Bu olumsuz tabloya karşın, TOBB ve Oda-Borsa camiası olarak Hükümetimizin bizlerle istişare içinde aldığı önlemler ve yaptığı reformlarla çok şükür ki ülkemiz hızlı bir şekilde toparlanma başarısını gösterdi.

Daha darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçmeden ekonomide yüzde 5’lik büyümeyi yakaladık.

İstihdam alanında çok önemli gelişmeler kaydedildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısı ile bu yılın ilk altı ayında 1,2 milyon insanımıza yeni iş kapısı açıldı.

Sanayi üretiminde ve ihracatta toparlanma ve hızlı bir yükseliş trendine girildi.

Yatırımlarını bu ülkeye yapan, fabrikalarda, işyerlerinde, ticarethanelerde bu ülkenin insanına istihdam sağlayan Türk özel sektörü, geçtiğimiz yıl bunca olaya rağmen Türkiye’nin büyüme trendinde büyük bir paya sahiptir.

Bizler, iş dünyasının temsilcileri olarak inanıyoruz ki, Türkiye artık zor günleri geride bırakmış ve bu istiklal mücadelesinden de galibiyetle çıkmıştır.  Şimdi yeni bir atılım sürecini başlatarak koşma zamanıdır. Büyümede, istihdamda, ihracatta yeni rekorlar kırma vaktidir. Vatandaşlarımızın refah seviyesini daha da artırmalı, demokratik kazanımlarımızı güçlendirerek ilerlemeliyiz.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Keşfet Haberleri