Hüseyin Yılmaz
Kur’an bize ne anlatmak istiyor?
Kur’an’ın bize anlatmak istediği tek şey var:Allah’ın birliği, yani Tevhid.Kur’an’da anlatılan peygamber kıssaları, yapılmasıemredilen şeyler veya yapılması yasaklanan şeylerden maksat da budur.Yerlerden, göklerden, denizden, karadan, yıldızdan, yağmurdan, bal arısından,örümcekten bahsetmesi de, sadece ve sadece Allah’ın gücünün anlaşılması ve tekolduğunun idrak edilmesi içindir. Yoksa Kur’an ne coğrafya, ne astronomi, nekimya ne de başka bir ilimden bahseden kitap değildir. Sadece insanlarınyaratıcılarını tanımaları ve O’na varoluş maksatları olan gerçek kullukyapabilmeleri için ‘İnsan KullanımEl Kılavuzu’dur.
Kur’an’ın bu anlatmak/demek istediği şeyi bilmediğimiz bir dilden nasılanlayacağız? Okuduklarımızı anlamıyorsak, sadece okumak bize ne kazandıracak?
Evet Kur’an hem lafız hem de manadan ibaret olduğuna göre, Kur’an’ın asıl harflerianlaşılmadan da olsa okunduğu zaman sevap kazanılır. Kur’an’ın asıl harfleri dışındaki tercemeleriKur’an sayılmaz ve ibadetlerde Kur’an yerine okunamaz. Anlamak içinde tercemelerinden okuduğumuz sure veya ayetlerin anlamlarını okumamız gerekir.
Kur’an’ı sadece hocalar anlamaz, herkes Kur’an’ıtam olarak anlamasa da Kur’an’dan anlar. Ama Kur’an’ı başka bir dileterceme etmek veya tefsir etmek herkesin işi değildir. Bu işi yapmak belirliilim dallarından bilgili ve uzman olmayı gerektirir. Yapılmış terceme veyatefsirleri her müslüman okuyabilir, anlayabilir; okumalı ve anlamalıdır da.Ancak burada dikkat edilmesi gereken şey, sadece Kur’an meallerini okuyarakhüküm çıkarmaya kalkışılmamasıdır. Yanlışolan meal okumak değil, sadece meal okuyarak ondan hüküm çıkarmaya kalkmaktır.
Kur’an’ın muhatabı, inanan veya inanmayan bütüninsanlar ve cinlerdir. Kur’an sadece Arapların veya inanların kitabı değildir. Kur’an’ın mesajıaynı zamanda bir bölgeye ait olmadığından bütün zaman ve mekanları da kapsar,ilgi ve etki alanı içine alır. Yani bu kitabın manası müminlere haszannedilmemelidir. Buna muhatap olacak olanlar ikidir: Mümin ve mümin olmayan.İnanmayan kafirler için bu mübarek kitab bir korkutmadır. Sadece onlarınkorkunç sonlarını açıklama ve haber vermedir. Onlar bunlara inanmayacaklar veinanmadıkları için sakınmayacaklar.
Şu halde Kur’an’da kendileri için acı şeylerden azab ve cezadan başka birşey duymayacaklardır. Fakat onlar inanmadığı için gerçek değişmiş olmayacak,doğru haber yerini bulacaktır. Bunun için Kur’an’dan istifade edemeyecek kimseler çok olabilir, ama Kur’an’ın hükmüdışında kalabilecek hiç kimse düşünülemez. Şu kadar ki, bu hüküm lehineolmaz da aleyhine olur. Mesela kafir, “Allah’ın laneti zalimlerin üzerineolsun.” (A’raf,7/44) hükmüne inanmamakla bundan kurtulacak değildir. Bunungibi, Kur’an’ı arkalarına atanlar, dinlemek, amel etmek istemeyenler böyle yapmaklaKur’an’ın hükmünden kendilerini kurtarmak şöyle dursun, aksine tamamen onunkorkutucu hükmüne atılmış olurlar. Müminlere gelince: Kur’an, onlar hakkındabir hatırlatıcıdır, iman ettikleri ve fakat ayrıntısını unutup geciktirdiklerişeyleri kendilerine hatırlatır, akıllarına getirir. Müminler Kur’an’ı devamlıbir hatırlatıcı, bir rehber olmak üzere ellerinde ve gönüllerinde tutmalı,herhangi bir hususta bir iş yapacakları zaman onun açıkça veya dolaylı yoldanbildirdiklerine müracaat ile uyarı ve yol göstermesine, iznine veya yasağınagöre hareket etmelidirler.(Elmalılı, 7/Araf, 2. Ayetin tefsirinden.)
Kur’an baştan sona Allah’ın sözüdür. İnsan veya başka bir varlık sözüdeğildir. Aslı Lehv-i Mahfuzdenilen, mahiyetini sadece Allah’ın bildiği bir kitaptadır. 23 seneiçinde gerektikçe oradan dünyaya, peygamberin kalbine indirilmiş, vahiykatipleri tarafından yazılmıştır. İndiği günden bugüne ve kıyamete kadar da tamve eksiksiz olarak var olacaktır.
“… Gerçekten biz, derin anlayış sahibi bir kavimiçin ayetleri geniş geniş açıkladık.” (En’am; 98)
Kur’an, ilahi iradeyi insana taşıyan eşsiz birkitaptır. O, Allah’tan (cc) gelmedir. Allah’ın (cc) bildirisi ve İslam dinininkavramlaşmış biçimidir. İslam’ın asıl şekli ve ideal resmi, Kur’an’dadır.
Apaçık bir Kitap olan Kur’an’ın muhatabı, insandır. O,insanın kendisini okumasını ve ayetleri üzerinde düşünmesini ister. Kur’an’ıanlayarak okuyan ve düşünen insan, iman değerine ulaşır. Onun hükümleriniiradeli, bilgili ve şuurlu biçimde uygulayarak da İslami bir kişilik kazanır.İnsanın yapması gereken öncelikli iş, Allah’ın (cc) kitabını anlamak veKur’an’a göre yaşama farzını yerine getirmektir. Bu gayreti göstermemek,İslam’ı ciddiye almamak anlamına gelir. Kur’an’ı anlamayan, İslam’ı ciddiyealmayan kişi ise, onun hükmünden hayatına bir şey katamaz. Böyle olunca dahükmünü çiğnediği Kur’an’dan sevap, hayatının dışında tuttuğu İslam’dan da feyzalamaz.
. Kur’an vesünnetle bildirilen hayat şeklinin en güzel örneği, sahabe neslininyaşantısında görülür. Sahabe nesli, Kur’an’ın indirilişine şahit olmuş,Peygamber (sas)’ın eğitim ve gözetiminde İslam’ı öğrenip yaşamış bir nesildir.Onlar, hayatlarını Kur’an’a göre şekillendirmiş, onu yaşantılarının biricikölçüsü yapmışlardı. Sahabe nesli, İslam’ı ciddiye almış, ona inanıp yaşamanınbüyük risk taşıdığı bir dönemde dine sahip çıkmış, bu uğurda canlarını vemallarını feda edebilmiş bir nesildir. İslam’ı anlama, yaşama ve ciddiye almakonusunda sonraki kuşaklara örnek olan bu neslin tavrı, İslam’ı yaşadığımızasra taşıma gayreti içinde olanlar açısından büyük önem taşımaktadır. Çünküonlar, İslam’ı ciddiye alıp yaşadıkları için, iftihar edilecek bir medeniyetoluşturdular. Şu halde, Kur’an’ın ilke ve ideallerini hayata yenidenkatabilmenin yolu, İslam’a aynı ciddiyetle sarılmaktan geçmektedir.
Köşenin içeriği SON PEYGAMBER PLATFORMU’ nunkatkılarıyla, KUR’AN’IN ANLAMIYLABULUŞMAK PLATFORMU tarafındanhazırlanmıştır. Ayet mealleri HasanTahsin Feyizli'nin Hazırladığı Feyzü'l Furkan AçıklamalıKur'an-ı Kerim Meali’nden alınmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.