15 Temmuz hain darbe girişiminin ve ağustos ayında yaşanan ekonomik saldırıları göz ardı etmeden ekonominin bu gün ki enflasyona sebep olduğu konusuna değinen Kahramanmaraş Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Yemliha Öksüz; “2018 yılının son çeyreğindeyiz, 15 Temmuz hain darbe girişimi ve ağustos ayında ki saldırıları bir kenara bırakırsak ekonomiden birçok şikâyette bulunabilirdik lakin ülkemiz üzerine düzenlenen durumları göz önünde bulundurarak bugün ki makul görebiliyoruz. Göz ardı etmememiz gereken bir durum var ki yüzde 25 oranında ki enflasyon hayatı durdurur. Kalkınmak adına kredi alacak birey yüzde 25 gibi faiz oranına katlanmayı göze alarak krediye başvurması gerekmektedir. Birey kullandığı krediden para kazanamayacak. Bunun neticesinde stagflasyon ortaya çıkacak. Gündemde asgari ücret görüşmeleri var, isteriz ki 3 bin TL olsun lakin küçük bir işletme bu ücreti ödemekte güçlük çekerek işsizliğe ve istihdam açığı meydana gelecek. Bin 600 TL günümüz şartlarında yetmezken 3 bin TL işveren tarafından ödeme güçlüğü çıkacak, ortasını bulmak kolay değil. Fransa’daki feci olayı göz önünde bulundurarak Türkiye ve Fransa arasında ki asgari ücretleri mukayese ettiğimiz zaman ülkemizde ki asgari ücret alt seviyelerde. Ülkeler ekonomik sorunlarla karşılaştığı zaman yerel yönetim ekonomisinin sallanmaması adına artık belediye başkanlarının küçük bir devlet başkanı gibi politikalar ve çözüm üretmelerini bekliyoruz. Vatandaşın derdiyle dertlenecek merkezi yönetimden ayrılan bütçeye bağlı kalmaksızın kendi kaynak üretecek, kaynaklarını verimli kullanacak, öncelik sırasına dikkat edecek bir belediye başkanı profili görmek istiyoruz” dedi.

PROBLEMLER TESPİT EDİLİP ÇÖZÜM ÜRETİLMELİ

Sivil toplum kuruluşlarını kaynak konusunda kamuya bağlı kalmaması içinde çalışmaların olması gerektiğine vurgu yapan Öksüz ; “Sivil toplum örgütlerine geldiğimizde ise devletten para beklemek yerine alt yapı hizmetleri beklemesi gerektiğini savunuyorum. Ekonomisinin yüzde 50’sinin devlete bağlı bir sivil toplum kuruluşunun bir önemi kalmıyor. Arıcılık konusunda arıcılara para verilmesi taraftarı değilim. İnsanların rahat çalışacağı alt yapı oluşursa kaynak üretimi ve verim daha kolay olacaktır. Dağda kalırken yol ve iletişim gibi hizmetlerden yararlanamıyoruz, çocuklarımızda artık yaptığımız işi meslek olarak görmüyorlar. Alt yapısı olduğu ve vatandaşın para kazanacağı bir şekle dönüştüğü takdirde tarım alanında faaliyet gösteren tarımcılarımızın çocukları mesleklerin devamını getirecektir. Sektörde çalışan bir insanın çocuğu faaliyet gösterdikleri sektörden kaçıyorsa bir problem vardır. Problemleri tespit edip çözüm üretilmelidir ve verim elde etmek için tüketiminden fazla üretim yapması lazım” ifadelerini kullandı.

YEREL KALKINMA İÇİN KAYNAK ÜRETİMİ

Şehir ekonomisin göz ardı edilmemesi gerektiğini ve yapılması gereken çalışmalar konusunda fikirlerini beyan eden Öksüz; “Şehir ekonomisine değindiğimiz zaman yerel idarelerin ve devletin yatırımcılara nakdi yardım yerine aynî yardım ve alt yapı çalışmalarını destekleyerek üretim kapasitesini artmasını sağlayacak teşviklerde bulunmalı. Aynı zamanda alışveriş merkezlerinin gölgesinden kalmış birçok küçük esnaf var. Bu esnafların nefes almasını sağlayacak çalışmalar yapılmalı. Arıcılık sektöründen örnek verecek olursak; 2017 yılı gayet verimli geçmesine nazaran bin ton bal üretimi yapabildik. Alt yapı sağlanmamasından dolayı ve eğitimsiz üretim süreci olmasının yanı sıra bir arıcının arı koyması gereken yere beş arıcı arı koyarak 2 bin ton üretim kapasitesi varken ülke ve yerel ekonomiye alt yapı eksiklerinden kaynaklı zararımız oldu. Merkezi yönetimden gelen bütçeyi kaynak üretmek adına ve kaynaklarını verimli kullanarak yerel ekonomiye büyük katkı sağlayacaktır” diyerek sözlerini sonlandırdı.