Bakan Kurum, 100 bin sosyal konut kapsamında düzenlenen inşaat faaliyetleri değerlendirme toplantısında TOKİ proje yüklenicileri ve müşavirleriyle bir araya geldi.

Toplantıda konuşan Kurum, TOKİ Başkanlığı ile birlikte 2003-2019 yılları arasında yaklaşık 160 milyar TL yatırımla 857 bin konut ürettiklerini belirterek, 1 milyonun üzerinde bağımsız bölüm inşa ettiklerini vurguladı. 2019 yılında kentsel dönüşüm ve sosyal konutlar dâhil tüm projeler için yaklaşık 16 milyar liralık yatırım yaptıklarını söyleyen Bakan Kurum, “Bu yılın ilk 10 ayında toplam 31 bin yeni konutun satışını gerçekleştirdik. 42 bin 161 konutu vatandaşlarımıza teslim ettik. Halen 317 şantiyemizde yaklaşık 83 bin konut ve ilave sosyal donatıların inşası devam ediyor” diye konuştu.

Konutların başvuru sürecini başlattıklarını aktaran Kurum, üç gün içinde 100 bin konut için 130 bin vatandaşın başvuruda bulunduğunu ifade etti. Toplantı sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Kurum, Kanal İstanbul projesinde ÇED raporuna ilişkin soruya, “Her türlü ayrıntıyı çalışıyor ve çevreye olacak etkilerini en aza indirecek şekilde tedbirler almaya özen gösteriyoruz. Kanal İstanbul projesi İstanbul Boğazı'nın özgürlük ve koruma projesidir. Önümüzdeki hafta itibarıyla da ÇED sürecinin sonuna gelmiş olacağız. Projenin yapılması noktasında hem ÇED raporunu hem de 1/100 bin ölçekli planlama sürecini bakanlığımız nezdinde yürütüyoruz. Yapacağımız proje dünyada eşi olmayan örnek bir proje olacaktır” yanıtını verdi.

DSİ raporunun ÇED raporuna eklenmediği ve projenin gerçekleşmesi halinde İstanbul'un susuz kalacağı iddialarına ilişkin Kurum, "Bu projeyle İstanbul'un 50 yıllık su sorununu karşılayacak tüm argümanlar, detaylar, nüfus artışı düşünülmüştür. Buna göre projelendirme yapılmıştır. Dolayısıyla bölgedeki su kaynaklarının azalması İstanbulumuzun su ihtiyacını olumsuz noktada etkileyecek bir durumu oluşturmamaktadır” ifadelerini kullandı.

Bakan Kurum, Kanal İstanbul'un etrafındaki alanların toplu olarak satıldığı iddialarına ilişkin soru üzerine, “Biz bu ülkede 18 yıldır iktidar olduysak milletimizle beraber yürüdüğümüzdendir. Biz her projede hakkaniyetten yana tavır sergiledik. O bölgede arazi takasına ve rantına müsaade etmeyiz. Hiçbir projede de etmedik. O bölgede de proje öncesinde alınmış arazi durumu söz konusu değildir. Katar şeyhiyle alakalı böyle bir söylenti var. Ona ilişkin de 44 bin metrekare bir arsa söz konusu, o da 6 ay önce alınmış bir arsa. Dolayısıyla bu durum doğru değildir” diye konuştu.