Mahir Ünal: Mart’ın son haftası gibide büyük kongremizi planlıyoruz
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Tanırım ve Medya Başkanı Mahir Ünal, TRT Haber’de katıldığı özel röportajda Boğaziçi Üniversitesi, yeni anayasa ve AK Parti kongre süreci hakkında açıklama yaptı.
Konuşmasına Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olaylarla ilgili açıklama yaparak başlayan Mahir Ünal, meselenin rektör ataması olmadığını bildikleri ifade ederek, “Öncelikle Boğaziçi Üniversitesi gibi son derece nadide bir üniversitemizde bu tür olayların olması son derece üzücü. Az önce İçişleri Bakanlığı sözcümüz de süreçle ilgili kamuoyunu bilgilendirdi. Burada tabii siyaset bu işin neresinde olmalı sorusuna cevap vermek. Bu konunun bir iş kamu düzenli olarak nasıl bakmamız gerektiğine cevap vermek. Ve tabii üniversitelerin kendi iç işleyişleri çerçevesinde de meseleye bakmak lazım. Şimdi siyasi noktada baktığımızda orada bazı siyasi partilerin temsilcilerinin, İl başkanlarının, orada olması en başından itibaren doğru değil. Yani orada diyelim ki öğrencilerin rektör atamasıyla ilgili tepkileri varsa, demokratik bir ülkede sorunların nasıl çözüleceği tepkilerin nasıl dile getirileceği ve sorun çözme mekanizmaları biz bütün demokrasilerde bellidir. Bunun prosedürleri, yönetmelikleri, yasal süreçleri bellidir. Öğrencilerin bu konuda eğer protesto yapacaklarsa, protesto ve gösterinin bir hak olarak demokrasilerde çerçevesi bellidir. Peki, burada en başından itibaren mesele üniversite rektör ataması ve öğrencilerin bu durumdan duydukları rahatsızlıkla mı ilgili diye baktığımızda meselenin öyle olmadığını görüyoruz. Çünkü bu meselenin rektör olmadığını kendileri de zaten söylüyorlar. Rektör atamasıyla ilgili herhangi bir hukuki sorun var mı diye bakıyoruz. Hukuk dışı bir atama mı yapılmış hayır. Yasalara uygun olmayan bir atama mı var ortada hayır. Yasal zeminde Cumhurbaşkanlığı diğer üniversitelere yapılan hatalı atamalar gibi yasal çerçevede hukuki çerçevede atama yapılmış. Peki, bazı öğrenciler bundan rahatsızlık duymuşlar ve bu rahatsızlıklarını dile getirmişler. Eğer amaç sorun çözmekse bu sorunu nasıl çözeceğimizin demokrasilerde yolları bellidir. Peki, burada sorun çözmeye dönük bir adım var mı hayır. En başından itibaren bir partinin il başkanı oraya gidip orada çoğunluğu öğrenci olmayan çoğunluğu öğrenci olmayan bu gruplarla bir eylem planı hazırlamaları, daha sonra meselenin bir provokasyona dönüşmesi yani nasıl provokasyona dönüşmesi işte kutsal değerlere dönüktür orada Kabe'ye dönük ve bütün insanları derinden yaralayan, yeryüzündeki bütün Müslümanların kalbi ve kıblegahı olan Kabe’ye dönük bir eylem orada gerçekleşti ve insanlar bundan rahatsızlık duydular” dedi.
CHP siyasi aklının elini öğrencilerin ve gençlerin üzerinden çekmesi gerektiğini söyleyen Ünal, “Boğaziçi Üniversitesi öğrencileriyle ilgili bir fişleme olayı yaşandı. Bu öğrencilerin isimleri yurtdışındaki diğer üniversitelere bildirilmeye varıncaya kadar iş götürüldü. Dolayısıyla burada biz Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin de katıldığı bir eylem değil, öğrenciler üzerinden yürütülen bir provokasyon görüyoruz. Bugün CHP Grup Başkan Vekili çekin gençlerimizin üzerinden elinizi diyor asıl burada öğrencilerin üzerinden elini çekmesi gereken kendi siyasi emellerine kendi sokak hareketlerine kendi demokrasi dışı eylemlerine zemin hazırlayan CHP siyasi aklının elini öğrencilerin ve gençlerin üzerinden çekmesi gerekiyor. Şimdi sabahleyin yaptıkları paylaşımda işte öğrenciler serbest kaldı siz bu öğrencileri suçlamıştınız. Onların sürekli hakaret ettikleri hakimler ve savcılar yani bu meclis kürsüsünden CHP genel başkanı bu ülkenin hakim ve savcılarına haysiyetsiz dedi satılmış dedi. Sarayın hakimi dedi her türlü hakareti bu ülkenin yargısına mahkemelerine hakimlerine her türlü hakareti yaptılar. Ama bu ülkenin hakimleri önlerindeki yasaya göre karar veriyor. Önüne bir dosya geldiğinde ve bu yasaya göre 2 yılın altındaki suçlarda tutuklama asıl olmadığı için tutuklama yasağı getirildi. Bir kişinin tutuklanmaması onun terörle iltisaklı olmadığı anlamına gelmiyor. Az önce İçişleri Bakanlığı Sözcüsü de açıkladı. Bir kısmı adli kontrolle serbest bırakılmış. Bir kısmı yaklaşık 28 kişi tutuklama talebiyle savcılığa sevk edilmiş, mahkeme sevk edilmiş. Şimdi buradan dediğim gibi eğer bir siyasi istismar çıkarırsanız, gayrimeşru ilan ettiğiniz ve mahkemelerin gayrimeşru ilan ettiğiniz devletin kurumlarının militan dediniz valinin kaymakamın ve oluşturmak istediğiniz kaosun sonuçlarını elde etmek adına buradan kullandığınız siyasi dil bu ülkeye zarar verir her şeyden önce. Cumhuriyet halk Partisi her şeyden önce Boğaziçi'nden elini çekmelidir, oradaki gençlerin üzerinden elini çekmelidir. Şimdi geçmişte Hasan Cemal'in kaleme aldığı ve Deniz Gezmiş ile ilgili Mahir Çayan'la ilgili bir anısı vardır. Derki, ‘siz bu gençleri sokağa indirdiniz sonra da bu gençlerin idam edilmesine mecliste el kaldırdınız.’ şimdi Cumhuriyet halk partisinin yaptığı hep budur. Kendisi iktidar olmadığı dönemlerde sokağı hareketlendirmek, sokak olaylarından medet ummak, sonra da o olaylarda hatırlayın geçmişte Gezi olaylarında aynı şeyi yaptı. CHP yani sokağı hareketlendireyim, burada gençleri öne süreyim, sonra burada gençlerle ilgili bir sorun ortaya çıktığında da bu gençler üzerinden istismar siyaseti yürüteyim. Cumhuriyet Halk Partisi birazdan belki bu güçlendirilmiş parlamenter sisteme geri dönelim diyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi hatırlayın 2003 yılında genç subaylar rahatsız manşeti, arkasından ordu göreve pankartları, yine ordu göreve pankartları açtıkları dönemde TSK'nın karşısında saygıyla eğiliyoruz açıklamaları yani Cumhuriyet Halk Partisi iktidarla olan ilişkisinde zinde güçlerin yanında durdu, ya ordunun ya yargının, ya medyanın, iktidara müdahalesi yönünde her zaman bir provokasyon içerisinde oldu. Öğrencilerin üzerinden ellerini çeksinler, gençlerin üzerinden ellerini çeksinler. Sokağa çıkardıkları CHP İl Başkanlığının whatsapp gruplarında öğrencilerin nasıl koordine olacaklarını, nasıl yemek ve erzak sağlayacaklarını, polise nasıl mukavemet göstereceklerini anlatan diyalogları var. Şimdi siz siyaset mi yapıyorsunuz, yoksa sokak hareketlerini örgütleyen bir yapıya mı dönüştünüz. Bunun adı siyaset yada siyasetçilik değil. Siyaset meşru bir zeminde yapılır. Siyaset devleti devletin kurumlarını yasaları meşru kabul etmektir” diye konuştu.
“SİVİL ANAYASA TÜRKİYE İÇİN ELZEMDİR”
Konuşmasının devamında sivil anayasanın Türkiye için elzem olduğuna dikkat çeken Ünal, “Bu ülkeyi darbe anayasasından kurtaracak yeni bir sivil anayasa Türkiye için elzemdir. Bütün dünyada kovit sonrası yeni konseptler, yeni bir anlayış ortaya çıkarken Türkiye'nin kaçınılmaz olarak 82 yılında yapılmış, bir darbeci cunta tarafından yapılmış ve artık yamalı bohçaya dönüşmüş bu anayasayı değiştirmesi gerekiyor. Daha da önemlisi hükümet Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini konuşuyoruz değil mi ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmeyi konuşuyor muhalefet. Şimdi bunlar şunu unutuyorlar 2007 yılında Cumhurbaşkanı seçmenize izin vermeyeceğiz dediklerinde millet bir halkoylamasıyla 2007 neye karar verdi. Cumhurbaşkanımı ben seçeceğim dedi değil mi. Üstelik yüzde 70 oranında bir evetle Cumhurbaşkanım ben seçeceğim dedi. Peki o halkoylamasıyla beraber parlamenter sistem ortadan kalktı. Çünkü Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği bir sistem artık parlamenter sistem değildir. 2014 yılına geldiğimizde de millet yüzde 52 ile yeni cumhurbaşkanını seçti. Bildiğim kadarıyla bu HDP, İYİ Parti, CHP bunlar 2018’de birlikte bir anayasa çalışması yaptılar. Basına sızdığı kadarıyla orada hem de cumhurbaşkanının, hem başbakanın parlamento tarafından seçilmesine dönük bazı düzenlemeler konuşulmuş. Şimdi nasıl bir sistem düşündüklerini, güçlendirilmiş parlamenter sistemden neyi kastettiklerini, bir de komik belki ama güçlendirilmiş parlamenter sistem dendiğinde bana hep şey geliyor deprem için ise güçlendirme çalışmaları. Sonuçta zayıf olan bir şey güçlendirilir anladığım kadarıyla parlamenter sistemin zayıflığını öncelikle bunlar kabul ediyorlar. Dolayısıyla nasıl güçlendireceklerine dair bir fikirleri olduğunu düşünmüyorum. Reformların taçlandırması anlamında topluma yeni sivil bir anayasa sunmak, yeni bir toplum sözleşmesi sunmak çerçevesinde bir anayasa” dedi.
Mahir Ünal, konuşmasının devamında AK Parti büyük kongresinin Mart ayının sonunda planlandığını söyledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.