Erkeklerde saç dökülme yaşı 18’e kadar düştü
Erkeklerde saç dökülme yaşı 18’e kadar düştü
Dr. Özgür Öztan, saç dökülmesinin erkeklerde yüzde 80 oranına kadar çıktığını, son yıllarda ise erkek saç dökülmelerinin 18’li yaşlara indiğini söyledi.
Saç ekimi konusunda dünyadan ve Türkiye’den alanında otorite kabul edilen isimleri buluşturacak olan “FUE EUROPE Altıncı Yıllık Toplantısı”18-21 Mayıs tarihlerinde Ankara’da yapılacak. Dünyanın pek çok farklı ülkesinde gerçekleşen FUE EUROPE toplantılarına Türkiye ilk kez ev sahipliği yapıyor. Toplantıya Başkanlık yapacak olan Dr. Özgür Öztan, saç sökülmesi ve saç ekimi konusunda son gelişmeleri anlattı. Saç dökülmesi ve nedenleri hakkında bilgiler paylaşan Öztan, normal şartlarda bir insanda 50-100 arasında saç kılı döküldüğünü, bu rakamın üstüne çıkıldığında ise uzmana görülmesi gerektiğini söyledi. Saç dökülmesinin ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabileceğine dikkat çeken Öztan, “Kişilerin saç dökülmeleri çoğaldığı zaman psikolojik sorunlar da başlar. Saç hem kadın hem de erkekler için önemli bir aksesuar rolü oynar. Saç dökülmesi her ne kadar kozmetik bir sorun olarak ortaya çıksa da bunun çok önemli hastalıkların ve sağlık sorunlarının bir belirtisi olabileceğini unutmamak gerekiyor. Normal sayının üzerindeki dökülmeler yaşın ilerlemiş olması, bazı ateşli hastalıklar, tiroid hastalıkları, kansızlık, verem, şeker hastalığı gibi bütün vücudu etkileyen hastalıklardan sonra da görülebilir. Saç kökleri uzun bir gelişme dönemi ve bunu takip eden daha kısa bir dinlenme döneminden oluşan bir yaşam döngüsü içindedirler. Dinlenme döneminde saç teli köküne bağlıdır, fakat artık büyümez. Dinlenme döneminin sonunda ise saç dökülür ve yerine aynı kökten başka bir saç büyümeye başlar. Böylelikle yeni bir döngü başlamış olur. Saç köklerinin bu büyüme-dinlenme döngüsünün uzunluğu genetik koda bağlı olarak kişiden kişiye değişebilir. Saç kökleri yaş ilerledikçe saç üretimini azaltıp, daha uzun süreyi dinlenme evresinde geçirmek üzere programlanmışlardır” diye konuştu.
En sık görülen saç dökülme nedenleri
Saç dökülme nedenlerinin başında, genler, hormonal yapı, menopoz sonrası yaşanan sıkıntılar, hamilelik, tiroid hormonları, stres, psikolojik sorunlar gibi hormonal dengesizlik oluşturan durumlar ve yaşlanmanın geldiğini belirten Öztan, “Ayrıca yüksek ateşli hastalıklar, hatalı beslenme, vitamin eksikliği, kansızlık, demir-çinko-biotin eksikliği, kontrolsüz diyetler yapmak, çeşitli saç hastalıkları (Seboraid dermotit, Tinea capitis adı verilen kafa derisinin mantar hastalığı gibi), kozmetik amaçlı kullanılan çeşitli kimyasallar sac dökülmesine sebep olabilir" dedi.
"Saç dökülme yaşı 18’e kadar düştü"
Saç dökülme oranının yüksekliğinden bahseden Öztan, son yıllarda erkeklerde bu yaşın 18’e kadar düştüğüne dikkat çekti. Öztan şöyle konuştu:
“Erkeklerde saç dökülme oranı yüzde 80 oranındadır. Başın üst kısmında başlar ve zamanla ön hat çizgisi kaybolur. Saçlar incelmeye başlar. Böylelikle bu bölge kelleşir. Bu süreç uzun süre devam eder ve sonuçta sadece ense bölgesindeki saclar kalabilir. Son yıllarda erkek saç dökülmeleri 18’li yaşlara kadar inmiştir. Bu tarzdaki saç dökülmesin en büyük sebebi bir androjen hormonu olan testesteronun değişim göstermesidir. Erken teşhis bu sorunun tedavisinde çok önemlidir. Günümüzde birçok kadın saç dökülmesi sorunu yaşamaktadır. Özellikle stres, yanlış beslenme, hormonal değişimler, hamilelik, menopoz, yanlış kozmetik kullanımı, saç boyatma ve mevsimsel geçişler saç dökülmelerine sebebiyet verir.”
Saç dökülmesinin tedavisi
Saçlarda dökülme ve kırılmaların olduğu anda mutlaka doktora başvurulması gerektiğini belirten Öztan, “Doktorunuz, gerek gördüğü takdirde sizden kan tahlilleri isteyecektir. Ayrıca saç analizi yapan cihazlarla saçınız ve saçlı deriniz de kontrol edilecektir. Bunun ardından saç mezoterapisi, oksijen saç bakımı, ozon saç bakımı, PRP kürleri, ilaç kullanımları gibi size özel olarak uygulanacak olan tedavi sürecine karar verilir” dedi.
Saç ekimi
Saç ekimi konusunda da bilgiler paylaşan Öztan, konuşmasını söyle sürdürdü:
“Saç dökülmelerinde pek çok tedavi alternatifi vardır saç ekimi de bunlardan biri ve en kalıcısı olarak tanımlanabilir. Saçın genetik olarak erkeklik hormonlarına (DHT) (dihidrotestosteron) duyarlı olmadığı ve devamlı olarak uzadığı bölge olan donör bölgesinden açık alın bölgesine cerrahi olarak yeniden dağıtılmasını tanımlamaktadır. Yeniden implantasyon sonrasında tekrardan dağıtılan her saç teli, erkek hormonlarına dirençte genetik yatkınlığını sürdürdüğünden dolayı, yeni bölgesinde ömür boyu uzamaya devam edecektir. Bu işlem, kalıcı saçın basitçe saçsız alana tekrar taşındığı saç nakli işleminin prensibini tanımlamaktadır. Saç ekimi, saçın yeniden dağıtımı sürecini tanımlamaktadır. İşlem zarfında, kelleşme sürecine duyarsız olan saç folikülleri donör bölgesinden sökülür ve alıcı bölgeye yerleştirilir. Saçın düzgün ve estetik bir şekilde tekrar dağıtımındaki amaç fark edilemeyen yenileme etkileri ve doğal saç görünümünü en üst düzeyde kazanmaya çalışmaktır. Yeri değiştirilecek saç uzun ömür özelliği gösterse de kısıtlı bir rezerve sahip olan donör bölgesinden toplanır. Bu sebeple ihtiyatlı cerrahlar, saç kaybı devam ederken gelecekteki saç yenilemesi için yeterli rezervi bırakmak maksadıyla, yeter miktarda saç folikülünü sökme ihtiyacı duyar. Saç ekimi mutlaka hastane ortamında alanında uzman doktor kişiler tarafından yapılmalıdır. Saç ekimi lokal anestezi ile yapılan ve hastanın rahatından ödün vermeyen bir ameliyattır. Mevsimsel olarak da bakıldığında da her dönemde yapılabilir. Saç ekimi yapılan bölgedeki saçlar ömür boyu dökülmez. Yapılan operasyonun başarısı burada çok önemlidir. Operasyonu yapan ekibin saç ekiminde uzun yıllar tecrübeli olması gerekir. Saç ekimi sonuçları ömür boyu süreceği için doktorunuzu dikkatli seçmeniz çok önemlidir.”
Ömür boyu uzamaya programlanıyor
Nakledilen saçın ömrü hakkında da bilgiler veren Öztan, “Folikül üniteler donör alandan, kişinin kafasından, sakal veya göğüs bölgesinden ekstrakte edilir. Başarılı bir ekstraksiyondan sonra foliküller saç derisindeki saçsız kısma yeniden yerleştirilir. İlgili donörlerkelleşme sürecine karşı duyarsızdır ve daimi bir şekilde uzar. Nakledilmiş olan herhangi bir foliküler ünite genetik olarak erkeklik hormonu DHT dirençlidir ve ömür boyu uzamaya göre programlanmıştır” diye konuştu.
KAYNAK:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.