Devrim gibi yenilik! Türkiye'de televizyonlarda yeni dönem başlıyor
Kanal 7 Medya Gurubu Planlama ve Teknik Daire Başkanı Muzaffer Şafak, 5G ile birlikte televizyon yayıncılığında yaşanacak yeni fırsatlar ve gelişen yayın teknolojileri hakkında bir analiz kaleme aldı.
Teknolojideki gelişmelerin her sektörü etkilediği gibi Televizyon alanında da benzer değişimlerin hızı geçmişte olduğu gibi uzun yıllar sürmeden daha etkili, ekonomik, efektif ve rekabetçi çözümlere bırakmaktadır. Elbette bu süreçleri başlatan ve hızlandıran ana unsur rekabet.
Bunu destekler nitelikte, ön görülerimiz ,teknik gelişmeler ve yöntemler bile hızla değişmektedir. Yayın kuruluşları bu gelişme ve değişimler sonunda teknolojiye ayak uydurmak için ciddi yatırım ve işletme giderlerine katlanmak zorunda kalmaktadır.
Aslında bu durumun sektördeki rekabet ve çok sayıda Televizyon ve Radyo yayıncısının olması nedeniyle sürdürülemez olduğu artık tartışılması gereksiz bir konu haline gelmiştir.
GENÇLER TERCİHLERİ...
Yayın kuruluşları bu gelişmeleri ve teknik değişimi zamana yaymak bir süre daha ötelemek için yatırımlarını erteleyebilmektedir. Ancak gelişmekte olan dinamik ve genç bir nüfusa sahip ülkemizde ise talepler yurt dışındaki yayıncılık örneklerinde olduğu gibi kaliteli, yüksek çözünürlüklü yayın ve programları en ekonomik şekilde izlemek istemektedir.
Yayıncılar bu talepleri karşılayabilmek için bu hızlı değişim ve dönüşüm karşısında üretimlerini kaliteli hale getirmek çözünürlüklerini olabildiğince arttırmak için en iyi ve kaliteli kameralar, ışık, makyaj, ortam, digital animasyon gibi bir çok tekniği hayata geçirmeye çalışmaktadır.
Klasik TV ve Radyo yayıncılığında program üretimleri, bunların işlenmesi ve dağıtım (transmisyon teknikleri ) maliyetleri ve kestirilemeyen diğer giderler de ilave edildiğinde tüm sektörü olumsuz olarak etkilemektedir.
Ancak bunları yaparken eldeki izleyiciyi kaybetmemek için yüksek maliyetli teknolojiye de yatırım için kaynak oluşturmak zorunda kalmaktadır. Biliyoruz ki sektördeki yoğun ve dramatik rekabet bazı kuruluşları özellikle bölgesel ve yerel yayıncıları bu yarışta geri bırakabilmektedir. Bunun sonuçlarını Türksat uydularından taşınan Televizyon yayınlarının 5 yıl öncesine göre azalması önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkmaktadır.
Konunun bizi daha çok ilgilendiren kısmı, yayınların ve programların stüdyolarda yada yapım aşamalarından sonra izleyiciye nasıl, hangi kalitede ve en ekonomik nasıl iletiriz? ilerleyen günlerde ne olabilir ve nasıl hareket etmeliyiz’in cevabını bulmak için çaba sarf ediyoruz.
Mümkün olsa 1990 dan itibaren günümüze kadar tek karede durumun bir fotoğrafını çekebilsek. aslında teknolojinin ivmesinin logaritmik olarak nasıl hızla arttığını görürdük.
Elbette, bu alanda çalışan, fikir üreten, regüle eden, hatta belirleyen sektörler, kamu kuruluşları bile bazen ne yapalım diye düşünüyor. Hız öyle arttı ki bazen bekleyelim diyoruz. Ama bu durum kimi zaman sakınca da yaratabiliyor, geride kalmanın sonuçları ekonomik açıdan yayıncıları endişelendirmektedir.
Yayıncılığın gelişimi arzdan çok izleyicinin teknik ve içerik taleplerinin artmasıyla gerçekleştiğini görmekteyiz. Yıllarca SD yayın yaparken HD Televizyon alıcıların yaygınlaşması , fiyatlarının uygun ve satın alınabilir hale gelmesiyle 40 inch ve üzeri büyük TV alıcılarının evlerin salonlarında yer almaya başladığını görmekteyiz.
HD YAYIN KAÇINILMAZ OLDU
TV alıcı ekranlarının büyümesi peşi sıra yayın kalitesinin de SD formattan HD formata dönüşünü hızlandırmış ve zorunlu hale getirmiştir. 2012 den itibaren bu kaçınılmaz ve zorlayıcı etki, ilave rekabet karşısında majör yayın kuruluşları yayın formatlarını , canlı yayın araçlarını ve diğer ekipmanlarını zaman geçirmeksizin HD formata dönüştürmüştür. Ardından buna uygun içerik üretmek daha kaliteli materyaller ve programları izleyiciye ulaştırmaya başlamaları gerekmiştir.
4K YAYIN DÖNEMİ BAŞLIYOR
Bu yatırımların üzerinden uzun zaman geçmeden birkaç yıl içinde 4K yayınları Avrupa’da ve diğer ülkelerde görmeye başladık. Günümüzde yayıncılık teknoloji fuarlarında bile HD alıcılar , cihazlar kameralar vs sadece oyuncaklarda kullanılmaktadır. Avrupa , ABD ve uzak doğudaki gelişmiş bir çok ülkedeki yayıncılar 4K kalitesini izleyicilerine iletmeye başladılar.
Bu değişimi hızlandıran biraz önce belirttiğimiz gibi TV alıcı arzındaki kalite ve fiyat olgusunun tüketici lehine değişmesi meydana getirmiştir. Talebin olumlu sonuçları yayın kuruluşlarının yayın formatlarını zaman geçirmeden değiştirmesi gerektiğini işaret etmektedir. Bir süredir bu konuda Reklamcılar ve programcılar üretimlerini 4K olarak yapmaya başladı. Bu sürecin hızlanmasıyla yakın gelecekte ülkemizdeki majör TV kanalların yayınlarını 4K olarak izlemek mümkün olacaktır.
Türkiye de, günümüzde birkaç platform ve uydu yayını dışında 4K yayın yapan yoktur. Ancak ilginç olan ise piyasada büyük ekran ve 4K TV alıcılarını, çok miktarda ve uygun fiyatlarla edinmek mümkündür.
Asıl mesele bu yüksek çözünürlüklü yayınları izleyiciye en ekonomik ve sorunsuz şekilde nasıl ileteceğimizdir.
İlk akla gelen, karasal iletim, ancak yayınları halihazırda karasal analog vericilerle ancak SD formatta iletebiliyoruz . HD yayınları ise ancak Sayısal Karasal vericilerle iletmemiz mümkün. Bunun için Ülkeyi kaplayacak şekilde maliyeti yüksek verici network’ünü kurmamız gerekecektir. Diğer yönden dünyada karasal yayınların analog yada digital olarak her geçen gün azaldığı, kullanılan bu frekanslar ülkemizde de olduğu gibi güvenlik haberleşme seyrüsefer hizmetlerine pey der pey tahsis edilmektedir. Bu konuda EBU da benzer tavsiyelerde bulunmaktadır. Ayrıca bu frekansların bir kısmının broadband hizmetleri için kullanılmasıyla elde edilen gelirin yayıncılıktan elde edilen gelire oranı 1/10 dan fazla olmaktadır.
Elbette HD ve 4K nın karasal vericilerle iletimi mümkündür. Ancak yatırım işletme ve sınırlı sayıda yayının taşınabilmesi gibi olumsuzluklar ile setüstü kutuların henüz izleyicilerde olmaması da sayısal karasal yayının gelişmesi ve yaygınlaşmasına engel olmaktadır.
O Halde yüksek çözünürlüklü yayının iletilebilmesi için elimizde Uydu, Karasal Kablo Networkleri, hızları henüz istenen seviyeye ulaşmayan İnternetve GSM sistemleri kalmaktadır.
Uyduyu ele alacak olursak 4K yayının iletimi için HD de kullanılan uydu kapasitesinin en az iki katı kapasite kullanılması gerekecektir. Ekonomik sıkıntı yaşayan yayın sektörü için bunun maliyeti ise hiç te kabul edilebilir olmayacaktır.
2 yıl önce 8K test yayınlarını başlatan G.kore de olduğu gibi yakın gelecekte 8K nın yaygınlaşması ile uydu iletimi her ne kadar sıkıştırma teknikleri gelişse de yayıncılar için çok daha pahalı bir seçenek olacaktır.
O olmadı, bu pahalı, bu zor , peki yayıncı en efektif olarak yayınlarını nasıl iletecek ? ve işletmesini nasıl ayakta tutacak ? karlılığını nasıl sürdürülebilir kılacak ? bunun cevabı pekte kolay gözükmüyor.
Diğer seçeneklere bakarsak; Kablo networkleri , İnternet OTT ve 5GGSM olacaktır. Bunlar üzerinde konuşmalı ve bunlar üzerinden ekonomik çözümler üretmeliyiz. Yayıncı içeriklerini en az maliyetle kaliteli olarak üretip en az giderle izleyicinin alıcısına ulaştırmak istemektedir. İçerik üretimini ayrı tutarsak iletim için bahsedilen üç mecranın öne çıkacağını söyleyebiliriz. Bunların içinde hızı ve erişebilirliği yüksek olacağı düşünülen ve hazırlık çalışmaları devam eden 5G öngörülebilir.
Bu seçimi zorlayan, konfor faktörünün yanı sıra izleyicilerin bireyselleşmesi ve mobilitenin sağladığı rahatlık olacaktır.
Her üç sistemde de yayıncı ile izleyici arasında direkt kontak kurulmuş, bunun sonucunda izleme ölçümlenmesinin belirlenen sayı yerine izleyicilerin tamamından elde edilir olmasıyla net verilere erişmek hem yayıncıya hem de Reklamcıya önemli bilgiler sunacak bu sayede yeni ve ilginç iş modellerin oluşturulması da mümkün hale gelecektir.
İzleyici profiline baktığımızda teknik değişime paralel, izleme alışkanlıklarının da değiştiğini görebilmekteyiz. Her yıl bunun oranının yükseldiğini yetişkin insanların % 98’i cep telefonu ve tablet , kullandığı, bunların %77’si akıllı telefon sahibi olduğu , kullanıcıların günde ortalama 7 saat internette zaman geçirdikleri, internette yer alan ve sayısı her geçen gün artan youtube benzeri radyo ve televizyon platformlarından da bahsetmeliyiz. Bunlara rağbet eden başta x ve y kuşağı olduğunu da görmekteyiz. Yeni kuşaklar artık ev salonlarında spor karşılaşmaları dışında birlikte TV izlememektedir.
Bir süre sonra seçeneklerin artması teknik kalitenin yükselmesi , erişim maliyetlerinin düşmesi ile yayıncılık alanına daha fazla oyuncunun katılması beklenmelidir. Ancak bu durumda makul olmayan rekabetin yıkıcı etkileri de ağırlaşabilir. Bunu sonuçlarını özellikle Avrupa da yüzlerce TV ve radyo platformunun kurulmasıyla görmekteyiz.
Bu konu özellikle majör TV kanalları arasında değerlendirilmesi gerekebilir. İş birliği ve ortak konuların konuşulması fayda sağlayabilir. Bunun önemli sonuçları da geçtiğimiz günlerde içerik alanında görülmeye başlamıştı.
Diğer yandan tüm yayıncıları yakından ilgilendiren ve her yayın kuruluşunun ana yayınlarını SD ve HD formatta eş zamanlı uydudan iletmeleri ve bunun için yüksek uydu bedelleri ödemesi de ilginçliğini korumaktadır.
Yapılan izleyici ölçümlerinde ortaya çıkan verilerde SD/HD oranının hızla HD ‘ye evrildiği ancak hala yaklaşık %20 oranında SD izlenmenin olduğu ve bu oranın her yıl hızla azaldığı bilinmektedir.
SD YAYINLAR BİTME NOKTASINA GELİYOR
Yurtdışında küçük ölçekli TV kuruluşları dışında SD yayınlar bitme noktasına gelmiştir. Gelişmiş ülkelerde 4K yerine 8K konuşulurken ülkemizde SD nin konuşulması ve bu yayınların devam etmesi de kaynak israfı olarak değerlendirilebilir.
Yayın kuruluşları birlikte ve ayni zamanda SD yayınlarını sonlandırmasıyla ciddi tasarruf sağlayabilecek ve izleyicinin HD formata dönüşümüde kısa sürede gerçekleşebilecektir. Sayı tam bilinmemekle birlikte bazı izleyiciler TV alıcıları HD olmasına rağmen yayınları uydu alıcılarının SD olması nedeniyle yayıncının ürettiği HD programları SD formatta izlemeye devam etmektedir.
5G İLE YENİ DÖNEM BAŞLAYACAK
Son olarak, iletişim alanında çığır açacak olan 5G erişiminin, hızla tüm dünyada yaygınlaşmaya başladığı , kısa süre içinde ülkemizin tamamını hemen kapsamasa da etkisinin görüleceğini söylemeliyiz.
5G hızını belirleyen bir çok faktörün olmasına karşı 4 - 4.5 G deki 20 ile 50 Mbps hızların kullanılabildiğini düşünürsek 5G de 1 ile 10 Gbps hızlara erişilebileceği pratikte 200 ile 500 Mbps hızlara ulaşmak bile yayın sektörünü ne kadar etkileyeceğine mukayese için örnek olacaktır. Bu durum özellikle yayıncılık alanında köklü değişimlere yol açacağını Haber, Yorum, Reklam , Dizi ,Eğlence , Doğrudan veya program üzerinden satış ve bir çok ilave bilginin kesintisiz ve çeşitlenerek izleyiciye ulaşmasını da mümkün kılabilecektir.
Bunu doğrular nitelikte Ülkemizde HBB ( Hybrid Broadcast Broadband )TV alıcı sayısının kısa sürede 1 milyonun üzerine çıkması, izleyici tarafından rağbet görmesi, sistem üzerinden izleyici ölçümlemesinin kesinliği ile birlikte düşünüldüğünde HBB’nin yaygınlaşması benzer şekilde 5G ve diğer internet mecra ve platformları da izleyicinin tercihleri arasında yer alacaktır.
Yayıncılar, bu imkanların sağladığı kolaylıklarla çeşitli iş modellerinin oluşturulması ve yayıncılığın hüdayinabit gelişimini tekrar gözden geçirebilirler.
İzleyicilerin donanımlarının hazır olması nedeniyle, tekniği ve içeriği güçlü olan yayıncılar bu yarışta öne çıkacaklardır.
Bu güne kadar Televizyon ve Radyo yayıncılığı izleyici ve dinleyici ile kurduğu tek yönlü iletişim, teknolojinin sağladığı bu yeni imkanlarla yakında etkileşimli ve sürekli olarak başlayacağını söylemek mümkün olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.