Hüseyin Yılmaz
MEKKE DEVRİ TEVHİD MÜCADELESİ
(Ey Resûlüm!) De ki: “Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir.”
(3/ Al-i İmran Suresi: 31)
BİLENLERLE BİLMEYENLER HİÇ BİR OLUR MU?
Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla
- Yoksa o (sadece sıkıntıda iken dua eden kimse) hiç âhiret(in dehşetin)den korkan ve Rabbinin rahmetini uman, gece saatlerinde secde edip ayakta durarak taat ve ibadet eden kimse (gibi) midir? De ki: Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu? Ancak (bunları), temiz akıl sahipleri düşünürler. (Zümer/9)
- İnsanlardan, yerdeki canlılardan, davar (ve sığır gibi)lerden de yine böyle türlü renklerde olanlar vardır. Kulları içinde, Allah’tan ancak âlimler/bilginler korkar. Şüphesiz Allah mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır. Fatır/28
· Mü’minlerin hepsinin birden (genel zorunluluk olmadıkça savaş için) seferber olmaları gerekmez. Onların her kesiminden bir grubun da dinde (dînî ilimlerde) derin bilgi elde etmek ve kavimleri kendilerine döndüklerinde onları uyarmak (ve irşad etmek) için seferber olmaları (çalışmaları) gerekir ki bu sayede (yanlışlıklarından) sakınsınlar. Tevbe/122
HADİS-İ ŞERİFLERLE HAFTANIN DUASI
“Allahım! Fakirlikten,yokluktan, zilletten sana sığınırım. Zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığınırım.”(Ebu Davud, Ahmed b. Hanbel
… Muhammed (a.s.) dedesi öldükten sonra Ebû Tâlib'in evinde yaşadı. Burası onun için dördüncü barınaktı.
O, her acı olaydan sonra daha emin bir barınak bulmaktaydı. Çünkü onu Rabbi korumaktaydı.
O, daha sonra şu sözüyle bu İlâhî korumanın bir yönünü açıklamış olacaktı:
“Beni Rabbim terbiye etti.
Terbiyemi ne güzel etti.
Muhammed (a.s.) Allah'ın koruması olmasaydı temiz yaşayışını sürdürebilir miydi? Bilinmemekteydi. Zira o günün cemiyeti korkunç bir hüviyetteydi. Âkif, ne güzel dile getirmişti:
"Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi."
Zâlim serbest; mazlum inleyerek gezerdi. Derdini kimse dinlemezdi. Hemen herkes güçlüden yana söz ederdi...
Muhammed (a.s.) gençlik yıllarını Ebû Tâlib'in yanında geçirdi. Gün olur koyun güder, gün olur kervanlarla uzaklara giderdi.
Doğruluğu ve başarısı herkesin dikkatini çekerdi.
Bu haliyle o, diken tarlasında tek güldü.
İsminin ve cisminin çevresinde fazilet örgüsü örüldü.
Haklı onu daima yanında buldu. Onun da üye olduğu haksızlıklarla mücadele derneğinin adı "hılfû’l-fudûl"du.
"el-Emin" sadece ona lâyık görülen ündü.
O "yetimdi" fakat "emin"di.…
Kaynak: Kur’an’ı Kerim’e Göre Peygamberler ve Tevhid Mücadelesi Prof. Dr. İsmail L. Çakan, N Mehmet Solmaz ( Ufka Yolculuk Kültür Yarışmaları 3 Yarışma Kitabı www.ufkayolculuk.com)
KÖLESİYİZ, RAZI OLSUN
ALEMLERİN EFENDİSİ BİZDEN
YOLUMUZU AYDINLATANLAR
Eğer yerdeki ağaçlar (birer) kalem olsa, deniz de (mürekkep olsa), ardından yedi deniz ona (katılıp) yardım etse yine (bunlar tükenir de) Allah’ın kelimeleri tükenmez. Şüphesiz Allah mutlak galip, mutlak hüküm ve hikmet sahibidir. ( Lokman /27)
CÜNEYD-İ BAĞDÂDÎ (RA) BUYURMUŞLAR Kİ:
“Uyku gaflettir ve tembelliğin neticesi olarak karar kılmak, yüz çevirmektir. Sevende gece gündüz uyku ve kararı olmaz. Şayet uyursa maksadından geri kalır. Kendinden de halinden de gafil olur. Hak’tan uzak düşer. Nitekim Hak Teala Davud’a (as) ‘Bizi sevdiğini iddia ettiği halde gecenin karanlığı basınca, beni ve muhabbetimi bir tarafa bırakıp uyuyan yalan söylemiştir’ diye vahiy göndermiştir”
“Kullar iki kısımdır: Hakk’In kulları, hakikatin kulları. Hakk’a kul olanlar ‘Hışmından hoşnudluğuna sığınırız’ makamındadır. Hakikate kul olanlar ise ‘Mevlam, Senden Sana sığınırız’ makamında dururlar”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.