Başarının anahtarı özgüven ve aile
Pazarcık Özel Beydağı Koleji Kurucu Müdürü Hüseyin Gök eğitim-öğretim konusunda açıklamalarda bulundu. İlçede özel eğitim kurumlarının gerekliliği ve eğitim zincirinin ilk halkası aile olduğunu söyledi.
Pazarcık’ta bir özel okul ihtiyacı olduğunu ve 5 yıl süren bir fizibilite çalışmasının ardından kurumu eğitim-öğretime hazır hale getirdiğini ifade eden Hüseyin Gök; “Klasik eğitimin dışında kültürel ve sanatsal faaliyetlere yönelimi sağlıyoruz. Pazarcık halkının da bu konuda ciddi anlamda desteklerini gördük. Fiziki olarak kaliteli bir ortam oluşturduk. Eğitimle kendimizi Türkiye genelinde göstermek istiyoruz. Marka okulları almadık kendi markamızı oluşturmak istiyoruz. 5 yıllık bir projeydi bununla ilgili fizibilite çalışmaları yaptık insanlarla görüştük. Devletimizin de özel okullaşma konusunda ciddi teşviklerinden yola çıkarak projemizi hayata geçirdik. Türkiye’deki özel okullaşma ile dünyadakini karşılaştırırsak halen çok gerideyiz. Özel okullar toplumuzda bir ihtiyaç haline geldi Pazarcık’ta böyle bir istek olduğu için bu işi yapmaya karar verdik” ifadelerini kullandı.
Ülkemizde ki eğitim sisteminin yıllardır oturtulamadığını ve uluslararası arenaya bakıldığı zaman geride kaldığını belirten Gök; “Eğitim sistemi maalesef ülkemizde yıllardır oturtulmaya çalışılan bir alan. Dünya geneline baktığımızda başarı oranlarına veya olimpiyatlara baktığımızda ülkemiz gerilerde. Okullarda ki öğrenci sayılarının fazlalığı, müfredattaki bazı eksiklikler, ailenin ilgisizliği gibi etmenlerin yanı sıra eğitimde başarı sadece öğretmenle olmuyor ailede başlıyor. Eğitimde başarı için aile en başta gelir. Öğrenci, öğretmen zincirin devamı ve daha sonra kurumun fiziki şartları, teknolojik imkânları, sınıflarda ki öğrenci sayılarının ortalaması önemlidir. Devlet okullarında öğrenci sayısı oldukça fazla dolayısıyla öğretmen kendisine ayrılan sürede her çocuğa ulaşamıyor ve başarı otomatikman düşmüş oluyor. Okullarımızda fiziki şartlar çok önemli. Özel okullar şartları çok güzel hale getirdikleri için öğrenciler kaliteli bir ortamda eğitim alıyor ve bu da çocuğa özgüven veriyor. Başarıda en önemli faktör çocuğun yapabileceğine inanmasıdır. Özgüveni aşıladığınızda bir çocuktan her türlü başarıyı alabilirsiniz. Ama toplumumuzda özgüven eksikliği var. Özel okullar bu ortamı sağlıyor ve öğrenciye okulu ve öğretmeni sevdiriyor. Bunu yakaladığımızda çocuklara bir yetişkin gibi davranılması gerekir ve bizde aynı şekilde yapıyoruz. Dolayısıyla bir sevgi, hoşgörü ortamı ve çocuğun yapabileceğine inandırma psikolojisiyle yola çıkılıp çocukta yapabileceğine inandığı için doğal olarak özel okullarda başarı oranı yüksek oluyor. Fiziki farklılıklar var sınıf mevcudu ortalaması farklılıkları var yine sosyal alanlarda ki imkân farklılıkları var özel okullarda sosyal imkânlar daha fazla. Dolayısıyla özel okullarda çocuklar sadece eğitim odaklı çalışmıyor. Sosyal kültürel sportif sanatsal ve teknoloji ile ilgili çalışma ortamları sağlandığı için özel okul daha kaliteli bir ortam sağlamış oluyor. Öğretmen olarak bakıldığında öğretmen her yerde öğretmendir. Özel okullarda başarı olarak bakıldığında özel okul ve kamu okulları arasında ki en önemli farklar bunlar. Devlet de bunları yapmaya çalışıyor ama yetişebiliyor mu tartışılır. Çünkü çok fazla derslik eksiğimiz ve teknoloji eksiğim var. Bunlar sağlanmış değil bunlar bir süreç. Özel okullarda böyle durumlardan dolayı her geçen gün sayısı artıyor ve velilerin talebi var” sözlerine yer verdi.
Başarının merkezinin ve başarı zincirinin ilk halkasının aileler olduğunun altını çizen Gök; “Hep şunu diyoruz, başarının merkezi ailedir bunu özellikle belirtmek istiyorum. Aileden başlayıp okula yayılan bir sistemdir. Maalesef şuan aile ortamlarımız çok sağlıklı değil. Bir çocuğun zihinsel bir engeli yoksa ve bir çocuk başarırken diğeri başaramıyorsa birçok faktörü var. Son yıllardaki aile ortamlarını incelediğimizde aile ortamlarında ki gürültüyü gözlemleyebiliriz. Evlerde bir kaos ortamı var ve çocuklar bu durumdan çok fazla etkileniyorlar. Çocuklar huzurlu bir ortam da yüksek sesin olmadığı kavganın olmadığı bir aile ortamı istiyorlar ama maalesef görüyoruz ki son yıllar da bilimsel verilere dayanarak çok fazla boşanmalar var ve çocukların eğitim hayatını önemli derecede etkiliyorlar. Sonraki aşamada çocuklar okul ortamına geldiklerinde severek geldiği bir ortam olması gerekiyor. Çocuğun zihninde kesinlikle ailesi ile ilgili bir kaygısı olması gerekiyor. Bu kaygıları ortadan kaldırmadan başarıyı yakalayamayız. Okula geldiğimizde bir öğretmenle sıkıntısı varsa öğretmen şiddet içerikli mesajlar veriyorsa çocuğa çocuk kendini ifade edemeyecektir. Kendini ifade edemeyen çocuktan başarı bekleyemeyiz. İşin sırrı özgüven eğer bir çocuk özgüvenli ise başarı gelir. Özgüven aile de başlar sosyal çevrede devam eder ve okulda taçlanır. Okulda da çocuğun özgüveninin yüksek olması lazım ve başarıda ki etkenler aile çevre okul. Okullarda yapılan yanlış uygulamalar var. Her çocuk farklı öğrenir. Ders anlatırken tek yöntem kullanılmamalıdır. Öğreneğin duyarak öğrenen çocuklardan sadece 5 tanesi başarılıdır ve geriye kalanı geri planda kalmıştır. Öğretmenin anlatım yöntemi işitsel anlatım yönetiminden anladığı için başarılıdırlar diğer çocuklarda herhangi bir sorun yoktur. Görsel işitsel ve kinestetik öğrenme stilleri vardır bunu maalesef Türkiye’de uygulayan çok az okul var. Çoklu zekâ kuramı denilen bir yöntem uygulanıyor ve bu çok etkili bir yol değil. Ülkemiz de bahsettiğimiz sistemler uygulandığı sürece başarı kaçınılmaz ve ileri düzeyde olacaktır” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.