Bayram tatilini Antalya'da geçiren Bakan Çavuşoğlu, Manavgat AK Partiİlçe Teşkilatı'ndaki bayramlaşma törenine katıldı.

Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi dünyada da özellikle bayramda huzur ve barışın tesis edilmesi için samimi gayretler gösterdiklerini belirten Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye'deki ateşkes için AB yetkilileri, ABD Başkanı Barack Obama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin başta olmak üzere birçok ülke lideriyle gerek yüz yüze gerek telefonda defalarca konuşarak çok samimi gayret sarf ettiğini vurguladı. Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sadece Türkiye'dekileri değil, dünyadaki tüm mazlumları düşündüğünü, bu anlayışla temas içinde bulunduğu ülkelerin de gayretleriyle Suriye'de ateşkes olduğunu vurguladı.

‘DÜN AKŞAM ATEŞKES İLAN EDİLİR EDİLMEZ REJİM ATEŞKESİ BOZDU'

Ateşkesin kalıcı olmasını istediklerini ifade eden Çavuşoğlu, şöyle konuştu: "Öyle görünüyor ki özellikle rejim, bu ateşkese riayet etmek istemiyor. Dün akşam ateşkes ilan edilir edilmez rejim ateşkesi bozdu. Uyarılar yapıldı, inşallah bu ateşkesin kalıcı olması için herkes üzerine düşeni yapar. Tek taraflı olmaz. Suriye'de huzur, barış, istikrar ve yeniden yönetilebilir bir Suriye olması için bundan sonra için gayretlerimizi devam ettiriyoruz. Aynı şekilde bize tehdit oluşturan DAEŞ ve PYD ile mücadelemizi sürdürüyoruz. Özellikle sınırımızın öteki tarafından sürekli bizi hedef alan, havan mermileri gönderen, roket gönderen DAEŞ'in temizlenmesi için Özgür Suriye Ordusu'na destek veriyoruz. DAEŞ'e karşı güvenliğimiz için bu şarttır. Uluslararası sistemden kaynaklanan bir haktır. Diğer taraftan diğer terör örgütleriyle de mücadele ediyoruz." 

‘GÜVENLİ BÖLGELERİ OLUŞTURMAMIZ LAZIM'

Çavuşoğlu, IŞİD'den temizlenen yerlerde hayatın tekrar başladığını dile getirerek, Kurban Bayramı'nda Cerablus ve çevresindeki köylerde ve kasabalarda, insanların tekrar yaşama döndüğünü, esaretten kurtulduğunu belirtti. Türkiye'ye gelen Suriyelilerin de dönmeye başladığını vurgulayan Çavuşoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın yıllardır anlatmaya çalıştığı 'Buraları terörden arındırırsanız, buralarda savaşı bitirirseniz, insanlar dönmek ister. Bu insanlar normal hayata dönmek ister. Bunlara bu tür yardımları yapmamız lazım. Güvenli bölgeleri oluşturmamız lazım. O bölgelerdeki insanlara elektriğini de veriyoruz, suyunu da veriyoruz. Allah'a şükür vatanımız, milletimiz, devletimiz bu konuda çok hassas. Her türlü insani yardımımızı da gönderiyoruz. Birçok vatandaşımız da kurbanlarını o bölgelere bağışladılar" diye konuştu.

‘KALE GİBİ GÖRDÜKLERİ DAĞLARDA, İNLERİNE GİRİYORUZ'

Çavuşoğlu, Türkiye içinde huzuru bozmak isteyenlere karşı da mücadelelerini sürdürdüklerini vurgulayarak, daha önce yaptığı konuşmalarda PKK ve uzantılarını, onların içindeki DHKP-C'lileri şehirlerden temizleyeceklerini söylediğini anımsattı. ‘Teröristleri sadece şehirlerde değil dağda da temizleyeceklerini, şimdi bunun yapıldığını' ifade eden Çavuşoğlu, "Kale gibi gördükleri dağlarda, inlerine giriyoruz, tertemiz ediyoruz. Dün oralarda bayram namazını, kahraman askerlerimiz eda ettiler. Hiç merak etmeyin. İçeride ve dışarıda onları temizleyinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi. ‘muhafazakâr Kürt kardeşlerimi Marksist, ateist yapmaya çalışıyorlar' 

‘MUHAFAZAKÂR KÜRT KARDEŞLERİMİ MARKSİST, ATEİST YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR'

Türk devletinin ve milletinin ne olduğunu 15 Temmuz gecesi ve sonrası tüm dünyanın gördüğünü kaydeden Çavuşoğlu, mücadelenin süreceğini vurguladı. Çavuşoğlu, "Amacımız, Türkiye'nin her yerinde huzuru tesis etmek. Zulüm altında olan Kürt kardeşlerimizin huzurunu da tesis etmek bizim görevimizdir. Esasen, dün Van'daki saldırıyı gördünüz. Neden bayramda? Bunların öyle bir derdi yok ki. Bunların esas hedefi Müslüman, inançlı, muhafazakâr Kürt kardeşlerimizin inancıdır. Onları da Marksist, ateist yapmaya çalışıyorlar. Yapamadıklarına da zulüm ediyorlar" diye konuştu.

‘MÜTTEFİKİMİZ OLAN ÜLKELERDEN GELEN AÇIKLAMALAR BİZİ HEM ÜZÜYOR HEM DE SİNİRLENDİRİYOR'

Bayramda bile Kürt vatandaşları hedef alan PKK'nın Kürt vatandaşlarının haklarıyla ve kültürleriyle hiçbir ilgisinin bulunmadığını belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "Böylesine bir durumda özellikle müttefikimiz olan ülkelerden gelen açıklamalar bizi hem üzüyor hem de sinirlendiriyor. Biz terörle mücadele ediyoruz. Eğer seçilmiş bir kişi, bir belediye başkanı, bir milletvekili, bir belediye meclis üyesi, kim olduğu önemli değil, muhtar da olabilir, teröre destek veriyorsa 'Efendim o kişi seçilmiş, dokunulmaz', olmaz. Seçilen kişinin görevi vatana, millete hizmet etmektir, teröristlere değil. Teröristlerin bomba döşemesine yardım ediyorsa bu, milletin parasını teröristlere harcamaktır. Oradaki belediyelerin hepsi çukur kazmada, bomba yerleştirmede, araçlarıyla, gereçleriyle, kepçeleriyle, kamyonlarıyla teröristeler yardım etmiştir.

‘WASHİNGTON'DAKİ BÜYÜKELÇİME TELEFON AÇIP, 'SEN BİR AÇIKLAMA YAP' DEMİYORUM'

Her şeyden önce bu tür müdahalelerin usulü ve yöntemi de kabul edilemez. Biz de birçok ülkeyle ilgili rahatsızlıklarımızı dile getiriyoruz. Mesela ABD'de artan ırkçılık. Sadece İslam karşıtlığı değil farklı renklere yönelik ırkçılıkta da bir hortlama var. İşte polis ne kadar insan öldürdü. Ama Washington'daki büyükelçime telefon açıp, 'Sen bir açıklama yap' demiyorum. Bu endişemizi doğrudan ABD'li muhataplarımıza kendimiz söylüyoruz. Bu işin nezaketi budur. Cumhurbaşkanı'mız Obama'ya söyleyebiliyor. Ben John Kerry'ye söyleyebiliyorum. Başka rahatsızlıklarımız da var. Ama biz söyleyince iç işlerine karışmak oluyor. Ama kendileri her türlü şeyi söyleme yetkisini kendilerinde buluyorlar. Kusura bakmayın hiçbiriniz Türkiye'nin patronu değilsiniz. Bugün, Türkiye ikinci sınıf bir ülke değildir. Türkiye ile ilişkilerinizi adam gibi yürütmek istiyorsanız, Türkiye'yi eşit bir ortak olarak görmek zorundasınız. O Türkiye geçti. Ayrıca, sizin büyükelçileriniz Türkiye'de bir vali değil, büyükelçiliğini adam gibi yapacak. Viyana Sözleşmesi çerçevesinde görevini yapacak. Türkiye'nin valisi gibi davrananların hiçbirisine müsaade etmeyiz. Bunlara da izin vermeyiz. Herkes haddinin, hukukunun ve görevinin çerçevesini çok iyi bilsin."