HABER: ABDULLAH YILDIZ

Konuyla ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan Avukat Hacı Ali Akbaba vatandaşlara noter huzurunda sözleşme yapılmasını ve muhakkak avukata danışılmasını tavsiye etti.

Son yıllarda dövizin altının demirin artışından dolayı sıkıntılarla boğuşan inşaat sektörü, tecrübesiz ve kötü niyetli müteahhitlerin eliyle son derece tehlikeli bir sektör olmaya başladı. Son iki yılda büyük artış gösteren vakalar hakkında Diriliş haber Gazetesine açıklamalarda bulunan Avukat Hacı Ali Akbaba konuyu şu sözlerle özetledi:

“Vatandaşlarımızın sırf fiyatın makul olmasına aldanarak daire almaları sonucunda mağdur oluyorlar. Bu alınan daireler neticesinde yapılan sözleşmelerinde hiçbir hukuki delili olmadığı için taraflardan alıcı olan kişi tek taraflı mağduriyet yaşıyor. Yine sözleşmeler noter huzurunda değil kendi aralarında gerçekleşiyor. Bu durumlar sonucunda vatandaşında olası bir mağduriyet durumunda hukuki olarak eli zayıf kalıyor. Hukuki olarak altına imza atılan her şey delildir. Fakat resmi bir şahit olarak noter vatandaşın hukuki olarak elini güçlendirir. Halbuki notere vereceği 200 liralık şahitlik ücreti ile müteahhite bağlayacağı 100 bin lirasını garanti altına alacak. Ancak vatandaşımız küçük ama önemli bazı masraflardan kaçarak büyük miktarda ki parasını riske atıyor. Bakın avukata danışılmıyor. Bizimle birlikte sözleşme yapılmasını geçtik, en azından sözleşme maddeleri bir avukata danışılsa zaten eksik yada sakat maddeleri konusunda avukat vatandaşı uyaracak.”

AVUKATA DANIŞMADAN VE NOTER ŞAHİTLİĞİ OLMADAN SÖZLEŞME YAPMAYIN

Vatandaşın ev alırken dikkat etmeleri gereken noktaları anlatan Akbaba, kendilerine gelen olumsuz örnekleri de anlattı. Akbaba, “Burada müteahhitlerde seçici olunması ve firmalarda geçmişte referans yapılarının incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Yapılan sözleşmeler noter huzurunda da yapılmadığı için sıkıntılar artıyor.

Mesela sık karşılaştığımız bir örnektir. Yapı devam ederken belediye kat farkını kaldırıyor. Müteahhit vatandaşa bunu haber vermiyor ya da bundan dolayı ek ücret talep ediyor. Sözleşmede de müteahhit bunu tahmin ederek kendi lehine olacak şekilde düzenliyor. Vatandaş inşaatın bitmesiyle dairesini almayı beklerken daha bir de borçlu çıkıyor.

Sözleşmeleri avukatlara danışmadan ve gösterilmeden yapıldığı için birçok eksikler beraberinde getiriyor. Hukuki anlamda vatandaşlarımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz. Halkımız son yıllarda fiyatları uygun olduğu için ortada olmayan topraktan ev alma gibi bir yanlışa düşüyorlar. Müteahhitlerden bir tanesi kamu arazisine vatandaşlara ev yapacağım vaadiyle kandırıp insanlara daire satıp paralarını aldı. Bununla alakalı şuan savcılıkta soruşturma yürütülüyor. Kötü niyetli müteahhitlerin mükerrer satış dediğimiz bir olayı var ki orada da benzer bir dolandırıcılık söz konusu. Bir daireyi birkaç farklı kişiye birden satıyorlar. Burada vatandaşın suçu yok ancak yapılan sözleşme noter huzurunda olursa en azından hukuki olarak resmi zemine oturmuş olur. Yarın dava süreci başladığında hukuki olarak vatandaş kendini daha güvende hissedecektir.

Benim müvekkillerimden örnek verecek olursak bir müvekkilim asgari ücret ile ev almaya karar vererek bundan çok önce bir müteahhide para veriyor ancak üzerinden yıllar geçmesine rağmen dairesi kendisine verilmiyor. Burada müteahhitlerin cezai anlamda bir korkuları olmadığı için insanları kandırmakta geri durmuyorlar. Müteahhitle bir sorun yaşadığınızda bunu hukuki anlamda çözüme kavuşturmanız gerektiği için vatandaşlarımızın mağduriyet oranlarında artış meydana geliyor.”

AVUKAT SON ÇARE DEĞİL, İLK DURAK OLMALI

Vatandaşın ev almayı planladığı müteahhitle arasında ki sözleşmeyi muhakkak görmesi gerektiğiniz savunan Akbaba, ‘müteahhidin geçmişini araştırın’ dedi. Akbaba vatandaşın avukatla ortak hareket etmesi gerektiğinin önemini vurguladı.

“Müteahhidin arsa sahibi ile arasında yapılmış olan noter onaylı arsa sözleşmesinin mutlaka görülmesi gerekiyor. Vatandaşların bu sözleşmeyi görme hakkına sahiptir ve buna bakmalıdır. Sebepsiz Zenginleşme hükümlerine göre burada kandırılan vatandaşlarımızdan parasını alamadığımız zaman arsa sahibine rücu edebiliyoruz. Yani vatandaşlarımız müteahhitten para alamadığı zaman arsa sahibine de sorumluluk doğuyor.

Müteahhidin daha önce teslim ettiği evler var mı, daha önce referans yapıları var mı bu faktörlerin ciddi anlamda araştırılması gerekiyor. Vatandaşlarımız müteahhide ödediği para kadar senet alsın, Aradaki güven problemini de minimize etmek adına garanti sözleşmeler yapılabilir.

Burada avukata mutlaka danışılması lazım. Toplumumuzda en son çare olarak avukata başvuruluyor ancak ilk başta avukata başvurulması gerekiyor. Avukatın vatandaşlarımız arasında daha etkin olarak başvurulan bir konum haline gelmesi gerekiyor.”