Kredi kartı kullanımına dikkat edilmemesi sonucu bir çok insan bankalarla icralık olmuş durumda. Durumun giderek daha da kötüye gitmemesi için kredi kartı kullanımında hesaplı davranılması gerekiyor. Takvim gazetesi yazarı Faruk ERDEM yazısında uyarılarda bulundu. İşte ERDEM'in yazısı;

Türkiye, 2001'de tarihinin en büyük krizini yaşarken, bunun sonuçlarından birini kredi kartı batakları olarak yeni döneme devretti.

O dönemde, kriz ortamından da faydalanan bankalar, yüzde 500'leri bulan temerrüt faizleriyle borcunu ödeyemeyen yüz binlerce insanın evine, maaşına göz koyup icralara başlamışlardı.

İnsanlar intihara kalkışıyor, yuvalar bir bir yıkılıyordu...

Konu ekonomik bir sorun olmakla birlikte aslında sosyal yaraya dönüşmüştü...

İşte o noktadan sonra öncelikle fahiş faizleri düşürecek düzenlemeler geldi, ardından yapılandırma yasaları çıktı ve insanlar biraz nefes aldı.

Bu sayede bankalar da ulaşamadıkları alacaklarını toplayıp risklerini azalttı.

Bütün bu çabalara rağmen kredi kartı sorunu biraz da yanlış kullanıma bağlı olarak devam etti.

SOKAKLARDA PAZARLANDI...

Hepimiz biliyoruz; sokaklarda, hastane önlerinde, marketlerde pazarlanan kredi kartları, maaşıyla ay sonunu zor getirenlere bile binlerce liralık limitlerle bol kepçeden dağıtıldı...

Bankalar ödeyemeyene sempati duyduğu için de, durumdan çok şikayetçi olmadı.

Bizdeki, kartı bir 'ödeme aracı' değil de, 'bedava alışveriş aracı' olarak görme alışkanlığı, 'ayağını yorganına göre uzatamama' hali, cüzdanlardaki bu plastik kartları canavar haline dönüştürmeye başladı.

Böylece kayıtdışı ekonomiyi bitirecek en önemli araç olan kartla alışveriş, bizde kabus haline gelebildi.

Bazı rakamlar verirsem konu daha iyi anlaşılacaktır.

BKM verilerine göre, 2003 yılında 19.8 milyon adet olan kredi kartı sayısı 2010'da 46.9 milyon adete çıkıyor. Yine 2003 yılında 40.3 milyar lira olan kart ile yapılan harcama da, 2010'da 236.4 milyar lirayı buluyor.

Vatandaşın borcuna gelirsek, 50 milyar liranın üzerinde. Bunun 4 milyar lirası icralık olmuş bile... Kalanı da asgari ödemelerle, diğer kartlardan çekilen nakitlerle çevrilmeye çalışılıyor.

YAPISAL ÇÖZÜM GEREK

Anlaşılıyor ki; af yasaları ya da yapılandırma düzenlemeleri meseleyi tamamiyle çözmüyor. Yapısal bazı konuları da halletmek lazım... Haberlerimizde de aktardığımız bazı gelişmeler yaşandı...

Asgari ödeme tutarını ödeme alışkanlığı, borçların hiç bitmemesine yol açıyordu.

Oranları yükselterek bir nebze bu sorun önlendi. Şimdi oranlar daha da artıyor.

Yüzde 10'dan 20'ye çıkmıştı, şimdi 22 ve yüksek limitlerde, 40 olacak.

Tek limit uygulaması da sorunu büyük ölçüde çözecektir diye düşünüyorum. Böylece alınan kredi gelirle uyumlu olacak ve limit asla aşılamayacak. Kaç kart olursa olsun harcanacak miktar belli olacak. Bu belki şimdi karttan para çekip diğer karta ödeyenleri bir miktar üzecektir ama bir süre sonra çok insanın hayatını kurtaracak.

Yine bir yılda borcun tamamını iki kere ödemeyene nakit çekim yasağı da, tüketicinin sınırı aşmasını önleyecek.

BANKALAR TABİİ Kİ İSTEMİYOR

Yeni düzenlemelere, özellikle de tek limite bankalar haliyle karşı çıkıyor. Çünkü kart sayısı azalacak, kartla alışverişe ve temerrüte düşen borca sınır gelecek. Bankaların ortalama aldıkları 40 lira (50 milyon kartta yıllık 2 milyar TL) aidat parası, faiz ve komisyonlar gibi gelirler düşecek. Bu düzenlemeler yapılırsa vatandaş kartını doğru kullanacak ve avantajlarından yararlanacak...